Theofficial Football page for the University of Pittsburgh Panthers futbolŞİddettİr futbol holİganliktir futbol adam biÇaklamaktir. 12 dec 2021 Sarımavi yeşil meşil farketmezYürüyoruz aynı yolda bizFutbol şiddettir Futbol holiganlıktırFutbol adam bıçaklamaktır21.07.2011Ultras Fenerbahçe FootballAssociation of Wales. Last game 3 - 2 Netherlands v Wales UEFA Nations League. Tuesday 14 June 2022 \ 19:45. Stadium Feijenoord, Rotterdam. Next game - Belgium v Wales UEFA Nations League. Thursday 22 September 2022 \ 19:45. TBC. Getthe latest NFL football news, scores, stats, standings, fantasy games, and more from ESPN. Pursuingthe blue shirt: Of Napoli and Montreal, and Sean Rea's soccer dream. Thrust into the CPL spotlight after league-leading assists and exemplary showings, Sean Rea's soccer dream is painted in the blue of Montreal and, one day perhaps, of his family's home of Napoli. Canada NT. KFykG. Profesyonel futbolcular üzerinde gerçekleştirilen bir araştırmada, taraftarların oyuncuların performansını olumlu ya da olumsuz yönde etkilediği ortaya çıktı. Manisa Celal Bayar Üniversitesi MCBÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Pınar Güzel ve Doktor Öğretim Üyesi Melike Esentaş, "Sporda Seyirci Etkileri Futbolcu ve Taraftar İkilemi" adlı çalışma yaptı. İzmir'deki çeşitli kulüplerde forma giyen 18-38 yaş aralığındaki profesyonel 20 futbolcu üzerinde taraftar etkileri araştırıldı. Futbolcularla bire bir, iki yıl boyunca yapılan görüşmeler sonucu, "12. adam" olarak ifade edilen taraftarın, oyuncular üzerine olumlu olduğu kadar olumsuz etkilerinin de bulunduğunu belirlendi. Futbolcular, taraftardan ev sahibiyken ve deplasmanda farklı etkileniyor Doç. Dr. Pınar Güzel, Antalya'nın Kundu Turizm Merkezi'ndeki bir otelde düzenlenen 17. Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi'nde AA muhabirine, futbolun endüstrileşmiş dünyanın en popüler sporu olduğunu söyledi. Futbolun, başarı odaklı bir etkinlik olmasından dolayı, oyunun sadece yeşil sahada değil, aynı zamanda tribünde de oynandığını aktaran Güzel, bu nedenle futbolcu ve taraftar ikilemini araştırdıklarını bildirdi. Güzel, futbolcuların taraftar konusundaki bakış açılarını, deneyimlerini alarak bilimsel bir çalışma ortaya koyduklarını belirterek, şöyle konuştu "Futbolcular taraftarlardan etkileniyor. Araştırma sonuçlarından çıkan net bir bulgudur. Futbolcular taraftardan ev sahibi maçlarda ve deplasmanda farklı bir bakış açısıyla etkileniyor. Bununla ilgili motivasyon şemasına da ulaştık. Futbolcular, taraftarın kendileri üzerinde motivasyon aracı olduğunu bildirdi. Bunun yanında, taraftar baskısının kendilerini basitten ciddi hatalara kadar sürüklemesi, kontrolün sağlanamadığı durumlar da oluyor. Özellikle genç oyuncuların stres kontrolünün, profesyonelliğe daha yeni adım atmış olmalarından dolayı daha düşük olduğunu bulduk. Futbolcular tecrübe kazandıkça taraftar baskısını daha kontrol edebilir hale geliyor. Taraftarların motivasyon, fizyolojik ve psikolojik anlamda güçlenme gibi olumlu anlamları varken, fizyolojik düşüş ve stres gibi olumsuz anlamları olduğunu gördük." A Milli Takım'ın başarısında taraftar etkisi Futbolda, "seyirci", "taraftar" ve "holigan" olmak üzere üç taraftar çeşidi olduğunu vurgulayan Güzel, holiganizme dönmediği sürece seyirci ve taraftar desteğinin olumlu olduğunu söyledi. "Taraftar desteği futbolcuların performanslarını yükseltecek etkiye sahiptir." ifadesini kullanan Güzel, İzlanda ile 0-0 berabere kalarak 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası'na EURO 2020 katılmayı son maçlar öncesinde garantileyen A Milli Takım'ın başarısında taraftar etkisinin de olduğunu bildirdi. Seyirci desteğinin milli takımın sahadaki performansına yansıdığını anlatan Güzel, "Anadolu'da belki taraftar sayısı düşük olabilir ama iş milli takım olduğu zaman herkes tek yürektir. Dolayısıyla o 12. adam motivasyonu bizim futbolumuza da yansıdı ki başarımızda, hem ev sahibi olduğumuz hem de deplasmandaki maçlarda çıtanın yükselerek arttığını görüyoruz." diye konuştu. Bordonun Asaleti Mavinin Derinliği ''Ahlaka dair bildiğim ne varsa futboldan top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.'' Albert CAMUS 17 Kasım 2011 Perşembe Futbol şiddettir, futbol adam dövmektir.. Aziz Yıldırım ve saz arkadaşları mecliste ki dört partiyi biraraya getirmiş. Bu ne uyum böyle gözlerimiz yaşardı doğrusu. Allah bozmasın diyoruz ve sizi vicdanlara havale ediyoruz. Gönderen mslow zaman 0358 Hiç yorum yok Yorum Gönder Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa Kaydol Kayıt Yorumları Atom Yüzyıllar boyunca geçerli sayılabilecek bu söz en çok da günümüz Türkiye’sine uyuyor. Çeşitli sebeplerle belirli makam ve mercilerde “hatırları olan” kişilerin, imza attıkları hiçbir eylem için hesap vermediklerini, her zaman paçayı sıyırdıklarını, yaptıklarının her daim yanlarına kar kaldığını her gün dehşet içinde izliyoruz. Bunu günlük yaşamımızın her alanında görüyoruz ve futboldaki hali de bir o kadar adice, rezilce ve riyakârca… Irkçılık yapan futbolcuya, karısını döven gol kralına, sahada terör estiren takım kaptanına, ortalığı karıştıran antrenöre yeterli cezayı vermediniz, kulisler yapıp affettirdiniz, utanması gereken eylemleri için kınamak bir tarafa övgülerle arkasında durdunuz ve sonuç böyle oldu. Evet suçlu sizsiniz! Ancak şarkıda söylediği gibi, “Sarı, mavi, yeşil, meşil fark etmez. Yürüyoruz aynı yolda biz!” Takım veya renk fark etmiyor yani, hepimiz aynı şeyin laciverdi durumundayız! En son Galatasaray’ın şampiyonluğunu ilan ettiği Başakşehir maçında saha kenarında yaşananları izleyip utandık. Futbolun kabadayısı Fatih Terim, rakip teknik kulübesine doğru kavgaya hazırlanır bir yürüyüşle geliyor ve bir anda yumruğunu gösteriyor. Fakat vurmuyor! Eh, vursa daha beter tabii ama böylesi tehditvari hareketlerini daha önce de izledik. Damatlarıyla birlikte kebapçı basma davasında da basit yaralama suçundan aldığı 120 gün hapis cezası 3 bin TL para cezasına çevrilmişti. Trilyonlarla oynayan biri için ödül gibi yani, bir de madalya taksaydınız! Delikanlılık edebiyatını bir kenara bırakalım. Fatih Terim ve benzerlerinin sıralamaya kalksak ansiklopedik kitap olacak skandalları, ülkece utanılacak meseleler değil de nedir? Üstelik bir, iki kere de değil. Herkes bir an kendisini kaybedebilir, davranışlarına hâkim olamayabilir, sonra pişman olacağı hareketler yapabilir. Sonra da çıkar özür diler. Ama değil bunlarda özür dilemek, pişman olmak, hemen her maçta, “mevzularını böyle çözmeye alışmış” insanlarla karşı karşıyayız. Peki taraftar bakalım ne demiş? “Fatih Terim mekan benim diyor” , “Fatih hoca yine postayı koydu” , “Helal sana imparator!” Böylesi bir rezalet üzerine bunları yazabilen aynı taraftar, eminim ki Fenerbahçeli bir antrenör aynısını yapsa kıyameti koparacaktı. Mesela basından örnek verelim. Bir Fenerbahçeli bunu yapsa Fatih Altaylı isimli gazeteci neler yazardı sizce? Şimdi ise şöyle diyor “Fatih Terim artık herkesin ağabeyi, bunları yapmaması lazım!” Yaza yaza bunu mu yazabildiniz, yuh be! Ayrıca benim abim falan değil, nereden çıkarıyorsunuz onu siz! Fatih Terim bugüne kadar hangi yaptığı suçun cezasını çekti Allah aşkına? Hep ödüllendirildi, hep göklere çıkarıldı. Lobi faaliyetleri ve kulis becerisiyle, tanıdığı yetkileri büyükleri sayesinde hep zirvede yer aldı. Siz bunu yaparsanız, “Bu ülkede demek ki işler böyle çözümleniyor” diyen daha çok kişi çıkacak ve hepimizi bataklığa çekmeye devam edeceklerdir. Maç sonrasına bakalım. Fenerbahçe taraftarının kalesi niteliğindeki Bağdat Caddesi’nde şampiyonluk turu atan Galatasaraylıların araçlarına seyir halindeyken yapılan saldırıları izlediniz mi? Kadın, erkek, çoluk çocuk dememişler. Taş, şişe, sopa, hatta kemerlerle saldırmışlar. Kameralara da çok net yansıyan bu görüntülerde işte o şarkıyı söylüyorlardı “Futbol adam bıçaklamaktır!” Ercan Saatçi ve Ufuk Yıldırım’ın “UFER” adıyla çıkardığı albümdeki şarkı “Spor kardeşliktir” sözüne ithafen, “Futbol şiddettir, futbol holiganlıktır, futbola adam bıçaklamaktır” sözleri geçer şarkıda. Esasında müthiş bir ironi barındıran şarkının devamı şöyleydi“Sarı mavi yeşil meşil fark etmezYürüyoruz aynı yolda bizFutbolu şiddet sanan taraftarlarlaYanlış kararlara lafımız!” Yani bir kara eleştiri var ortada ama belli ki karşımızda bir vandal sürüsü var ve şarkıyı eylemine destekleyen kendini bilmezler ancak bu şekilde tatmin oluyorlar. Akşama eve gittiklerinde içlerindeki enerjiyi ve kötülüğü atmış bir şekilde, kimsenin canını yakmış mı, korkutmuş mu, travma mı geçirtmiş diye umursamadan huzur içinde başlarını yastıklarına koyduklarına eminim! Bir de sosyal medyada yapılan savunma şu “Sen Fenerbahçelilerin bu kadar yoğun olduğu bir yerde şampiyonluk kutlamaya kalkacaksın. Haddini bildirirler adama!” Yahu böyle bir şey olabilir mi? Elbette yazılı olmayan bazı kurallar vardır, kişi bu konuda kendisi de dikkatli olmalı da, şampiyonluk kutlamasını Beşiktaşlılar şuralarda yapabilir, Fenerliler şurada, Galatasaraylılar da şurada diye bir sınır mı çizilmiş de bizim haberimiz yok? Hadi karşı taraf buna dikkat etmedi ve durumu da abarttı. Sizin kalkıp canlarına mı kastetmeniz gerekiyor? Bireysel değil organize bir linç girişimi var neredeyse ve ortalıkta ne hikmetse en küçük kalabalık görünce olay yerinde biten polisler yine olmaları gereken yerde yok! Aynı şiddete bir sebeple maruz kalsa belki aylar, belki yıllarca atlatamayacak olan kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar “Ay çok üzüldüm! İyi olmuş az bile yapmışlar, beter olsunlar!” diyebiliyor. Söyleyin, bu nasıl bir canavarlıktır? Kadınların olduğu bir arabanın camlarını patlatmak, şoka girmiş annesinin kucağında sarı kırmızılı formasıyla gözyaşları içinde ağlayan çocuğu da mı görmediniz? Bu sizin veya bir yakınınızın çocuğu olsaydı yine “Hak etmişler ama” mı diyecektiniz? Olay çıkartan karşı taraf olsaydı, bu sefer bu taraf “Ama onlar da böyle yapmasaydı” diyecekti, diğer taraf da bu sefer öbür tarafı “Vandallar, serseriler, katiller, vs…” diye suçlayacaktı. Benzer bir olayın tarafları değiştiğinde de yine tam tersi! Bir de hataları günahları bir kenara bırakıp da bakmaya çalışalım Mesela Anadolu Efes – Fenerbahçe gerginliğinde Ergin Ataman eğer Fenerbahçe’nin koçu olsaydı eminim ki dün Volkan Demirel’in hareketleri için dedikleri,” Helal olsun, adamsın, en büyük Fenerbahçeli, maçası yiyen laf etsin” gibi sözler duyacaktık. Galatasaray taraftarı da bugün olduğu gibi Ergin Ataman’ın arkasında durmayacaktı. Kimsede bir ahlak, hak, hukuk ölçütü yok! Mevzubahis karşı takımsa bam bam bam! Ancak Galatasaraylı Fenerbahçeli farkı değil bu. Tıpkı aklı kıt ırkçılar gibi. Yunanlılar şöyledir, Türkler böyledir, Almanlar şudur, Fransızlar budur falan filan. Hayır her grup, zümre, ırkın içinde hırsızı, ahlaksızı, katili, faşisti, namussuzu, osu busu vardır, iyi insanı da vardır. Bir grup insan asla iyi veya kötü olarak nitelendirilemez, iyisi de vardır içinde kötüsü vardır. Bu kadar basit çözümlenecek bir olayı anlamadığımızdan değil, anlamak istemediğimizden, işimize gelmediğinden olduğumuz yerde sayarak devam ediyoruz. Riyakarlığın iki yüzlülüğün rezilliğin, pespayeliğin en dibi değil de nedir? Ama biz hep haklıyız, karşı taraf hep haksız modunda devam ediyoruz. Konuşmaların özeti de şu seviyeden öteye gidemiyor “Şerefsiniz, hayır siz şerefsiniz, asıl sizsiniz, hayır sizsiniz, hayır siz, siz, siz!” İlk değil, belli ki son olmayacak. Sahaya dalıp futbolculara saldıranlar mı dersiniz, futbolcuların çocuk gibi birbirine girmesi mi, sokakları bir futbol maçı uğruna savaş alanına çevirenler mi, maç davasına birbirini öldüren mi? Kötülere tahammül ettikçe, gerekli caydırıcı cezaları vermedikçe daha da azacaklar, daha da beterini izleyeceğiz… Ama tekrar edelim. “Sarı mavi yeşil meşil fark etmez.” Hepimiz aynı şeyin laciverdi durumundayız. Yazıya başlamadan bu yazıyı kopyalayıp, bilgisayar veya telefonunuzda saklamanızı öneriyorum. Zira maçları, taktik sistemleri, hocaların felsefelerini ve performansları yorumlarken, buradaki bilgilerden faydalanabilirsiniz. Futbol sürekli gelişen bir spor. Futbol içinde taktik sistemler, anlayışlar, oyun yapıları, antrenman sistemleri, futbolcuların sahip olmaları gereken özellikler de zaman içinde lardan 1900' lü yılların başına kadar İngiltere' de ortaya çıkan 1-27 ve 2-2-6 taktik düzenleri çok poülerdi. Bu sistemler İngilizler tarafından ortaya atılmıştı. 1900' den 1940' lara kadar, dünyada yine, İngilizler' in ön plana çıkardıkları 2-3-5 sistemi vardı. Görüldüğü üzere, 1940' lara kadar futbol sadece hücum tarafı ile ön planda olan, takım oyunundan ziyade bireysel yeteneklere, driblinglere ve uzun toplara dayalı bir spordu. 1930' lu yılların sonlarına doğru dünya futbolunda defans konusu dikkati çekmiş ve bazı İtalya orijinli futbol teorisyenleri ve teknik direktörlerin ortaya 1-3-3-3 Verrou sistemini ortaya koymaları ile, futbolun savunma tarafında da bazı taktik sistemler tartışılmaya başlanmıştır. Bir süre sonra, 1940' lı yıllar ile 1950' lerde ise, WM/SISTEMA adı verilen 3-2-2-3 ve WW/METODO adı verilen sistemler popüler olmuş, bu sistemleri 1950' lerin başından sonuna kadar popüler olan PELE/DIREITA adı verilen 4-2-4 benzeri sistem ile, MM adı verilen 3-2-3-2 sistemleri takip sistemler, 2-3-5' in hakimiyetine son vermişlerdir. 1953' te efsane Macaristan takımının İngiltere' yi Wembley' de müthiş bir şekilde yenmesi futbolda taktik konusunun ana konulardan bir tanesi olarak kabul edilmesine sebep olmuştur. Taktik, başlı başına başarıya etki eden bir faktör olarak değerlendirilmiştir. Bu dönem Macaristan tarafından oynanan WM temelli, oradan devşirilmiş olan 4-2-4, WM' nin kendisi, WW ve MM' in hakimiyetine son vermiştir. 1953 'teki o efsane maçtan sonra, yukarıdaki WM, WW, MM sistemlerine ek olarak Macaristan futbol ekolü olarak ortaya çıkan, WM temelli 4-2-4 ARANYCSAPAT sistemi hücumda en önemli taktik olarak 1960' ların ortalarına kadar ağırlığını korumuştur. Farklı liglerde, farklı takımlar, bu sistemleri kullanmaya devam etmişlerdir. Bu dönem, futbol sistemlerinde önemli bir reform ve revizyon dönemi olarak anımsanır. Öte yandan, kadrosu 4-2-4 oynamak için yeterli futbolcu kalitesine sahip olmayan, bireysel becerisi düşük, pas yüzdesi vasat olan takımlara sahip ülkeler ve liglerde, güçlü takımları sahada fırtına gibi estiren bu 4-2-4 'e karşı bir sistem üretmek ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Öyle ya, her takım o dönem itibariyle 4-2-4 oynama kapasitesine sahip bu ihtiyaç ortaya çıktığında, bu sistem ile baş edebilmek amacı ile yeni bir sistem, hem de kökenleri 1930' ların ikinci yarısı ortaya koyulmuş olan Verrou' ya dayanan bir sistem dünya futbolunda ortaya çıkmıştır. Kökenleri 1930' ların sonu ve 1940' lara dayanan, çoğunlukla İtalya futbol ikliminde yeşermiş olan Catennacio 1950' lerden, 1960' lara kadar alternatif, 1960 'ların başından sonuna kadar da Inter takımının önderliğinde ana akım bir futbol sistemine dönüşmüştür. 1960' ların başından itibaren, Brezilya 'nın futbolda ağırlık koymaya başlaması ile, WM temelli tüm ofansif ve defansif taktik sistemler, demode olmuştur. 1966-1970 arası Ajax takımı 4-2-4' ü yeniden yorumlayıp, devam ettirmiş olsa da, Brezilya tarafından geliştirilmiş olan 4-1-3-2 sistemi, 1966' dan, 1970' e kadar başarı ile uygulanmış, Catenaccio ile birlikte, 4-2-4' ün sonunu den de 1982' ye kadar da Brezilya temelli 4-1-3-2; 4-2-3-1' e evrilerek, bu ülke ve bu ülkeye futbol açısından yakın ülkelerin tercih ettikleri bir sistem te ortaya teorik temelleri atılmış olan 4-4-2' nin bir varyasyonu olan 4-2-3-1, yetenekli orta saha oyuncuları ve yetenekli forvetler ile, öldürücü bir silaha dönüşmüştür. 1966- 1982 arası, futbolda bireysel yeteneklerin nasıl fark yaratabileceğini gösteren en önemli dönemlerin başında gelmiştir. Burada Brezilya ekolüne ayrı bir sayfa açmak gerekir. 1970' lerde, Latin futbolunda 4-1-3-2 temelli futbol fırtınası eserken, Avrupa futbolu buna, 1965' lerde müthiş futbol adamı Rus Victor Maslov tarafından üretilmiş olan 4-4-2, Hollanda menşeili Total Futbol ve İtalya menşeili Zona Mista ile cevap vermiştir. 1970' lerin başında 4-2-4' ten, Total Futbol' a geçen, bu futbolu icat eden Ajax takımı ve bu takımın temellerini oluşturduğu Hollanda Milli Takımı, 1970-1980 arası, Total Futbol' un başarıyla uygulanmasını sağlayan öncüler olmuşlardır. Bu dönemde Total Futbol, 4-3-3 ve 1-3-3-3 şeklinde farklı varyasyonlar ile oynanmıştır. Bu dönemde Avrupa' da popüler olan bir diğer futbol akımı ise, Catenaccio' nun bir miktar farklılaştırılması ile elde edilen ve farklı bir felsefeye sahip olan, Zona Mista, 1970' lerin başından, 1980' lerin sonuna kadar İtalyan takımları ve bu kültürden etkilenen ülkelerin takımları için benimsenmiş ana futbol sistemi olmuştur. 1982 Dünya Kupasında İtalya bu sistemi ve Total Futbol sistemleri ile pres yapma, rakibe baskı yapma, alan savunması ve savunmayı önde kurma felsefeleri ve oyun kurguları da dünya literatürüne girmiştir. Çoğu kişiye göre modern futbolun mimarı, 4-4-2' nin mucidi Maslov' dur. Oyunun savunma tarafında rakibe oynayacak daha az alan ve zaman bırakma üzerine kurulu bu sistemlerde, futbolcuların bireysel yetenek ve fiziksel güç' e ek olarak, kondisyon ve hız kazanmaları gereksinimi ortaya çıkmıştır. 1970' lerde dünya futbolunun, İtalyan, Brezilyalı ve Hollanda' lı futbol teorisyen ve teknik direktörlerince domine edildiğini söylemek hatalı olmayacaktır. Bu dönemin hakim futbol sistemleri Zona Mista, Total Futbol, 4-4-2 ve 4-1-3-2/ 4-2-3-1 olmuştur. 1980' li yıllarda, Hollanda ve o ekolü benimseyen ülkeler Total Futbol' a 4-3-3 perspektifli olarak devam ederken, Brezilya' da 4-4-2 temelli sistemlere yöneliş başlamıştır. İtalyan' lar ise Zona Mista felsefesinde revizyon yapmışlar ve defansif bir 4-3-3' ü ortaya koymuşlardır. 1980' lerin sonunda adı Milan ile anılacak ve makine düzeni ile çalışan bir 4-4-2 ortaya çıkmıştır. 1980' lerin şüphesiz sürpriz taktiği 3-5-2' dir. 1980' lerden bugüne dünya futbolunda ana akım sistemlerden bir tanesi olan 3-5-2, Arjantin' in meşhur teknik direktör Carlos Bilardo tarafından 1986' da bu sistem ile oynatılması ile dünyada en popüler dönemine WM, MM ve 4-1-3-2 temelli bir sistem olan ve Total Futboldan' da ciddi izler taşıyan 3-5-2, orta saha hakimiyeti ile dönemin popüler 4-4-2' lerine ve Catennacio temelli Zona Mista' lara karşı üretilmiş, doğru oyuncu kalitesine sahip takımlarda oldukça da başarılı olmuştur. Bu sistemde 3 tane farklı özellikle ve farklı kanatlara göre ayaklarını kullabilen merkez savunmacı, 2 tane de ileri geri gidebilen, hem savunma hem hücum özellikleri taşıyan, kondisyonlu kanat adamı gerekmektedir. Yüksek oranda oyuncu kalitesine dayanan Total Futbol ve 3-5-2, her takım tarafından başarı ile uygulanması mümkün sistemler olmamıştır. Eldeki oyuncu kalitesine göre tercih edilmiştir. Federal Almanya ve sonrasında Almanya, bu sistemi o yıllarda denemiş ve oldukça başarılı sonuçlar almıştır. 1990' larda, 3-5-2, farklı varyasyonlar ile 4-4-2 4-2-2-2 magic rectangle ve defansif 3-5-2 5-3-2 ve defansif 4-3-3 çok tercih edilen sistemler olmuştur. Bu dönemde Barcelona Total Futbol ekolünü devam ettirmiş, 1988' den 1995' e kadar ağırlıklı olarak 3-3-1-3 sistemi ile sahada yer almıştır. Dünya futbolunda esas kırılma, endüstriyel futbolun geliştiği 2000' li yıllarda döneme yani 2000' lere kadar futbol taktikleri; "seyir keyfi ve bireysel yeteneklere alan açma", "geniş alanda takım oyunu" ve "dar alanda defansif oynayarak sonuç alma" eksenli 3 ayrı felsefenin, birbirlerini yenmek adına dönüşüm ve değişime uğradığı dönemler olmuş iken, 2000' li yıllarda, futbol gittikçe 2 boyutlu hale Total Futbol geleneğinden gelen Barcelona' nın çektiği ve "Yeteneğin hız ve dayanıklılık ile harmanlandığı ofansif sistemler" ile temelini, İtalyanların atmış olduğu, Mourinho' nun 2004' ten itibaren damgasını vurduğu "alan daraltan, kompakt, takım oyununa dayalı, topa hakimiyet ile rakibe hakimiyet sağlamayı hedefleyen defansif sistemler" Bu dönem, 4-4-2' nin yavaş yavaş futbol sahnesinden silindiği, 3-5-2 ve türevlerinin oldukça azaldığı, bu iki kutuplu sistemin, savaşı ile geçen yıllar olmuştur. Bu dönem günümüze kadar devam etmektedir. 2004' ten bu yana, taktik savaş, defansif 4-3-3/4-2-3-1 Mourinho ile ofansif 4-1-2-3/4-3-3 Rijkaard, Guardiola arasında bir savaşa dönmüştür. Günümüzde teknik direktörler de bu eksende kendilerine bir konumlandırma yapmışlardır. Örneğin, Pereira ve Aykut Kocaman, defansif 4-2-3-1/4-3-3' ün uygulayıcısıdırlar. Fatih Terim takımlarında baskılı bir 4-2-2-2' yi tercih ederken, Ersun Yanal takımlarında, ofansif, 4-1-2-3/4-3-3' leri oynatmakta kararlı olmuştur. Şenol Güneş ise sıkı bir ofansif 4-2-3-1 uygulayıcısıdır. Bu taktiğe getirdiği yorum onu diğer hocalardan farklılaştırmıştır. Dikkat edilecek olur ise, önceleri her 10 yılda bir, sonra ise her 5 yılda bir futbol taktik sistemlerinde ciddi bazı değişimler yaşandığı hoca açısından takımına oynatacağı taktik sistem; eldeki kadro yapısı, ülke futbol iklimi ve felsefesi, Avrupa ve Dünya devi takımların hakim futbol felsefelerine bakılarak belirlenmelidir. Ben 4-2-3-1' e inanıyorum, her ülkede bununla başarılı olurum felsefesi doğru bir felsefe değildir. Ya da ben sürekli hücum yapacağım ve göze hoş gelen futbol oynatacağım ideali, her ülkede ve her ligde mümkün olmayabilir. Taktik sistemler, bir takımın kadro yapısı, futbolcu yetenekleri, futbol kurgusu ve taktik disiplini ile birleşerek kazanmaya yönelik önemli bir unsur olarak işlev gösterir. Bugün Fenerbahçe ve Galatasaray, kendi kadro yapılarına uymayan sistemler ve felsefeler ile oynatılmaktadır. Fenerbahçe' nin bu kadro yapısı ile daha hücuma dönük bir 4-3-3 veya 4-1-2-3, Galatasaray' ın ise şu anki Riekerink' in Total Futbol temelli açık futbol anlayışı ile değil, daha defansif bir 4-2-3-1 veya 4-4-1-1 ile oynatılması gerekiyor. Her iki hoca da en iyi bildikleri, esasen tek bildikleri futbolu oynatıyorlar. Bu da sonuç almayı güçleştiriyor, bireysel yeteneklerin ayağına bırakıyor, bazen de doğru sistem; ülke, lig, hedef, kadro yapısı, futbolcu yetenekleri ve özellikleri, motivasyon, camia kültürü ve rakiplerin sistemleri gibi pek çok farklı parametreye bağlı olarak belirlenir. Şenol Güneş' in avantajı, bu parametreleri iyi bilmesi ve buna göre bir sistem ile takımını en doğru şekilde oynatıyor olmasıdır. Beşiktaş' ta bu avantajı ligde sergilemektedir. Pereira' yı geldiğinden beri taktik arayışı ve diziliş ile ilk 11' i sürekli değiştirmesi nedeni ile eleştirdik. Elindeki malzeme, camia beklentileri ve ülkemizin futbol gerçeklerini iyi analiz edemediğinden, doğruyu bulamadı. Ancak yanlış, uygun olmayan bir sistemi elindeki kadronun bireysel kalitesi ile "çok iyi" uyguladı. Diğer bir deyişle, hatalı bir sistemi, çok iyi uygulattı. Yanlış bir yolda, hızlı ilerledi. Mevcut puan farkı da buradan kaynaklandı. Fenerbahçe matematiksel olarak şampiyon olabilir, kupayı da alabilir. Ancak bu, elindeki futbolcuların bireysel kalitesinden kaynaklanıyor olacak. Zira Pereira bu takıma "uygun" bir sistem ve felsefe getiremedi. Riekerink ise, kendi kurmadığı bir kadroyu devraldı ve o kadronun yapısına, ülke futbol sistemine uygun olmayan bir futbolu uygulamaya çalıştı. Hamza hocanın sistemini değiştirdi ve Sneijder ile belirledikleri taktik ile Galatasaray' ı yönetmeye başladı. Elindeki yetenekli futbolcular ile kupada büyük ihtimal final oynayacak ve ligi de 5. sırada bitirme imkanı var. Ancak bu oynattığı futbol ve taktik seçiminden değil, bireysel futbolcu kalitesinden kaynaklanacak. Yanlış sistem ve oyun felsefesi sizi bazen şampiyon, ikinci, kupa sahibi veya finalisti yapabilir ancak çoğu zaman yapmaz. Ülkemizde oynanan futbol, futbolumuzun kültürü, yapısal özelliklerini iyi anlayamamışsanız ve başarı için gerekli liderliğe sahip değilseniz, başarınız ancak tesadüflere kalır. twitter bertankaya Futbol terimleri, futbol tüm dünyada ilgi çeken sportif faaliyetlerden biridir. Futbolda oldukça fazla sayıda terim bulunmaktadır. Bunların futbolun nasıl oynanacağına, futbolun anlatılmasına, futboldaki kuralların açıklanmasına yarayan terimlerdir. Bu terimler anlaşılmadan ne futbol oynanabilir, ne de keyifle futbol maçı seyredilebilir. Futbol maçlarındaki coşkunun hissedilmesi için, izleyicilerin en azından bu terimlerin en önemlilerini bilmesi futbol terimleriGol Her iki takımdan birinin rakibin koruduğu kendi kalesine, nizamı kurallar içinde topu kalenin çerçevesinden Oyuncunun rakip kaleye hem toptan, hem de rakibin sondan ikinci oyuncusuna göre daha yakın olursa, bu ofsayt pozisyonu olarak Oyuncunun rakip oyunculardan birine kural dışı hareket yapmasıyla hakemin verdiği karara Oyuncunun rakip kaleye attığı topun, kale üzerinden ya da kale yanından çizi dışına çıkmasıdırKorner Oyuncunun rakip kaleye attığı topun rakibine çarpması ve kale üzerinden ya da kale yanından çizginin dışına Oyunda herhangi bir oyuncu tarafından topun futbol sahasını çevreleyen çizginin eninden saha dışına Oyuncuların ceza sahası içinde rakibe yaptıkları faullü hareketlerin cezalandırılmasıdır. Kaleden 11 metre uzaklıkta bulunan penaltı atış noktasından oyuncu tarafından kaleye yapılan tek Oyuncunun oyunda rakip kaleye topu direkt olarak Rakibe yapılan faulden sonra, rakibin ceza sahasına yakın bir yerden yaptığı direkt ve Kırmızı kart Oyuncunun oyunda rakibe ya da hakeme karşı yaptığı kural dışı davranışının önce sarı kartla cezalandırılması, bunun oyunda yeniden tekrarlanması durumunda disiplinsiz davranışı yüzünden kırmızı kartla cezalandırılarak, oyun dışı Rakip oyuncunun vücut,el,ayak vs. bölgelerle tutulması,engellenmesi,bloklanmasıFutbol terimleri belirttiğimiz gibi futbolun daha iyi anlaşılmasını ve oynanmasını sağlar. Bu terimlerle açıklanan hareketler ve kurallar olmazsa, futbol maçının oynanması söz konusu değildir. Oyuna bir disiplin getiren futbol terimleri bu açıdan oldukça önemlidir. Futbol Terimleri ile ilgili bu madde bir taslaktır. Madde içeriğini geliştirerek Herkese açık dizin kaynağımıza katkıda bulunabilirsiniz.

futbol siddettir futbol adam bicaklamaktir