Beyrut'ta bir mektup arkadaşım vardı. “Müslüman kadın yazar” olarak etiketlenmekten rahatsız mısınız? Elbette sadece “yazar” olarak anılmak isterim ancak yayıncılık ÇocuğunuzuMu Büyütüyorsunuz, Çocukluğunuza Mı Dönüyorsunuz? Günümüzde birçok ebeveyn çocuğunu büyütme aşamasında zaman zaman çeşitli araştırmalar yaparak hareket etmektedir. Özellikle anneler gebelik döneminde; belgesel izlemek, kitap okumak ya da uzman görüşlerini dinlemek gibi seçenekleri tercih ederler. Çocuk Raporaraştırma ve inceleme esasına dayanan bir yazı türüdür. Herhangi bir konuyla ilgili bilgi vermek,mesleki ve teknik bakımdan bazı noktaları açıklamak; görüş,düşünce ve önerileri bildirmek gibi amaçlarla yazılır. Günümüzde rapor, geniş kapsamlı bir kelime olarak çok çeşitli alanlarda karşımıza çıkar. Rûdaw’a konuşan gazeteci yazar Gilberte Favre Zaza, “Pandemi döneminde Philippe Rahmy'ye Mektup kitabını hazırladım. Philippe Rahmy İsviçreli bir yazar ama babası yarı Fransız Yazılıanlatım türleri, bir yazılı anlatımın biçim ve içerik özelliklerine göre içine girdiği türlerden oluşur. Bu yazı türünü, halk arasında anlatılan kısa, güldürücü, ders verici olay anlatılarıyla karıştırmamak gerekir. Gazetelerdeki köşe yazılarındandır. Her gün aynı köşe ya da sütunda yayınlanır. Özellikle bizim neslin en sevdiği, en çok okuduğu ve bizce en çok merak ettiği yazardır Muzaffer İzgü. Okuduğumuz kitapların birçoğunda onun imzası vardır. Çocuk edebiyatı adına pek bir şey yapılmayan dönemlerin yazarıdır o. Çocuk ruhunu en iyi anlayan, çocuklara hayaller kurduran kişidir. XjSTIX. Answer 1 Yaşamımızda çok sıradanmış gibi görünüp, bir o kadar da "vazgeçilmez" olan ne kadar çok şey var değil mi? İçtiğimiz su, yediğimiz ekmek, soluduğumuz hava, çeşitli bakteriler ve daha neler neler... Tuz da bu "vazgeçilmezlerden" sadece biri. Tuzun faydalarını anlatmayacağız... Hepimiz öyle ya da böyle bunu biliyoruz. Biz, tuzun yağmurla başlayıp, soframıza-yemeklerimize gelinceye kadarki hikayesini anlatacağız. Yağmurla başlayan bu yolculuk, toprağa çöken yağmur suyunun, farklı kayaç ve toprak tabakalarına karışarak belli maddeleri çözmesi, özellikle tabakalarda var olan tuz ve kireci beraberinde götürmesi ile başlar. Buralarda iyice biriken yağmur suyu akarsu yataklarına, derelere, ırmaklara ve en sonunda da denizlere akar. Suyun bu yolculuğu sırasında nehrin tabanı; sodyum tuz, kalsiyum veya alüminyumdan arınır ve bunlar tıpkı yürüyen bantta taşınır gibi denize akarlar. Ama denizdeki tuz oranının belirlenmesinde, nehirler dışında yanardağlar da büyük oranda etkilidir. Okyanusların diplerinden fışkıran sıvı lavlar, deniz suyuyla etkileşime girer ve tuzlar çözülür. Denizlerdeki tuz oranı Deniz diplerine, yoğun tuz içerikli suyla birlikte tortul maddeler de çöker. Deniz suyundaki ortalama tuz oranı yüzde 3,5'tur. Bir litre deniz suyu buharlaştırıldığında, yaklaşık olarak 35 gram çözülmüş mineral tuz elde edilir. Bunun büyük bir kısmı, bildik yemeklik tuzdur ve aşağı yukarı üç yemek kaşığına eşittir. Tuz oranı buharlaşmanın yoğun yaşandığı denizlerde daha fazladır. Tüm okyanuslardaki toplam tuz oranı o kadar çoktur ki, dünyadaki karalar üzerinde 150 metre kalınlığında tuz tabakası meydana getirebilir. Deniz tuzu elde etmek için kıyılarda oluşturulan küçük yapay göller, bilinçli olarak kurutulur. Buralarda kurutulan suyla birlikte tuz kristalleşir, tuz denizleri ve kupkuru tuz çölleri oluşur. Bu tuz birikimlerinden milyonlarca yıl içinde kilometre kalınlığında kayalar oluşur. Burda kuruyan tuzlar toplanmaya hazırdır. Kaya tuzu dediğimiz tuz işte bu tür tuz kayalarından elde edilir. Mektup Yazmak ve Mektup Türleri Hakkında Genel Bilgi Teknolojinin hüküm sürdüğü günümüzde artık kağıda ve kaleme ihtiyaç yoktur. Kağıdın yerini ekran, kalemin yerini ise tuşlar aldı. Artık işimiz düştüğünde dilekçe yazıyoruz, sonuçta o da bir mektup türü. Aslında dilekçeyi yazmaktan da aciziz. Adliyenin önünde bulunan dilekçe yazanlara birkaç kuruş vererek, onların yazdıklarıyla, ilgili makamlara sesimizi duyuruyoruz. Geçmişte en önemli iletişim araçlarından biri olan mektup günümüzde çok nadir kullanılır hızla ilerlemesiyle mektubun yerini sms, mail, telefon, görüntülü konuşma, sosyal ağlar tarzı iletişim araçları aldı. Mektuplaşmanın Önemi Tüm bunlara rağmen mektubun yeri ayrıdır bizde. Mektupla iletişim halinde olan birçok insan hala var. Sebebi sorulduğunda, kimileri alışkanlık cevabını verirken kimileride duygu yoğunluğunun daha farklı olduğunu söylemektedirler. Ama şimdiye kadar bu soruya verilmiş en anlamlı cevap ;” mektup gibisi var mı en başta saygıya bomboş kağıttan başlıyorsun” cevabı olmuştur sanırım. Gerçektende öyledir, mektup yazılırken bir özen bi titizlik vardır hemen akla gelenler yazılmaz. En özel anınızı ayırarak ilham perinizin gelmesini beklersiniz adeta. Mektup yazmayı bilmeyen ve mektubun değerini bilmeyen biz teknoloji çağının nesilleri merak eder mi acaba mektubun nasıl yazıldığını? Mektup Yazarken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Mektup yazarken gerekli materyalleri edindikten sonra a4 kağıt , dolmakalem vs duygu ve düşüncelerimizi kağıda yansıtabiliriz. Yazıya başlarken kime mektup yazacaksak ona hitap etmeliyiz. Örneğin Sevgili Emre , Sevgili Yılmaz Tuğrul , Saygıdeğer iş arkadaşım, Aziz hemşerim vs. artık giriş bölümüne başlayabiliriz. Giriş bölümü kısa tutulur karşıyı hoşnut kılacak cümleler kurulmaya özen gösterilir. Gelişme bölümü ; Bu bölümde karşımızdaki kişi veya kuruma duygularımızı anlatmak istediklerimizi aktardığımız bölümdür. Paragraf düzenine dikkat etmeniz akıcılık açısından önemlidir. Mektubunuzu yazarken Türkçe imla kurallarına özenle dikkat edilmelidir. Sonuç Bölümü ; Yazımızın son yazdığımız kişiye iyi dileklerimizi sunduğumuz bağlı uzun resmi bir mektup yazıyorsanız içerisinde saygı kelimesi barındıran cümleler kurabilirsiniz. Mektup Türleri Nelerdir? Mektuplar “edebi mektuplar”, “özel mektuplar”, “resmi mektuplar”, “iş mektupları” ve “açık mektuplar” olmak üzere temelde beşe ayrılır Bunların dışında manzum şekilde, yani şiir olarak yazılan mektuplar da vardır 1. Özel Mektuplar Birbirinden uzakta bulunan yakın akraba veya arkadaşların haberleşmek, bir olayı aktarmak, bilgi vermek, ortak düşünceleri paylaşmak gibi çeşitli amaçlarla yazdıkları ve sadece yazanla okuyanı ilgilendiren mektuplardır. Özel mektuplar, konularına göre değişik isimlerle anılır “Aile mektupları, tebrik mektupları, teşekkür mektupları, davet mektupları davetiyeler, taziye mektupları, özür mektupları” gibi özel mektupların gizliliği söz konusudur ve bu gizlilik kanunla korunmuştur. 2. Edebi Mektuplar Edebî mektuplar açık olarak bir dergide veya gazetede yayımlanır. Yazar, birine hitaben herhangi bir konudaki görüşlerini, düşüncelerini, duygularını anlatır. Ancak asıl amaç bu duygu, düşünce ve görüşleri herkese anlatmaktır. Edebî mektuplardan yazıldıkları döneme ait sanat, edebiyat ve fikir olayları hakkında bilgi edinmek de mümkündür. Edebiyat dünyasında tanınmış sanatçılar birbirlerine yazdıkları mektuplarla genelde fikir ve sanat olaylarını, eserleri tartışırlar. Edebi Nitelik Taşımayan Özel Mektup Birbirini çok yakından tanıyan kişilerin karşılıklı yazdıkları mektuplardır. Bunların belirleyici özelliği kişiden kişiye yazılmış olması, içten ve senli benli bir dille oluşturulmalarıdır. Böyle mektuplarda bir alana sıkı sıkıya bağlanmak gerekmez. Özel mektuplar hitap, gövde, sonuç bölümlerinden oluşur. Tebrikler, telgraf, davetiyeler, tebrik mektupları, taziyeler özel mektup çeşitlerinden bazılarıdır. 3. Resmi Mektuplar Dilekçe Devlet dairelerinin kendi aralarında veya kişilerle devlet daireleri arasında yazılan mektuplardır. Bu tür mektuplarda çizgisiz beyaz kâğıt kullanılır. Anlatım ciddi olmalı, konu dışında ayrıntılara ve özel isteklere yer verilmemelidir. Dilekçe Yazarken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Gereksiz ayrıntılara yer verilmez, yalın ve anlaşılır bir dil kullanılır. Çizgisiz beyaz kâğıda yazılır. Dilekçe hangi kuruma veriliyorsa, bu makamın adı başa yazılır. Kurum adının sağ altına kurumun bulunduğu şehrin adı yazılır. Konu kısaca anlatılır. İlgili makamın bilgisine sunulduğu ve gereğinin yapılması ifade edilir. Bu bölüm kişinin dileğine ilişkin sonuç bölümüdür Alt makama yazılırsa "rica ederim" üst makama yazılırsa "arz ederim" şeklinde yazılır Dilekçenin sağ alt köşesine sırasıyla tarih, imza yer alır; ad, soyad yazılır. Sol alt köşeye ise adres ve varsa ekler yazılır. 4. İş Mektupları Ticaret ve endüstri kurumlarının birbirlerine ya da kişilere, kişilerin bu kurumlara gönderdikleri mektuplara denir. İş mektuplarının en çok kullanılan çeşidi dilekçedir. Bir talebi ya da siparişi bildirmek, bir soruna açıklık getirmek, iş başvurusunda bulunmak, bir üst makama belirli bir durumla ilgili bilgi iletmek vb amaçlarla kişiler ile kişiler, kişiler ile kurumlar ya da kurumlar ile kurumlar arasında yapılan yazışmalardır. Edebiyatımızdaki Önemli Mektuplar Türk edebiyatında mektup türünün geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. “Münşeat”larda özel ve resmî mektuplara çokça yer verilmiştir. Yalnız bunların dili çok süslü ve ağırdır Münşeatlar yazarının adıyla anılmaktadır “Münşeat-ı Feridun Bey”, “Münşeat-ı Kâni” gibi. Tanzimat’tan sonra ise gazetelerde yayımlanan birçok açık mektup göze çarpar. “Münşeat” adı verilen örnek mektup metinleri, bu dönemde kalıplaşmış bir biçimi olan mektup türünün yaşamasını sağlamıştır. Tanzimat’tan sonra ilk ilgi çekici mektup örnekleri Akif Paşa’ya aittir ve bu mektuplar 1885’te yayımlanmıştır. Sonraki dönemlerde de ünlü kişilerin mektupları kitap halinde basılmıştır. Namık Kemal’in “Hususî Mektuplar”, Abdülhak Hâmid Tarhan’ın “Mektuplar”, Muallim Nâci’nin “Muhaberât ve Muhâverât” adlı eserleri bunlara örnek gösterilebilir. Sonraki dönemlerde bazı sanatçılar ise mektuplardan oluşan romanlar hikâyeler, anılar, gezi yazıları kaleme almıştır. Halide Edip’in “Handan”; Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Mutallaka”, “Sevda Peşinde”;Reşat Nuri Güntekin’in “Bir Kadın Düşmanı” adlı romanları bunlar arasında sayılabilir. Ömer Seyfettin bazı hikâyelerini, Yakup Kadri Karaosmanoğlu “Bir Serencam”ı mektubu. Mektup tarzında yazılan gezi yazıları da vardır. Cenap Şehabettin’in “Hac Yolunda”, “Avrupa Mektupları”; Ahmet Rasim’in “Romanya Mektupları” Mektup tarzında yazılmış şiirler de vardır Kemalettin Kamu’nun “İzmir Yolunda Son Mektup”, Orhan Veli’nin “Oktay’a Mektuplar” adlı eserleri . Bazı sanatçılar da değişik eserlerini mektuplar şeklinde kaleme almışlardır. Nurullah Ataç’ın “Okura Mektuplar” adlı deneme kitabıdır. Önerilen İçerik; ► Güzel Sözler, Günün En Güzel Sözleri, Anlamlı Sözler / Sosyal Fayda Tuğçe Acaröz Oğuz’un “Çocuğunuzu Anlamak” kitabının tanıtımını gördüğüm zaman hemen bir kitapçıdan kitaba bakmaya karar verdim. Biraz inceleyince, hemen eve gelip okumaya başladım. İçerisinde 2 yaş dönemiyle başlayan ve her çocuklu ailenin karşılaşacağı sorunlar, durumlar güzel belirlenmiş ve çok güzel anlatılmış. Her bölüm sonunda bir ailenin o konuyla ilgili yaşadıklarını anlattığı yer ise güzel bir durum analizi olmuş. Ben de hemen Tuğçe Hanım ile konuşup blogum için bir röportaj yapmak istedim, o da beni kırmadan içtenlikle sorularımı cevapladı. 1. Merhaba öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Merhaba, Ben Tuğçe Acaröz Oğuz, 1979 yılında İstanbul’da dünyaya geldim ve eğitim hayatımın tamamını İstanbul’da tamamladım. Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunuyum ve Çocuk Gelişimi Uzmanıyım. 13 senedir eğitimin ve çocukların içinde yer almaktayım. Son görevim, çocuk gelişimi bölümünde meslek liselerinde öğretmen adayı yetiştirmek. Eğitimin her kademesinde yer almış olmayı bir şans olarak görüyorum. Çocuk gelişimi dışında yaratıcı drama, montessori, Orff, fotograf, satranç, tiyatro gibi konularla da ilgilenmekteyim. 2. Kitabınızda bütün annelerin merak ettiği, endişelendikleri konuları bir araya getirmişsiniz. Bu konuları belirlerken nelere dikkat ettiniz? Kitabımda çocuklarımızı büyütürken her ebeveynin az/çok yaşadığı konulara/sorunlara yer vermeye çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü konuların tamamı elbette kitaba sığmazdı. Konu seçiminde özen gösterdiğim nokta, gerçek hayattan olmaları ve gerçekten her evin içinde az ya da çok ebeveyni meşgul etmesiydi. Zaten ikinci kitap için de birinciye sığmayan konuları ele almayı düşünüyorum. 3. Sizin de 22 aylık bir kızınız var. Kızınıza çalışan bir anne olarak nasıl zaman ayırıyorsunuz? Beraber neler yapıyorsunuz? Çocuğumun ilk tepkilerinde , ilk beslenmesinde, ilk adımlarında yanında olmayı çok arzu ettim ve bu nedenle bu süreyi çalışmayarak geçirdim. Bunun Öykü ile bana pek çok olumlu katkısı olduğu gibi, fazla bir arada olmaktan kaynaklı olumsuz etkileri de oldu tabii. Önemli olanın bize dair özel durumlar yaratmak olduğuna inanıyorum. Birlikte sabah yüzümüzü yıkamak da, evdeki çiçekleri sulamak da buna dahil. Ben sosyal yaşamımdan, arkadaş ilişkilerimden ve anne olmadan önceki hayatımdan çok fazla ödün vermeden Öykü’yü de mümkün olduğunca adapte etmeye çalışarak büyütüyorum. Uykusu, beslenmesi gibi önemli noktalar dışında, 2 aylıktan beri arabadadır ve benimle her türlü aktiviteye katılabilir. Bu nedenle onunla her şeyi yapıyoruz diyebilirim. 4. Kızınızda da 2 yaş sendromu başlamıştır herhalde. 2 yaş sendromu konusunda kitabınızda “Büyüme atağı” tanımını yapıyorsunuz. Bu çok hoşuma gitmişti. Biraz açıklar mısınız? Evet Öykü’de 18 aydan itibaren yavaş yavaş farklı davranışlar gözlemleye başladık. Ben çocukların yaklaşık 18 – 36 ay arası yaşadıkları bu süreci ’ 2 yaş sendromu’’ olarak tanımlamayı çok sevmiyorum. Bu zaman aralığını tanımlamak için kullanılmasının dışında fazla bir anlam yüklenmesini ve çocukları fazlasıyla kalıplara sokan ve aileleri geren tavırlarla yaklaşılmasını doğru bulmuyorum. Bu bir dönemdir, bizler için çok önemli olmasa da çocuklar için çok önemli bir süreçtir. İlk kez artık birey olduklarını fark ettikleri ve bizim de fark etmemiz için çaba gösterdikleri bir dönemdir. Onların kabul görme çabası bizim cephemizde ’inat’’,’’sinirlilik’’ gibi adlandırılsa da, çocukların derdi aslında biz değiliz kendileri, kendi istekleri ve ihtiyaçları. Bu nedenle çocukların tüm karşı gelme davranışlarını kendi iktidarımıza saldırı gibi algılamamamız gerektiğini düşünüyorum. 5. Çoğu anne baba çalışıyor ve çocuklarına vakit ayıramamaktan yakınıyorlar. Çocuklarla kaliteli zaman geçirmek nedir? Neler önerirsiniz? Çocuk için miktar ve zaman çok geç oturan kavramlardır. Çocuk için çoğunlukla sürenin pek belirleyiciliği yoktur. Çocuk için ailesiyle olmak, anne ve babasıyla birlikte olmak çok önemlidir. Birlikte olduğunuz her anı keyifli bir sürece dönüştürmek ise ailenin çabasına bağlı. Annenin çok işi olabilir ve mutfaktan çıkamıyordur. Bu durumda bezelyeleri birlikte ayıklamak, ayıklarken şarkı söylemek ve hatta minik bir kaşık ve tencere ile onun da kendi bezelyesini pişirmesini sağlamak hem çocuğa hem de anneye iyi gelecektir. Alışveriş merkezi koridorlarında mağaza vitrinlerini gezmek zaman geçirmek olabilir ama çocukla kaliteli zaman geçirmek olarak kabul edilemez. Bunu belirleyen kriterin ne olduğunu bilirsek daha kolay uygulayabiliriz. Bunların için de akşam yatmadan önce gün içinde birlikte yaptığınız ve üzerine sohbet edilebilecek, gülünebilecek, konuşabilecek her şey olabilir. Yeter ki çocuk-ebeveyn için anlamlı bir yaşantı haline gelsin. 6. Çocukların cinselliği keşfetmeleri ne zaman başlar? Biz o zaman nasıl davranmalıyız, neler demeliyiz?Her çocuğun geçeceği aşamalardan biri cinsel kimliğin keşfidir. Ancak her çocuk bu aşamaları aynı zamanlamada geçmeyebilir. 3 yaşından sonra genellikle fark edilen cinsel kimlik farklılığı 4 yaşından itibaren sorularla gelmeye başlar. Soruların gelme sıklığı, zamanı ve detayı çocuğa, ailenin yapısına ve konuya yaklaşımına göre değişkenlik gösterir. Doğru ve sade bilgi bu konudaki ilk kriterlerimiz olacaktır. Yemek tariflerindeki gibi ’aldığı kadar un’’ burada ’sorduğu kadar cevap’’ olarak yer değiştirir. Bilmek istediğinden azını verirseniz merak devam eder, fazlasını verirseniz kafası karışır ve merak artar. Dolayısıyla sakin, tutarlı ve sade cevaplarla yanıtlamak gereklidir. Vajina ve penis de kolumuz, bacağımız kadar vücudumuzun bir parçası ve organımızdır. Abartılı anlamlar yüklemek çocuğun da ilerde kendi cinsel organına abartılı bir şekilde yaklaşmasına neden olabilir. 7. En son olarak anne babalara neler söylemek istersiniz? Anne baba olmak dünyanın en zor ve uzun soluklu görevlerinden biri. Bu nedenle bu uzun yolculukta yanımızda her zaman en güvendiğimiz yol arkadaşlarımızın olmasına özen göstermeliyiz. Bunlar başta sevgimiz, sabrımız ve vicdanımız. Çocuğumuz yetişkinliğe uzanan büyüme yolunda bize her zaman ihtiyaç duyacaktır. Ancak, bize duyacağı ihtiyaç onu çekiştirmemiz ya da itmemiz değil, yanında yakınında olduğumuzu hissettirmemizdir. Bu nedenle çocuklarımıza kendilerine zarar vermeyecekleri ancak tek başlarına yürüyebilecekleri özgür alanlar bırakmaya dikkat etmeliyiz. Mükemmel olmak için uğraş vermek yerine mutlu olmak için çaba göstermeliyiz. Kimsenin ne diyeceği ve nasıl değerlendireceği bizim kararlarımızda etkili olmamalıdır. Önemli olan kendi önceliklerimiz ve yaşam beklentimizdir. Balkan Mahallesi Kanuni Sokak No 8 Nilüfer BURSA - 0224 470 11 13 © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır. Küçük Prens’e bir mektup yazınız. Yetişkinlerin çocukları anlaması ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Küçük Prens’e bir mektup Prens’e bir mektup yazınız. Yetişkinlerin çocukları anlaması ile ilgili ne düşünüyorsunuz?MEKTUPSevgili Küçük Prens,Senin hikayeni okudum. Çok beğendim. Hikayeni okuyunca büyüdüğümde nasıl biri olmam gerektiğini “Bir olay veya kişi hakkında sadece maddi özelliklerine göre değer vermeyeceğim.”Büyükler olayı, sadece parası kaç lira, boyu kaç, zengin mi, kaç tane odası var gibi fiziksel özelliklerine göre özellikler kişinin gerçek özellikleri değildir. Kişi bu özelliklerle değer çocukları anlamıyor. Çünkü çocuklar bir kişiye sadece “O” olduğu için ve tercihlerine önem veriyor. Bir evi orada yaşadıkları ve hayalleri için yüzden yetişkinler ve çocuklar birbirini yetişkinler çocukları anlayabilirler, çünkü bir zamanlar onlarda çocuklar büyüyünce değişmeyelim. Yetişkinlerde çocuk kalplerinin kapılarını Küçük Prens, öğütlerin için teşekkürler. Senin sayende hayatın daha güzel olacağına mutlu ol, bizi de ziyarete başka mektup örneği ; Küçük Prense mektup yazınİLAVE BİLGİKüçük Prens’e mektup yazmak….Küçük Prens Fransızca özgün adı Le Petit Prince, Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry tarafından yazılan ve 1943’te yayımlanan en çok satan ve okunan kitaplarından biridir. 1 , 2 Türkçe ders kitabı sayfa 33 cevapları

çocuğunuzu anlatan bir mektup yazar mısınız