FETİH SURESİ TÜRKÇE MEALİ. 1 - Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik. 2 - Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni YusufAli (İngi­liz­ce) Yusuf Ali (İngi­liz­ce): Truly did Allah ful­fil the vi­si­on for His Mes­sen­ger: ye shall enter the Sac­red Mo­s­que, if Allah wills, with minds se­cu­re, heads sha­ved, hair cut short, and wit­ho­ut fear. For He knew what ye knew not, and He gran­ted, be­si­des this, a spe­edy vic­tory. 27- Neml Suresi. 28 - Kasas Suresi. 29 - Ankebut Suresi. 30 - Rum Suresi. 31 - Lokman Suresi. 32 - Secde Suresi. 48 - Fetih Suresi. 49 - Hucurat Suresi. 50 - Kaf Giriş Tarihi: 27.07.2022 11:51 Güncelleme Tarihi: 27.07.2022 11:51 Kıyamet Suresi Okunuşu - Kıyamet Suresi Arapça Yazılışı , Türkçe Anlamı, Meali, Tefsiri ve Fazileti 11Ağu.2020 - Fetih suresi Arapça ve Türkçe okunuşu, Fetih suresi Türkçe meali, Fetih suresi önemini sizlerle paylaştık. Fetih, cihat ve savaştan bahseden 29 ayetten oluşan adını 1, 18 ve 27. âyetlerde geçen “fetih” kelimesinden almıştır. 'İnna fetahna leke fetham mübına' ayetiyle de sıkça anılır ve vaaz edilir. Mekke fethini müjdesi olarak bilinen Fetih suresi 48 Sure. Fetih Suresi 27. Ayet Meali, Fetih 27, 48:27. Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha verdi. APfJaLD. ❬ Önceki Your browser doesn’t support HTML5 audio مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ ٱللَّهِ ۚ وَٱلَّذِينَ مَعَهُۥٓ أَشِدَّآءُ عَلَى ٱلْكُفَّارِ رُحَمَآءُ بَيْنَهُمْ ۖ تَرَىٰهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّنَ ٱللَّهِ وَرِضْوَٰنًا ۖ سِيمَاهُمْ فِى وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ ٱلسُّجُودِ ۚ ذَٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِى ٱلتَّوْرَىٰةِ ۚ وَمَثَلُهُمْ فِى ٱلْإِنجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْـَٔهُۥ فَـَٔازَرَهُۥ فَٱسْتَغْلَظَ فَٱسْتَوَىٰ عَلَىٰ سُوقِهِۦ يُعْجِبُ ٱلزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ ٱلْكُفَّارَ ۗ وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًۢا Muhammedun resûlullâhresûlullâhi, vellezîne meahû eşiddâu alel kuffâri ruhamâu beynehum terâhum rukkean succeden yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûdsucûdi, zâlike meseluhum fît tevrâttevrâti, ve meseluhum fîl incîlincîli, ke zer’in ahrece şat’ehu fe âzerehu festagleza festevâ alâ sûkıhî yu’cibuz zurrâa, li yagîza bihimul kuffârkuffâra, vaadallâhullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti minhum magfireten ve ecren azîmâazîmen. Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. Türkçesi Kökü Arapçası Muhammed مُحَمَّدٌ elçisidir ر س ل رَسُولُ Allah’ın اللَّهِ ve bulunanlar وَالَّذِينَ onun yanında مَعَهُ katı ش د د أَشِدَّاءُ karşı عَلَى kafirlere ك ف ر الْكُفَّارِ merhametlidirler ر ح م رُحَمَاءُ birbirlerine karşı ب ي ن بَيْنَهُمْ onları görürsün ر ا ي تَرَاهُمْ rüku’ ederek ر ك ع رُكَّعًا secde ederek س ج د سُجَّدًا aradıklarını ب غ ي يَبْتَغُونَ bir lutuf ف ض ل فَضْلًا -dan مِنَ Allah- اللَّهِ ve rızasını ر ض و وَرِضْوَانًا nişanları vardır س و م سِيمَاهُمْ فِي yüzlerinde و ج ه وُجُوهِهِمْ -nden مِنْ izi- ا ث ر أَثَرِ secde س ج د السُّجُودِ şöyledir ذَٰلِكَ onların vasıfları م ث ل مَثَلُهُمْ فِي Tevrat’taki التَّوْرَاةِ ve vasıfları م ث ل وَمَثَلُهُمْ فِي İncildeki الْإِنْجِيلِ bir ekin gibidir ز ر ع كَزَرْعٍ çıkaran خ ر ج أَخْرَجَ filizini ش ط ا شَطْأَهُ onu güçlendiren ا ز ر فَازَرَهُ sonra kalınlaşan غ ل ظ فَاسْتَغْلَظَ derken dikilen س و ي فَاسْتَوَىٰ üstüne عَلَىٰ gövdesinin س و ق سُوقِهِ hoşuna gider ع ج ب يُعْجِبُ ekincilerin ز ر ع الزُّرَّاعَ öfkelendirsin diye غ ي ظ لِيَغِيظَ onlara karşı بِهِمُ kafirleri ك ف ر الْكُفَّارَ va’detmiştir و ع د وَعَدَ Allah اللَّهُ الَّذِينَ inananlara ا م ن امَنُوا ve yapanlara ع م ل وَعَمِلُوا iyi işler ص ل ح الصَّالِحَاتِ onlardan مِنْهُمْ mağfiret غ ف ر مَغْفِرَةً ve mükafat ا ج ر وَأَجْرًا büyük ع ظ م عَظِيمًا Diyanet İşleri Başkanlığı Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. Diyanet Vakfı Muhammed Allah´ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah´tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat´taki vasıflarıdır. İncil´deki vasıfları da şöyledir Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vâdetmiştir. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Muhammed, Allah´ın peygamberidir. Onun beraberindekiler ise, kafirlere karşı çok çetin, kendi aralarında son derece merhametlidirler. Onları cemaatle rükü ve secde ederek, Allah´ın lütfunu ve hoşnutluğunu dilerken görürsün. Nişanları yüzlerindedir secde eserinden. Bu onların Tevrat´taki misalleri, İncil´deki misalleri ise, kendileriyle kafirleri öfkelendirmesi için, filizini çıkarmış, onu güçlendirmiş sonra kalınlaşıp sapı üzerine dimdik doğrulmuş, çiftçilerin hoşuna giden bir ekin gibidir. Onlardan iman edip de iyi iyi işler yapanlara Allah hem bir bağışlama vaad buyurdu hem de büyük bir mükafat. Elmalılı Hamdi Yazır Muhammed Allah´ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken secde ederken görürsün. Allah´tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Bu, onların Tevrat´taki vasıflarıdır. İncil´deki vasıfları da şöyledir Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. Ali Fikri Yavuz MUHAMMED Allah’ın peygamberidir. O’nun beraberinde bulunanlar ashab-ı kiram, kâfirlere karşı çok şiddetli, kendi aralarında gayet merhametlidirler. Onları, rükû ve secde eder halde namaz kılarken Allah’dan sevab ve rıza istediklerini görürsün. Secde eserinden çok namaz kılmaları yüzünden meydana gelen nişanları yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’daki vasıfları budur. İncil’deki vasıfları da şu Onlar, filizini çıkarmış bir ekine benzerler. Derken o filizi kuvvetlendirmiş de kalınlaşmı, nihayet gövdeleri üzerinde doğrulub kalkmış; ekincilerin hoşuna gidiyor. İşte ashab-ı kiram da böyle olmuştur. Bidayette azlıktılar, sonra çoğalıb kuvvetlendiler ve güzel bir cemiyyet meydana getirdiler. Bu teşbih, kâfirleri ashabla öfkelendirmek içindir. O iman edip salih âmeller işliyenlere, ashaba, Allah bir mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Muhammed Resulullahdır, onun maıyyetindekiler ise küffara karşı çok çetin, kendi aralarında gayet merhametlidirler. Onları görürsün cemâatle rükû´, sücud ederek, Allahdan fadl-u rıdvan isterler. Sîmaları secde eserinden yüzlerindedir. Bu onların Tevrattaki meselleri. İncîldeki meselleri de bir ekin gibidir ki filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, derken sapları üzerinde bir düze istikamet almış, zürrâın hoşuna gidiyor. Onlarla kâfirlere gayz vermek için, onlardan iyman edib de salih salih ameller yapanlara Allah hem bir mağfiret va´d buyurdu hem de bir ecr-i azîm. Fizilal-il Kuran Muhammed Allah´ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar, kafirlere karşı şiddetli kendi aralarında merhametlidirler. Onların, rüku ve secde ederek Allah´ın lütuf ve rızasını aradıklarını görürsün. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Onların, Tevrat´taki vasıfları ve İncil´deki vasıfları da şöyledir Filizini çıkarmış onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler yapanlara mağfiret ve büyük mükafat va´detmiştir. Hasan Basri Çantay Muhammed Allahın resulüdür. Onun maiyyetinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin ve metîn, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükû´ ediciler, secde ediciler olarak görürsün. Onlar Allahdan dâima fazl -u kerem ve rızaa isterler. Secde izinden meydana gelen nişanları yüzlerindedir. İşte onların Tevrâtdaki vasıfları budur. İndideki vasıfları da şöyledir Onlar filizini yarıb çıkarmış, gitgide onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, sakları üzerine doğrulub kalkmış bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Ashab hakkındaki bu teşbîh onunla kâfirleri öfkelendirmek için dir. İçlerinden îman edib de iyi iyi amel ve hareket de bulunanlara Allah hem mağfiret, hem büyük mükâfat va´d etmişdir. İbni Kesir Muhammed; Allah´ın Rasulüdür. Beraberinde bulunanlar da; kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rüku´ edenler, secde edenler olarak görürsün. Allah´tan lutuf ve rıza isterler. Onlar; yüzlerindeki izinden tanınırlar. İşte onların Tevrat´taki vasıfları budur. İncil´de de şöyle vasıflandırılmışlardı Onlat filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah; böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle, kafirleri öfkelendirir. Allah; iman edip salih amel işleyenlere hem mağfiret, hem de büyük bir mükafat vaadetmiştir. Ömer Nasuhi Bilmen Muhammed, aleyhisselâm Allah´ın peygamberidir. O´nunla beraber bulunanlar, kâfirlere karşı pek şiddetlidirler, kendi aralarında ise pek merhametlidirler. Onları rükû ediciler, secde ediciler olarak görürsün. Allah Teâlâ´dan inâyet ve rıdvân dilerler, yüzlerindeki nişaneleri, secdelerinin eserindendir. Bu na´t Onların Tevrattaki vasıflarıdır ve onların İncil´deki meselleri vasıfları ise bir ekin gibidir ki, filizini çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, sonra da kalınlaşmış, sonra da sakları üzerine yükselmiş istikamet almış ekincilerin hoşlarına gidiyor, onlar ile kâfirleri öfkelendirmek için. Allah Teâlâ, onlardan imân edip sâlih sâlih amellerde bulunmuşlar için bir mağfiret ve pek büyük bir mükâfaat vaad buyurmuştur. Tefhim-ul Kuran Muhammed, Allah´ın Rasulü´dür. Ve onunla birlikte olanlar da kâfirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rükû edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah´tan bir fazl lütuf ve ihsan ve hoşnutluk arayıp isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat´taki vasıfları budur; İncil´deki vasıfları ise Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken semizleyip kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup boy atmış ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Bu örnek, Onunla kâfirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va´detmiştir. Fetih Suresi'nin Arapça Okunuşu ve MealiFETİH SURESİNİN ARAPÇA OKUNUŞUBismillahirrahmanirrahîm1. İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâmubînen.2. Li yagfira lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara ve yutimme ni’metehu aleyke ve yehdiyeke sırâtan mustekîmâmustekîmen.3. Ve yansurakallâhu nasran azîzâazîzen.4. Huvellezî enzeles sekînete fî kulûbil mu’minîne li yezdâdû îmânen mea îmânihim, ve lillâhi cunûdus semâvâti vel ardardı, ve kânallâhu alîmen hakîmâhakîmen.5. Li yudhilel mu’minîne vel mu’minâti cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ ve yukeffira anhum seyyiâtihim, ve kâne zâlike indallâhi fevzen azîmâazîmen.6. Ve yuazzibel munâfikîne vel munâfikâti vel muşrikîne vel muşrikâtiz zânnîne billâhi zannes sev’i aleyhim dâiratus sev’i, ve gadiballâhu aleyhim ve leanehum ve eadde lehum cehennemcehenneme, ve sâet masîrâmasîren.7. Ve lillâhi cunûdus semâvâti vel ardardı, ve kânallâhu azîzen hakîmâhakîmen.8. İnnâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiran ve nezîrânezîren.9. Li tu’minû billâhi ve resûlihî ve tuazzirûhu ve tuvakkırûhu, ve tusebbihûhu bukraten ve asîlâasîlen.10. İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâhyubâyiûnallâhe, yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsihî, ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecran azîmâazîmen.11. Se yekûlu lekel muhallefûne minel a’râbi şegaletnâ emvâlunâ ve ehlûnâ festagfir lenâ, yekûlûne bi elsinetihim mâ leyse fî kulûbihim, kul fe men yemliku lekum minallâhi şey’en in erâde bikum darran ev erâde bikum nef’ânef’en, bel kânallâhu bi mâ ta’melûne habîrâhabîran.12. Bel zanentum en len yenkaliber resûlu vel mu’minûne ilâ ehlîhim ebeden ve zuyyine zâlike fî kulûbikum ve zanentum zannes sev’i ve kuntum kavmen bûrâbûran.13. Ve men lem yu’min billâhi ve resûlihî fe innâ a’tednâ lil kâfirîne saîrâsaîran.14. Ve lillâhi mulkus semâvâti vel ardardı, yagfiru li men yeşâu ve yuazzibu men yeşâu, ve kânallahu gafûran rahîmârahîmen.15. Se yekûlul muhallefûne izântalaktum ilâ megânime li te’huzûhâ zerûnâ nettebi’kum, yurîdûne en yubeddilû kelâmallâhkelâmallâhi, kul len tettebiûnâ kezâlikum kâlallâhu min kablu, fe se yekûlûne bel tahsudûnenâ, bel kânû lâ yefkahûne illâ kalîlâkalîlen.16. Kul lil muhallefîne minel a’râbi se tud’avne ilâ kavmin ulî be’sin şedîdin tukâtilûnehum ev yuslimûnyuslimûne, fe in tutîû yu’tikumullâhu ecran hasenâhasenen, ve in tetevellev kemâ tevelleytum min kablu yuazzibkum azâben elîmâelîmen.17. Leyse alâl a’mâ haracun ve lâ alâl a’raci haracun ve lâ alâl marîdı haracun, ve men yutııllahe ve resûlehu yudhılhu cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru, ve men yetevelle yuazzibhu azâben elîmâelîmen.18. Lekad radiyallâhu anil mu’minîne iz yubâyiûneke tahteş şecerati fe alime mâ fî kulûbihim fe enzeles sekînete aleyhim ve esâbehum fethan karîbâkarîben.19. Ve megânime kesîraten ye’huzûnehâ, ve kânallâhu azîzen hakîmâhakîmen.20. Vaadekumullâhu megânime kesîraten te’huzûnehâ fe accele lekum hâzihî ve keffe eydiyen nâsi ankum, ve li tekûne âyeten lil mu’minîne ve yehdiyekum sırâtan mustakîmâmustakîmen.21. Ve uhrâ lem takdirû aleyhâ kad ehâtallâhu bihâ, ve kânallâhu alâ kulli şey’in kadîrâkadîran.22. Ve lev kâtelekumullezîne keferû le vellevûl edbâra summe lâ yecidûne velîyyen ve lâ nasîrâ nasîran.23. Sunnetallâhilletî kad halet min kablu, ve len tecide li sunnetillâhi tebdîlâtebdîlen.24. Ve huvellezî keffe eydiyehum ankum ve eydiyekum anhum bi batni mekkete min ba’di en azferakum aleyhim ve kânallâhu bi mâ ta’melûne basîrâbasîran.25. Humullezîne keferû ve saddûkum anil mescidil harâmi vel hedye ma’kûfen en yebluga mahıllehu, ve lev lâ ricâlun mu’minûne ve nisâun mu’minâtun lem ta’lemûhum en tetaûhum fe tusîbekum minhum maarratun bi gayri ilmin, li yudhılallâhu fî rahmetihî men yeşâu, lev tezeyyelû le azzebnâllezîne keferû minhum azâben elîmâelîmen.26. İz cealellezîne keferû fî kulûbihimul hamiyyete hamiyyetel câhiliyyeti fe enzelallâhu sekînetehu alâ resûlihî ve alel mu’minîne ve elzemehum kelimetet takvâ ve kânû e hakka bihâ ve ehlehâ ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâalîmen.27. Lekad sadakallâhu resûlehur ru’yâ bil hakkı, le tedhulunnel mescidel harâme inşâallâhu âminîne muhallikîne ruûsekum ve mukassırîne lâ tehâfûntehâfûne, fe alime mâ lem ta’lemû fe ceale min dûni zâlike fethan karîbâkarîben.28. Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li yuzhirahu alâd dîni kullihî, ve kefâ billâhi şehîdâşehîden.29. Muhammedun resûlullâhresûlullâhi, vellezîne meahû eşiddâu alâl kuffâri ruhamâu beynehum terâhum rukkean succeden yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûdsucûdi, zâlike meseluhum fît tevrâttevrâti, ve meseluhum fîl incîlincîli, ke zer’in ahrace şat’ehu fe âzerehu festagleza festevâ alâ sûkıhî yu’cibuz zurrâa, li yagîza bihimul kuffârkuffâra, vaadallâhullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti minhum magfiraten ve ecren azîmâazîmen.FETİH SURESİNİN TÜRKÇE MEALİRahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla1. Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola Ve sana Allah, şanlı bir zaferle yardım İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, herşeyi hikmetle Mümin erkeklerle mümin kadınları, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyması, onların günahlarını örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir Ve o Allah hakkında kötü zanda bulunan münâfık erkeklere ve münâfık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük onların başlarına gelmiştir. Allah onlara gazap etmiş, lânetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Orası ne kötü bir yerdir!7. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet Şüphesiz biz seni, şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak Ki, Allah'a ve Resulüne iman edesiniz, ve bunu takviye edip, O'na saygı gösteresiniz ve sabah akşam O'nu tesbih Herhalde sana bey'at edenler ancak Allah'a bey'at etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahde vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat yakında a'râbilerden geri kalmış olanlar sana diyecekler ki, "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile." Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Hayır! Allah yaptıklarınızdan Aslında siz Peygamber ve müminlerin, ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk Kim Allah'a ve Rasulüne iman etmezse şüphesiz biz, kâfirler için çılgın bir ateş Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar dilediğini azaplandırır. Allah çok bağışlayan çok merhamet Siz ganimetleri almak için gittiğinizde geri kalanlar "Bırakın biz de arkanıza düşelim." diyeceklerdir. Onlar, Allah'ın sözünü değiştirmek isterler. De ki Siz bizimle gelemeyeceksiniz. Allah daha önce böyle buyurmuştur. Onlar size "Bizi kıskanıyorsunuz." diyeceklerdir. Bilakis onlar, pek az anlayan A'rabilerin geri bırakılmış olanlarına de ki Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla savaşırsınız veya müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. Bununla beraber kim Allah'a ve peygamberine itâat ederse, Allah onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba Andolsun o ağacın altında Hudeybiye'de sana bey'at ederlerken Allah, müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş onlara güven indirmiş ve onları pek yakın bir fetih ile Allah onları elde edecekleri birçok ganimetlerle de mükâfatlandırdı. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve Allah sizi doğru yola Bundan başka sizin güç yetiremediğiniz, ama Allah'ın sizin için kuşattığı ganimetler de vardır. Allah herşeye Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da Allah'ın öteden beri gelen kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra Mekke'nin göbeğinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı Onlar inkâr eden ve sizin Mescid-i Haram'ı ziyaretinizi ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını men edenlerdir. Eğer kendilerini henüz tanımadığınız mümin erkeklerle, mümin kadınları bilmeyerek ezmek suretiyle bir vebalin altında kalmanız ihtimali olmasaydı, Allah savaşı önlemezdi. Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan inkâr edenleri elemli bir azaba O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, câhiliyet taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi. Onları takva sözü üzerinde durdurdu. Zaten onlar buna pek layık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinzi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. Şahit olarak Allah Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad SURESİNİN DİYANET TEFSİRİSûreye adını veren fethin Hudeybiye Antlaşması mı yoksa Mekke’nin fethi mi olduğu konusunda farklı değerlendirmeler vardır. Fetih kelimesinin “savaş yoluyla bir toprağı ele geçirmek” mânasında kullanıldığını dikkate alan tefsirciler burada, Mekke’nin fethinden söz edildiğini ileri sürmüşlerdir. Sağlam rivayetler yanında Buhârî, “Tefsîr”, 48/1 bu sûrede geçen ve yeri geldikçe açıklanacak olan işaretlere dayanan tefsirciler ise haklı olarak burada Hudeybiye sulhunun anlatıldığı kanaatine varmışlardır. Bunlara göre fetih kelimesi, bir çözüm getirdiği ve tıkanıklığı açtığı için sulh için de kullanılabilir. Ya da sebepten söz edip bununla sonucu kastetmek şeklindeki “mürsel mecaz” üslûbunun kullanıldığı düşünülebilir. Çünkü Hudeybiye sulhunun yol açtığı gelişmeler birden fazla fethi beraberinde getirmiştir 1. Bu antlaşmadan sonra Hayber fethedilmiştir. 2. Mekkeli müşriklerle savaş ihtimali geçici olarak kalktığı için iki tarafın halkı birbirine gidip gelmişler, görüşmüşler, İslâm hakkında bilgi alışverişi yapılmış ve birçok müşrik ihtida etmiş, İslâm ile müşerref olmuştur. 3. İki yıl sonra on bin kişilik bir ordu ile Mekke üzerine yürüyen müminler burayı kolayca fethetmişlerdir. 4. Daha önceleri müslümanları muhatap kabul etmeyen ve çözümü savaşta arayan müşrikler ilk defa bu antlaşmada karşı tarafı tanımışlar, onlardan güvenlik talep etmişler, müslümanların o yıl yapmak istedikleri umre ibadetini bir yıl sonra gelip yapmalarını kabul etmişlerdir Kurtubî, XVI, 250 vd. Hudeybiye ile ilgili özet bilgi için bk. Bakara 2/194. Bu fethin sağladığı faydalar, doğurduğu sonuçlar ilk üç âyette veciz bir şekilde açıklanmaktadır. 12. âyette işaret edildiği üzere bu sefere çıkmak, Mekkeli müşriklere bir mânada meydan okumak demekti, bu da bir cesaret meselesiydi. Bu yüzden münafıklar “Bunların işi bitti, müşrikler tamamını yok edecek” demişlerdi. Ancak 27. âyette sözü edilen rüyayı bir işaret ve emir sayan Peygamber efendimiz, çeşitli faydalarını da gözeterek, kendisine sadık 1500 kadar sahâbî ile bu meşakkatli ve tehlikeli seferi göze almışlardı. Başta hesap edilmeyen gelişmeler oldu; sahâbe sabır, cesaret, bağlılık ve fedakârlık imtihanlarına tâbi tutuldular. Bütün bunlar olurken ve olduktan sonra Allah Teâlâ’nın şu lutufları tecelli etti 1. Hz. Peygamber, kendisinin dışında hiçbir ümmet ferdine bahşedilmeyen bir iltifata nâil oldu, “geçmiş ve gelecek günahlarının bağışlanmış olduğu” rabbi tarafından ilân edildi. Esasen bütün peygamberler gibi Hz. Peygamber de ismet Allah tarafından günah işlemekten korunmuş olma özelliğine sahiptir, dolayısıyla zaten günahsızdır. Şu halde Peygamberimizin, bağışlandığı bildirilen günahı, fiilen işlediği yahut işleyeceği bir günah olmayıp, beşer olması hasebiyle kendisinde bulunan günah işleme potansiyelidir. İsmet sıfatı, peygamberlerdeki bu potansiyel günah işleme imkânının fiiliyata geçmesini önleyen ilâhî bir koruma ve esirgemedir; âyetteki af bu anlamdadır. Bir önceki sûrenin tefsirinde geçen Muhammed 47/19 farklı bir yoruma göre bu antlaşma ile Mekkeliler nezdinde suçlu zenb kelimesinin suç mânası için bk. Şuarâ 26/14 ve ölüme mahkûm bulunan Hz. Peygamber bu antlaşma sonunda barış ve güvenlik antlaşmasının tarafı haline geldi, böylece müşrikler tarafından suçluluk hükmü kaldırılmış oldu. 2. En büyük nimet ve dosdoğru yol olan İslâm dini sulh ortamında tamamlanarak yayılma imkânı buldu. 3. Yolculukta, sulh müzakerelerinde ve dönüşte Allah’ın büyük yardımları ümmetlerine örnek olduklarından Allah onları günah işlemekten korumuştur. Buna rağmen Peygamber efendimiz gece gündüz nâfile ibadetler yaparak ve özellikle çok namaz kılarak, hem bu konuda da ümmetine örnek olmuş hem de ibadetin cennet ümidi veya cehennem korkusundan değil, Allah buna lâyık olduğu, kul bununla mânevî hayat ve huzur bulduğu için yapılacağını göstermiştir. Nitekim kendisine, günahlarının peşinen bağışlanmış olduğu hatırlatılarak niçin bu kadar çok namaz kıldığı sorulduğunda şu cevabı vermişlerdir “Elimden geldiğince Allah’a şükreden bir kul olabilmem için” Buhârî, “Tefsîr”, 48/2; peygamberlerin günahsızlığı ismet konusunda geniş bilgi için bk. Mehmet Bulut, “İsmet”, DİA, XXIII, 134-136.4. âyette müminlere, olağan üstü sıkıntılı durumlarında Allah’ın moral yardımından söz ediliyor, arkasından da O’nun askerlerinden bahsediliyor. Öyle anlaşılıyor ki bu askerlerden maksat, müminlerin yanında olan ve ilâhî yardımı onlara ileten meleklerdir. Buna göre 7. âyette zikredilen askerler ise ilâhî cezayı icra eden melekler olmalıdır. Toplamda 29 ayetten meydana gelen Fetih Suresi, Medine’de nüzul eden sureler arasında bulunmaktadır. İslami kaynaklarda Fetih Suresi’nin, Hudeybiye Antlaşması sonrasında yeni bir zaferi müjdelemek için indirildiği bilgilerine yer almaktadır. Bu sure Medine’de Maide Suresi’nden önce, Cum’a Suresi’nden de sonra indirilmiştir. Fetih Suresi ile dini inancın savaşların kazanılması üzerinde etkili olduğu vurgusu Suresi, içeriği bakımından oldukça önemli bilgilere yer vermektedir. Bu bağlamda surede Hz. Muhammed’in üç vasfına atıfta bulunarak peygamberliği onaylanmaktadır. Bunun yanı sıra İslam’ın anlaşma taraftarı bir din olduğu anlatılmaktadır. Fetih Suresi adını ayetlerde geçen “feth” teriminden almaktadır. Bu terim, zafer ve galibiyeti simgelemektedir. Başına kötü bir iş gelen insanlar, ferahlama amacı ile Fetih Suresi’ne başvurmaktadır. Bu sebeple, Fetih Suresi’nin Türkçe anlamı ve okunuşu ile Arapça okunuşu da araştırılmaktadır. Hem bu bilgiler hem de surenin meali aşağıdaki içeriklerde yer Suresi Türkçe fetahna leke fetham yağfira lekellahü ma tekaddeme min zembike ve ma teahhara ve yütimme nı'metehu aleyke ve yehdiyeke sıratam yensurakellahü nasran enzeles sekınete fı kulubil mü'minıne li yezdadu imanem mea ımanihim ve lillahi cünudüs semavati vel ard ve kanellahü alımen yüdhılel mü'minıne vel mü'minati cennatin tecrı min tahtihel enharu halidıne fıha ve yükeffira anhüm seyyiatihim ve kane zalike ındellahi fevzen yüazzibel münafikıyne vel münafikati vel müşrikıne vel müşrikatiz zannıne billahi zannez sev' aleyhim dairatüs sev' ve ğadıbellahü aleyhim ve leanehüm ve eadde lehüm cehennem ve saet lillahi cünudüs semavati vel ard ve kanellahü azızen erselnake şahidev ve mübeşşirav ve tü'minu billahi ve rasulihi ve tüazziruhu ve tuvekkiruh ve tusebbihuhu bükreten ve yübayiuneke innema yübayiunellah yedüllahi fevka eydıhim fe men nekese fe innema yenküsü ala nefsih ve men evfa bi ma ahede aleyhüllahe fe se yü'tıhi ecran yekulü lekel mühallefune minel a'rabi şeğaletna emvalüna ve ehluna festağfir lena yekulune bi elsinetihim ma leyse fi kulubihim Kul fe mey yemlikü leküm minellahi şey'en in erade biküm darran ev erade biküm nefa bel kanellahü bima ta'melune zanentüm el ley yenkaliber rasulü vel mü'minune ila ehlıhim ebedev ve züyyine zalike fı kulubiküm ve zanentüm zannes sev' ve küntüm kavmen mel lem yü mim billahi ve rasulihı fe inna a'tedna lil kafirıne lillahi mülküs semavati vel ard yağfiru li mey yeşaü ve yüazzibü mey yeşa' ve kanellahü ğafurar yekulül mühallefune izen talaktüm ila meğanime li te'huzuha zeruna nettebı'küm yürıdune ey yübeddilu kelamellah kul len tettebiuna kezaliküm kalellahü min kabl fe se yekulune bel tahsüdunena bel kanu la yefkahune illa lil muhallefıne minel a'rabi se tüd'avne ila kavmin ülı be'sin şedıdin tükatilunehüm ev yüslimun fe in tütıy'u yü'tikümüllahü ecran hasena ve in tetevellev kema tevelleytüm min kablü yüazzibküm azaben alel a'ma haracüv ve la alel a'raci haracüv ve la alel meriydı harac ve mey yütıılahe ve rasulehu yüdhılhü cennatin tecrı min tahtihel enhar ve mey yetevelle yüazzibhü azaben kad radıyallahü anil mü'minıne iz yübayiuneke tahteş şecerati fe alime ma fı kulubihim fe enzeles sekınete aleyhim ve esabehüm fethan meğanime kesiraten ye’huzuneha ve kânallahü aziyzen adekümüllahü meğanime kesiraten te'huzuneha fe accele leküm hazihı ve keffe eydiyen nasi anküm ve li tekune ayetel lil mü'minıne ve yehdiyeküm sıratam uhra lem takdiru aleyha kad ehatallahü biha ve kanellahü ala külli şey'in lev katelekümüllezıne keferu le vellevül edbara sümme la yecidune veliyyev ve la kad halet min kabl Ve len tecide li sünnetillahi hüvellezı keffe eydiyehüm anküm ve eydiyeküm anhüm bi batni mekkete mim ba'di en azferaküm aleyhim ve kanellahü bi ma ta'melune keferu ve sadduküm anil mescidil harami vel hedye ma'kufen ey yeblüğa mehılleh ve lev la ricalüm mü'minune ve nisaüm mü'minatül lem ta'lemuhüm en tetauhüm fe tüsıybeküm minhüm mearratüm bi ğayri ılm li yüdhılellahü fı rahmetihı mey yeşa' lev tezeyyelu le azzebnellezıne keferu minhüm azaben cealellezıne keferu fi kulubihimül hamiyyete hameyyetel cahiliyyeti fe enzelellahü sekınetehu ala rasulihi ve alel mü'minıne ve elzemehüm kelimetet takva ve kanu ehakka biha ve ehleha ve kanellahü bi külli şey'in kad sadekallahü rasulehür ru'ya bil hakk le tedhulünnel mescidel harame in şaellahü aminıne muhallikıyne ruuseküm ve mükassıriyne la tehafun fe alime ma lem ta'lemu fe ceale min duni zalike fethan ersele rasulehu bil hüda ve dınil hakkı li yuzhirahu aled dıni küllih Ve kefa billahi rasulüllah vellezıne meahu eşiddaü alel küffari ruhamaü beynehüm terahüm rukkean süccedey yebteğune fadlem minellahi ve rıdvana sımahüm fı vücuhihim min eseris sücud zalike meselühüm fit tevrati ve meselühüm fil incıl ke zer'ın ahrace şat'ehu fe azerahu festağleza festeva ala sukıhı yu'cibüz zürraa li yeğıyza bihimül küffar veadellahüllezıne amenu ve amilus salihati minhüm mağfiratev ve ecran azıymaFetih Suresi Türkçe biz sana apaçık bir fetih ki Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, sana olan nimetini tamamlasın, seni doğru yola iletsin ve Allah sana, şanlı bir zaferle yardım inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet bunlar Allah'ın; inanan erkek ve kadınları, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlere koyması, onların kötülüklerini örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir de, Allah'ın, hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve Allah'a ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük girdabı onların başına olsun! Allah onlara gazap etmiş, onları lanetlemiş ve kendilerine cehennemi hazırlamıştır. Orası ne kötü bir varış yeridir! ve yerin orduları Allah'ındır. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet Muhammed! Şüphesiz biz seni bir şâhit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak insanlar! Allah'a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, ona saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah'ı tespih edesiniz diye Peygamber'i gönderdik. bîat edenler ancak Allah'a bîat etmiş Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Verdiği sözden dönen kendi aleyhine dönmüş olur. Allah'a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük bir mükâfat savaştan geri bırakılanları sana, "Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu; Allah'tan bizim için af dile" diyecekler. Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki "Allah sizin bir zarara uğramanızı dilerse, yahut bir yarar elde etmenizi dilerse, ona karşı kimin bir şeye gücü yeter? Hayır, Allah yaptıklarınızdan haberdardır."12.Ey münafıklar! Siz aslında, Peygamberin ve inananların bir daha ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu, sizin gönüllerinize güzel gösterildi de kötü zanda bulundunuz ve helaki hak eden bir kavim Allah'a ve Peygambere inanmazsa bilsin ki, şüphesiz biz, inkarcılar için alevli bir ateş ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğine ceza verir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet geri bırakılanlar, siz ganimetleri almaya giderken, "Bırakın biz de sizinle gelelim" diyeceklerdir. Onlar Allah'ın sözünü değiştirmek isterler. De ki "Siz bizimle asla gelmeyeceksiniz. Allah önceden böyle buyurmuştur." Onlar, "Bizi kıskanıyorsunuz" diyeceklerdir. Hayır, onlar pek az savaştan geri bırakılanlarına de ki "Siz, güçlü kuvvetli bir kavme karşı teslim oluncaya kadar savaşmaya çağrılacaksınız. Eğer itaat ederseniz Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönerseniz, Allah sizi elem dolu bir azaba uğratır." güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. Bunlar savaşa katılmak zorunda değillerdir. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim de yüz çevirirse, onu elem dolu bir azaba Allah, ağaç altında sana bîat ederlerken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etmiştir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Şimdilik bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir. Allah böyle yaptı ki, bunlar mü'minler için bir delil olsun, sizi de doğru bir yola elde edemediğiniz, fakat Allah'ın, ilmiyle kuşattığı başka kazançlar da vardır. Allah her şeye hakkıyla gücü edenler sizinle savaşsalardı, arkalarını dönüp kaçarlar, sonra da ne bir dost, ne de bir yardımcı ötedenberi işleyip duran kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik Mekke'nin göbeğinde, sizi onlara karşı üstün kıldıktan sonra, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla inkar edenler ve sizi Mescid-i Haram'ı ziyaretten ve ibadet amacıyla bekletilen kurbanlıkları yerlerine ulaşmaktan alıkoyanlardır. Eğer, oradaki henüz tanımadığınız inanmış erkeklerle, inanmış kadınları bilmeyerek ezmeniz ve böylece size bir eziyet gelecek olmasaydı, Allah Mekke'ye girmenize izin verirdi. Allah, dilediğini rahmetine koymak için böyle yapmıştır. Eğer, inananlarla inkarcılar birbirinden ayrılmış olsalardı, onlardan inkar edenleri elem dolu bir azaba inkar edenler kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah ise, Peygamberine ve inananlara huzur ve güvenini indirmiş ve onların takva Allah'a karşı gelmekten sakınma sözünü tutmalarını sağlamıştı. Zâten onlar buna lâyık ve ehil idiler. Allah her şeyi hakkıyla Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir. Allah o hak dini bütün dinlere üstün kılmak için böyle yaptı. Şahit olarak Allah Allah'ın Resülüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde halinde, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat'ta ve İncil'de anlatılan durumlarıdır Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah kendileri sebebiyle inkarcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükafat vaad Suresi KonusuAna konu Hudeybiye Antlaşması’nın değerlendirilmesi, niyetlendikleri umre ibadetini yapamadan döndükleri için büyük üzüntü ve hayal kırıklığı içinde olan müminlerin teselli edilmesi, bu harekât içinde ve sonrasında olup bitenlerin Allah nezdindeki değerinin açıklanmasıdır. Bu genel çerçeve içinde Hz. Peygamber ve ashabının Allah katındaki durum ve dereceleri, onları ibadetten meneden müşrikler ile yalnız bırakan münafıkların acı sonları hakkında önemli bilgiler verilmiş, bu barışı takip edecek olan fetihler Suresi Tefsir Kur'an YoluSûreye adını veren fethin Hudeybiye Antlaşması mı yoksa Mekke’nin fethi mi olduğu konusunda farklı değerlendirmeler vardır. Fetih kelimesinin “savaş yoluyla bir toprağı ele geçirmek” mânasında kullanıldığını dikkate alan tefsirciler burada, Mekke’nin fethinden söz edildiğini ileri sürmüşlerdir. Sağlam rivayetler yanında Buhârî, “Tefsîr”, 48/1 bu sûrede geçen ve yeri geldikçe açıklanacak olan işaretlere dayanan tefsirciler ise haklı olarak burada Hudeybiye sulhunun anlatıldığı kanaatine varmışlardır. Bunlara göre fetih kelimesi, bir çözüm getirdiği ve tıkanıklığı açtığı için sulh için de kullanılabilir. Ya da sebepten söz edip bununla sonucu kastetmek şeklindeki “mürsel mecaz” üslûbunun kullanıldığı düşünülebilir. Çünkü Hudeybiye sulhunun yol açtığı gelişmeler birden fazla fethi beraberinde getirmiştir 1. Bu antlaşmadan sonra Hayber fethedilmiştir. 2. Mekkeli müşriklerle savaş ihtimali geçici olarak kalktığı için iki tarafın halkı birbirine gidip gelmişler, görüşmüşler, İslâm hakkında bilgi alışverişi yapılmış ve birçok müşrik ihtida etmiş, İslâm ile müşerref olmuştur. 3. İki yıl sonra on bin kişilik bir ordu ile Mekke üzerine yürüyen müminler burayı kolayca fethetmişlerdir. 4. Daha önceleri müslümanları muhatap kabul etmeyen ve çözümü savaşta arayan müşrikler ilk defa bu antlaşmada karşı tarafı tanımışlar, onlardan güvenlik talep etmişler, müslümanların o yıl yapmak istedikleri umre ibadetini bir yıl sonra gelip yapmalarını kabul etmişlerdir Kurtubî, XVI, 250 vd. Hudeybiye ile ilgili özet bilgi için bk. Bakara 2/194. Bu fethin sağladığı faydalar, doğurduğu sonuçlar ilk üç âyette veciz bir şekilde açıklanmaktadır. 12. âyette işaret edildiği üzere bu sefere çıkmak, Mekkeli müşriklere bir mânada meydan okumak demekti, bu da bir cesaret meselesiydi. Bu yüzden münafıklar “Bunların işi bitti, müşrikler tamamını yok edecek” demişlerdi. Ancak 27. âyette sözü edilen rüyayı bir işaret ve emir sayan Peygamber efendimiz, çeşitli faydalarını da gözeterek, kendisine sadık 1500 kadar sahâbî ile bu meşakkatli ve tehlikeli seferi göze almışlardı. Başta hesap edilmeyen gelişmeler oldu; sahâbe sabır, cesaret, bağlılık ve fedakârlık imtihanlarına tâbi tutuldular. Bütün bunlar olurken ve olduktan sonra Allah Teâlâ’nın şu lutufları tecelli etti 1. Hz. Peygamber, kendisinin dışında hiçbir ümmet ferdine bahşedilmeyen bir iltifata nâil oldu, “geçmiş ve gelecek günahlarının bağışlanmış olduğu” rabbi tarafından ilân edildi. Esasen bütün peygamberler gibi Hz. Peygamber de ismet Allah tarafından günah işlemekten korunmuş olma özelliğine sahiptir, dolayısıyla zaten günahsızdır. Şu halde Peygamberimizin, bağışlandığı bildirilen günahı, fiilen işlediği yahut işleyeceği bir günah olmayıp, beşer olması hasebiyle kendisinde bulunan günah işleme potansiyelidir. İsmet sıfatı, peygamberlerdeki bu potansiyel günah işleme imkânının fiiliyata geçmesini önleyen ilâhî bir koruma ve esirgemedir; âyetteki af bu anlamdadır. Bir önceki sûrenin tefsirinde geçen Muhammed 47/19 farklı bir yoruma göre bu antlaşma ile Mekkeliler nezdinde suçlu zenb kelimesinin suç mânası için bk. Şuarâ 26/14 ve ölüme mahkûm bulunan Hz. Peygamber bu antlaşma sonunda barış ve güvenlik antlaşmasının tarafı haline geldi, böylece müşrikler tarafından suçluluk hükmü kaldırılmış oldu. 2. En büyük nimet ve dosdoğru yol olan İslâm dini sulh ortamında tamamlanarak yayılma imkânı buldu. 3. Yolculukta, sulh müzakerelerinde ve dönüşte Allah’ın büyük yardımları ümmetlerine örnek olduklarından Allah onları günah işlemekten korumuştur. Buna rağmen Peygamber efendimiz gece gündüz nâfile ibadetler yaparak ve özellikle çok namaz kılarak, hem bu konuda da ümmetine örnek olmuş hem de ibadetin cennet ümidi veya cehennem korkusundan değil, Allah buna lâyık olduğu, kul bununla mânevî hayat ve huzur bulduğu için yapılacağını göstermiştir. Nitekim kendisine, günahlarının peşinen bağışlanmış olduğu hatırlatılarak niçin bu kadar çok namaz kıldığı sorulduğunda şu cevabı vermişlerdir “Elimden geldiğince Allah’a şükreden bir kul olabilmem için” Buhârî, “Tefsîr”, 48/2; peygamberlerin günahsızlığı ismet konusunda geniş bilgi için bk. Mehmet Bulut, “İsmet”, DİA, XXIII, 134-136.4. âyette müminlere, olağan üstü sıkıntılı durumlarında Allah’ın moral yardımından söz ediliyor, arkasından da O’nun askerlerinden bahsediliyor. Öyle anlaşılıyor ki bu askerlerden maksat, müminlerin yanında olan ve ilâhî yardımı onlara ileten meleklerdir. Buna göre 7. âyette zikredilen askerler ise ilâhî cezayı icra eden melekler olmalıdır Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Lekad sadekaAllâhu rasûlehu-rru/yâ bilhakkis letedḣulunne-lmescide-lharâme in şâaAllâhu âminîne muhallikîne ruûsekum ve mukassirîne lâ teḣâfûnes fe’alime mâ lem ta’lemû fece’ale min dûni żâlike fethan karîbânVe andolsun ki Allah, Peygamberine gerçek bir rüya göstermiştir; Allah dilerse emin olarak ve başlarınızı tıraş ettirerek, saçlarınızı kestirip kısaltarak elbette sizi Mescidi Haram'a sokacak; gerçekten de o, sizin bilmediğinizi bilmektedir, derken bundan başka da yakın bir fetih ve zafer rüya, Hûdeybiyye'den önce görülmüştü. Yemin olsun ki Allah, Resulü’nün Hudeybiye seferi öncesi, ashabıyla birlikte Beytullah’ı ziyaret ettiklerini müjdeleyen haklı ve hayırlı rüyasını doğru çıkardı. Ve Allah’ın izniyle huzur ve emniyet içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak korkusuz ve kaygısız bir şekilde Mescid-i Haram’a mutlaka gireceksiniz buyurduğu va’adini tamamladı. Resulüllah’ın rüyasının gerçekleşmesi biraz gecikti ise de, bunun da pek çok hikmetleri vardı. Allah sizin bilmediklerinizi de bilir. İşte bakın bundan önce size yakın bir fetih vermiş, sonu çok hayırlı ve hikmetli olacak Hudeybiye Barışını ve Hayber zaferini lütfetmiştir.Böylece Allah, elçisinin sadık rüyasını gerçekleştirmiştir. Allah dilerse, Mescidi Haram'a güven içinde başlarınız traşlı, yahut saçlarınız kısa kesilmiş olarak ve hiçbir korkuya kapılmadan mutlaka girersiniz. Çünkü O, sizin bilmediğinizi her zaman bilmektedir ve sizin için bunun yanısıra, yakında gerçekleşecek bir zafer takdir ki, Allah, Rasulünün gördüğü rüyanın doğru olduğunu kesinkes size gösterecektir. Allah'ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olursa eğer, siz güven içinde, başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediklerinizi bilir. Bundan önce de size, yakında gerçekleşecek bir zafer takdir ki, Allah Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse Mescidi Haram'a güven içinde, saçlarınızı traş etmiş ve kiminiz de kısaltmış olarak korkmaksızın gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bildi ve bundan önce yakın bir fetih nasip ve ed-Delail`de Beyhaki`nin Mücahid`den rivayet ettiklerine göre, Resulullah Hudeybiye`de bulunduğu sırada kendisine bir rüya... Devamı..Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram'a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, kiminiz de kısaltmış olarak ve korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih nasib olsun ki Allah, gerçekten Peygamberine o rüyayı hak olarak doğru gösterdi. And olsun ki, İnşaallah emniyet içinde bulunan kimseler olarak başlarınızı traş etmiş ve kısaltmış olduğunuz halde korkmazsınız mutlaka Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Fakat Allah sizin bilmediğiniz şeyleri bildi de Mekke fethinden önce, yakın bir fetih Hayber fethini yaptı. Hz. Peygamber Hudeybiye seferine çıkmazdan önce bir rüya görmüş ve emniyet içerisinde umre haccını ifa edeceklerini ashab-ı kirama bildirmişlerdi. Fakat Mekke'nin fethi ertesi yıla kalınca, imanı zayıf bazı kimseler “münafıklar” dedi koduya başladılar. Bunun üzerine bu ayet-i kerime nazil olmuştur.Muhakkak Allah senin haklı, hakikatli rüyanı doğru çıkardı. Allah dilerse, Mescid-ül Haram’a gireceksiniz; saçlarınızı tıraş ederek, kısaltarak ve korkmayarak. Sizin bilmediğinizi Allah bildi. Size bundan Mekke fethinden evvel yakın bir fetih nasip etti. Hayber’i fethettirdi. Etraftan birçok kabile İslam’a girdi. Mekke fethinin kapısı açıldı.Andolsun ki Allah, Peygamberine rüyayı doğru çıkardı. Allah dilerse, Mescid-i Harâm'a güven içerisinde, başlarınızı tıraş ederek ve saçlarınızı kısaltmış olarak korkusuzca gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. Bu rüyadan sonra size yakın bir fetih nasip edecektir.[567][567] Rasûlüllah’ın rüyası hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XVIII, Allah gerçekledi peygamberin düşünü; eğer Allah dilerse, emniyette olarak, korkmayarak, başınızı tıraşlıyarak, saçınızı keserek sayın tapınağa gireceksiniz, Allah bilir sizin bilmediğiniz şeyleri, bundan önce size yakın bir fetih verdiAndolsun ki Allah, Resulünün gördüğü rüyanın hak olduğunu ortaya çıkaracaktır. Allah dilerse, emniyet ve güven içinde, korkmadan, kiminiz başlarınızı tıraş etmiş ve kiminiz kısaltmış olarak Mescid-i Haram'a Kâbe'ye mutlaka gireceksiniz. Zira O, sizin bilmediğiniz nice hususları bilir. Bunun dışında Mekke'nin fethinden önce daha yakın bir fetih Hayber'in fethini lütfedeceğini ’den kısa bir süre önce Hz. Peygamber, rüyasında inananların Mekke’ye hacı olarak girdiklerini görmüştü. Ayet, bu rüyaya işaret ederek, inan... Devamı..Allâh; rasûle "İnşâAllâh Allâh ister ise Mescidü’l Harâm’a emniyetle sağ sâlim ve ba’zınız başınız traş olub ba’zınız saçları kısa kesilmiş oldığı halde gireceksiniz" buyurdığı vakit rasûlün ru’yâsının doğrılığını tasdîk itdi. Sizin bilmediğinizi Allâh bilür. Allâh yakında size bir zafer ihsân olsun ki Allah, Peygamberinin rüyasının gerçek olduğunu tasdik eder. Ey inananlar! Siz, Allah dilerse, güven içinde, başlarınızı tıraş etmiş veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescidi Haram'a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bilir. Size, bundan başka, yakın zamanda bir zafer Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha verdi.[498]Âyette sözü edilen “yakın fetih” Mekke fethinden önce gerçekleşen Hayber fethi veya Hudeybiye barışıdır. Hudeybiye barışının fetih diye nitelenmesi, İ... Devamı..Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi. Rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber, Hudeybiye’ye çıkmadan önce rüyasında kendisinin ve ashâbının emniyet içinde başlarını tıraş ederek Mekke’ye g... Devamı..ALLAH elçisinin rüyasını gerçekleştirdi "ALLAH dilerse, güvenlik içinde, başlarınızı saçlarınızı traş etmiş ve kısaltmış olarak Kutsal Mescide gireceksiniz. Bir korku duymayacaksınız. Sizin bilmediklerinizi bildiğinden, size bundan önce acil bir zafer hazırlamıştır."Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescidi Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinzi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih kasem olsun ki Allah hakikaten Resulüne o rü'yayı hakkıyle sadık gösterdi, şanına kasem olsun ki inşâallah Mescidi harama emniyyetler içinde, başlarınızı kazıtarak, kırkarak, korkunuz olmıyarak sureti kat'iyyede gireceksiniz, fakat sizin bilmediğiniz şeyleri bildi de ondan önce yakın bir fetih yaptıAnt olsun ki Allah, Resûlünün rüyasını hakk ile doğruladı. Allah dilerse, Mescid-i Haram'a başlarınız tıraş edilmiş ve saçlarınız kısaltılmış olarak korkmadan güven içinde gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyordu. Bundan başka size yakın bir fetih takdir ki Allah, resulünün gördüğü rü'yânın hak olduğunu tasdıyk etmişdir. İnşâallah hepiniz —emniyyet içinde, kiminiz başlarınızı tıraş etdirerek, kiminiz saçlarınızı kısaltarak— korkusuzca mutlakaa Mescid-i haraama gireceksiniz. Fakat Allah sizin bilmediğinizi bildi de ondan önce yakın bir feth yemîn olsun ki Allah, Peygamberine gösterdiği o rüyâyı hak olarak tasdîk etmiştir. Allah dilerse başlarınızın saçlarını tamâmen tıraş etmiş ve kısaltmış, emniyet içinde kimseler olarak, korkmadan mutlaka Mescid-i Harâm'a gireceksiniz! İşte Allah sizin bilmediğiniz şeyleri bildi de ondan Mekke'nin fethinden önce size, yakın bir fetihHudeybiye anlaşmasını ve Hayber'in fethini verdi.11Resûl-i Ekrem asm, Hudeybiye seferine çıkmadan önce rüyâsında, Mekke’ye ashâbı ile birlikte başlarını tıraş ederek emniyet içinde girdiklerini gö... Devamı..Allah, elçisinin rüyasını doğrulamış ve Allah’ın dilemesiyle Mescid-il Haram’a güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve namazlarınızı kısaltarak korku duymadan girmenizi sağlamıştır. Allah sizin bilmediklerinizi bilir. Sonra sizin için pek çok, yakın zaferler olsun ki Allah elçisinin düşünü doğru çıkardı. Allah dilerse kiminizin saçı kazınmış, kiminizin saçı kırkılmış lah sizn bilmediğinizi biliyordu. Onun için ondan önce size yakın bir algı sağladı.* Allah peygamberine gösterdiği rüyanın doğru olup vâki olacağını tasdik etti. Allah dilerse [⁶] kiminizin başı tıraş, kiminizin saçları kırkık bir halde perva etmeyip emin bir halde Mescid-i Haram/a girersiniz. Allah sizin bilmediğiniz salâh ve hikmeti bilmiştir. Bundan evvel size yakın bir fetih [⁷] ve zafer müyesser etmişti.[6] Meşiyeti Bâri'ye ta'likı kullara tâlim içindir, yoksa ta'lik maksut değildir. Çünkü muhbirin ta'likı şüphesini mucip olur. Cenab-ı Hak bundan müne... Devamı..Andolsun, Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. İnşaallah Mescid-i Harâm’a güven içinde, başlarınızı tıraş etmiş ve/veya saçlarınızı kısaltmış olarak korkusuzca gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan daha yakın bir fetih daha Bu fetih ileride Hayber’in fethi Allah, peygamberine o rüyayı doğru ve hak olarak gösterdi. İnşallah Kâbe'ye başlarınızı da tıraş etmiş ve kısaltmış olarak emniyet ve güven içinde korkmadan mutlaka gireceksiniz. Allah sizin bilmediğiniz şeyleri bildiği için Mekke'nin fethinden önce daha yakın bir fetih Hudeybiye barışını nasip Allah, Elçisine o rüyayı tüm gerçekliğiyle doğru göstermiştirve bu rüya, bir yıl sonra mutlaka gerçekleşecektir. O zaman, —sizin kendi gücünüzle veya müşriklerin lütfuyla değil— Allah’ın izniyle, kiminiz saçlarınızı tıraş etmiş ve kiminiz kısaltmış olarak ve hiçbir korkuya kapılmadan, güven içinde Kutsal Mescide girip umre görevini yerine getirebileceksiniz. Çünkü Allah, sizin bilmediğiniz nice şeyleri biliyor. İşte bunun içindir ki, bu ziyaretin gerçekleşmesinden önce, yakında gerçekleşecek bir zaferi, Hayber’in fethini size nasip etti. And olsun ki Allah, rasûlüne Rüya’yı Gerçek ile doğruladı! Allah dilediyse inşaallah, başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak, güvenli bir şekilde Mescid ül-Harâm’a girersiniz; korkmazsınız. Bilmediklerinizi bildi; bundan başka yakın bir fetih Allah, resulüne gösterdiği rüyada açık açık şöyle demişti " Allah'ın izniyle bir gün Mescidi Haram'a gireceksiniz hem de tam bir güven içinde, saçınız başınız tıraşlı olarak, korkmadan. " Sizin bilmediklerinizi bilen Allah, Mekke'den başka, resulüne daha yakın fetihlerden de söz Resulü hicret etmek zorunda kaldığı Mekke’ye barış içinde dönmek istiyordu. Bunun rüyalarını görüyor, gece gündüz kendini Mekke yollarında hayal ediyordu. Resulünün rüyasını Allah doğru çıkardı. Allah dilerse güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a girersiniz. Allah sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha ki Allah, Elçisinin rüyasını bir amaç uğruna doğru çıkarmıştır. İnşallah şüphesiz ki siz güven içinde kiminiz başlarınızı tıraş etmiş, kiminiz saçlarını kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. [*] Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bunun dışında size yakın bir zafer [*] vermiş olacak Allah Hz. Muhammed’in gördüğü bu rüyayı gerçekleştirdiğini bildirmekte, muhtemelen Hudeybiye’den bir sonraki yıl onların aynen rüyada görüldüğü ş... Devamı..Yemin olsun ki Allah Peygamberine o rüyayı¹ hak olarak gösterdi. Eğer Allah dilerse,² güven içerisinde başlarınızı tıraş ederek, saçlarınızı kısaltarak, korkmadan, Kâbe’ye mutlaka gireceksiniz. Zîrâ Allah, sizin bilmediklerinizi bilerek bu Kâbe ziyaretinden önce size bir de yakın bir fetih nasip Rasûlullah Hudeybiye’ye gitmeden önce rüyasında; kendisinin ve arkadaşlarının “emniyet içerisinde saçlarını kazıtmış olarak Mekke’ye girdikl... Devamı..Allah, Elçisi’nin sadık rüyasını gerçekleştirmiştir ³⁸ Allah dilerse, Mescid-i Harâm’a güven içinde, başlarınız traşlı yahut saçlarınız kısa kesilmiş olarak ³⁹ ve hiçbir korkuya kapılmadan mutlaka girersiniz çünkü O, sizin bilmediğinizi ⁴⁰ [her zaman] bilmektedir ve [sizin için,] bunun yanısıra, yakında gerçekleşecek bir zafer takdir etmiştir. ⁴¹38 Hudeybiye’de sona eren seferden kısa bir süre önce Hz. Peygamber, rüyasında kendisinin ve arkadaşlarının Mekke’ye hacı olarak girdiklerini gördü. B... Devamı..Andolsun ki Allah, elçisinin gördüğü rüyayı gerçekleştirmek suretiyle tasdik edecektir. İnşallah gün gelecek kesinlikle siz, güven içerisinde, başlarınızı tıraş etmiş veya saçlarınızı kısaltmış olarak, hiçbir korku duymadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Çünkü Allah, sizin bilmediğinizi bilir. Ayrıca size çok yakın bir zamanda başka bir zafer daha bahşedecek. 8/43, 48/1ALLAH gerçek bir amaç uğruna gösterdiği o rüyada Elçisi’ne yalan değil doğru söylemiştir[⁴⁶¹⁸] Elbet -tabii ki Allah isterse- Mescid-i Haram’a güven içerisinde, başlarınız tıraşlı veya kısa kesilmiş olarak ve asla korkuya kapılmadan gireceksiniz[⁴⁶¹⁹] çünkü O sizin bilmediğinizi bilmektedir ve bundan ayrı olarak yakında gerçekleşecek bir fetih takdir etmiştir.[4618] Rasulullah’ı Hudeybiye anlaşmasıyla sonuçlanan sefere çıkaran rüya buraya kadar gerçekleşmiştir. Gerisinin gerçekleşmesi bir yıl sonraya ertele... Devamı..Şanıma kasem olsun ki, Allah Teâlâ Peygamberine rüyâsını bihakkın sâdık kılmıştır. Muhakkak ki, Kâbe-i Muazzama'ya inşaallah emînler, başlarınızı traş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olduğunuz halde korkunuz olmaksızın gireceksinizdir. Fakat sizin bilmediklerinizi bildi ve ondan önce bir yakın feth nâsib Resulünün rüyasını elbette doğru çıkaracaktır. İnşaallah siz kiminiz başını tıraş ettirmiş, kiminiz saçlarını kısaltmış olarak, Mescid-i Haram'a korkmaksızın tam bir güvenlik içinde gireceksiniz. Ama Allah sizin bilemediğiniz şeyleri bildiğinden ondan önce, yakın bir zafer nasib etti. Sefere çıkmadan önce Hz. Peygamber, rüyasında ashabı ile güven içinde umre yaparak Mekke’ye girdiklerini görmüş ve bunu anlatmıştı. Hudeybiye’den döne... Devamı..Andolsun, Allah, Elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, başlarınızı kökten tıraş ederek veya saçlarınızı kısaltarak, korkmadan, güven içinde Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bildi, bundan önce size yakın bir fetih Elçisinin rüyasının[*] doğru rüya olduğunu onayladı. Allah’ın tercih ettiği zamanda, saçlarınızı kazıtmış veya kısaltmış olarak, hiç bir korkuya kapılmadan Mescid-i Harama kesinlikle gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir; bu gerçekleşmeden önce, yakın zamanda size bir fetih Mekke’in fethini sağlayacaktır.[*] Mekke'nin fethine dair rüya gören Muhammet aleyhiselam bunu arkadaşları ile Allah, elçisinin rüyasını hakkıyla doğruladı. Allah'ın dilemesiyle, güven içinde, başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak, korkusuzca Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bilir. Oraya girmeden önce de yakın bir fetih olsun ki, Allah, Resulünün rüyasını hakkıyla doğru çıkardı.7 İnşaallah Mescid-i Harama güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş veya kısaltmış olarak, kimseden korkmaksızın gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi biliyor; onun için, size bundan önce yakın bir fetih nasip etti.7 Hudeybiye seferine çıkmadan önce Peygamberimiz bu rüyayı görmüş; ancak umre gerçekleşmeyince Müslümanlar bu duruma üzülmüş, münafıklar da yine fit... Devamı..Yemin olsun ki Allah, resulüne o rüyayı hak olarak doğru çıkarmıştır. Allah dilerse, başlarınızı tıraş etmiş, saçlarınızı kısaltmış olarak güven içinde, korku duymadan Mescid-i Haram'a mutlaka gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi de bundan önce size yakın bir fetih nasip girçek eyledi Tañrı yalavacına düşi girçek iken kim giresiz mescid-i ḥarām’a eger diler-ise Tañrı iminler iken yüliyicilerkerı başlaruñuzı daħı kesicilerken śaçı ķorķmayasız. pes bildi anı kim bilmedüñüz pes ķıldı şundan ilerü açmaķ girçek eyledi Allāh resūline düşini ḥaḳḳ‐ıla. Gireçeksiz Kabeyeinşā’allāh iminlig‐ile başlaruñuz yülüdüp, daḫı zülfüñüz ḳırḳ[up]. Ḳorḳmañuz. Bildi Tañrı Taālā siz bilmegeni. Pes andan burun yaḳın fetḥ olsun ki, Allah-təala Öz Peyğəmbərinin Məkkə fəthi rö’yasının çin olduğunu təsdiq etdi. Ey mö’minlər! Siz, inşallah, əmin-amanlıqla, bə’ziniz başınızı qırxdırmış, bə’ziniz saçınızı qısaltmış halda və müşriklərdən qorxmadan Məscidülhərama daxil olacaqsınız. Allah sizin bilmədiklərinizi bilir. O bundan əlavə sizə tezliklə bir qələbə Xeybərin fəthini də bəxş edəcəkdir. Doğrudan da, Muhəmməd əleyhissəlam hicrətin yeddinci ilində əshabəsi ilə birlikdə Məkkəyə ümrə ziyarətinə getdi və ziyarətdən əvvəl Xeybəri fəth etdi. Buna görə də bir işə girişməzdən əvvəl mütləq “inşallah” demək lazımdır!Allah hath fulfilled the vision for His messenger in very truth. Ye shall indeed enter the Inviolable Place of Worship, if Allah will, secure, having your hair shaven and cut, not fearing. But He knoweth that which ye know not, and hath given you a near victory did Allah fulfil the vision for His Messenger.4910 ye shall enter the Sacred Mosque, if Allah wills, with minds secure, heads shaved, hair cut short, and without fear. For He knew what ye knew not, and He granted, besides this, a speedy victory.49114910 The Prophet had had a dream that he had entered the Sacred Mosque at Makkah Just before he decided on the journey which resulted in the Treaty of... Devamı.. Hicret sonrası ayet ve surelerin başka yerde nazil olmasına rağmen Medine'ye geldiği kabul edildiğinden, Fetih Suresi de Hudeybi Antlaşması'ndan sonra hicretin 6. yılında bir gece Mekke yakınlarında nazil olmuştur. Maide'den önce gelen Kum'a Suresi, Medine Sureleri listesinde yerini aldı. Güvenilir kaynaklarda bulunan şu kayıt, surenin inişi hakkında önemli bilgiler vermektedir Hz. Ömer kendine bir soru sorar; Cevap alamayınca üç defa tekrarlasa da yine keder ve endişe içinde ayrılıyor. Şiirlerin onun hakkında çınlamasından korkuyor. Biraz sonra Hz. Peygamber'in kendisini çağırdığı rivayet edilir. FETİH SURESİNİN TEFSİRİ Peygamber efendimiz, yanına yaklaşınca Ömer'e az önce bildirdiği Fetih Suresi'nin ilk ayetlerini okur. Daha detaylı ve güvenilir rivayetlere göre bu olay, Hudeybi seferinin dönüşünde değil, Hudeybiye savaşları yerine, Müslümanlar için ilk bakışta tiksindirici görünen şartlar altında barışın kararlaştırıldığı bir zamanda meydana gelmiştir. Ömer, çok telaşlı ve sert bir üslupla defalarca Hz. Ben Allah'ın Resulüyüm, O Resulünü utandırmaz. “Bir süre sonra Peygamber efendimiz, Ömer'i çağırıp, dünyanın bir fetih olduğunu ona açıkladı ve Feth'ten yeni gelen surelerden bazılarını okudu. FETİH SURESİNİN ANLAMI Fetih suresi uzun bir sure olduğundan ilk 15 cümlesinin anlamı şu şekildedir. 1. Ant olsun, size apaçık bir fetih verdik. Allah sizin geçmiş ve gelecek günahlarınızı bağışlar. Size nimetini tamamlar ve sizi doğru yola iletir. 3. Ve Allah size şanlı bir zaferle yardım edecektir. 4. İmanlarına iman katsınlar diye, müminlerin kalplerine güven aşılayan O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır. 5- Müminleri, ırmaklar akan, ebedî kalacakları ve günahlarını örtecekleri cennetlere koymaktır. Allah katında büyük bir kurtuluştur. 6. Ve münafık erkek ve kadınları, Allah'a ortak koşan, Allah hakkında kötü zanda bulunan erkek ve kadınları cezalandırması. Kötülük onlara oldu. Allah onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Orası ne kadar kötü bir yerdir. 7. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah çok güçlü ve hikmet sahibidir. 8. Elbette biz seni bir şahit, bir sevinç ve ibret elçisi olarak gönderdik. 9. Allah'a ve Resulüne iman edesiniz ve O'nu kuvvetlendiresiniz, O'nu teşbih ve sabah akşam teşbih edesiniz diye. 10. Sana biat edenler ancak Allah'a itaat ederler. Allah'ın eli onların elindedir. Bir ittifakı bozan herkes, sadece kendi pahasına bozar. Kim Allah ile yaptığı ahde sadık kalırsa Allah ona büyük bir mükâfat verecektir. 11. Yakında sahabeden takılanlar sana diyecekler ki "Mallarımız ve ailelerimiz bizi korudu. Allah'tan bağışlanmamızı dile. "Onlar kalplerinde olmayan dillerle konuşurlar. De ki 'Allah sizden zulmetmenizi veya ondan yararlanmanızı isterse, Allah'a karşı kim bir şey yapabilir? "Hayır! Allah ne yaptığınızı bilir. 12. Aslında siz Peygamber'in ve müminlerin ailelerine dönmeyeceklerini düşündünüz. Kulağa hoş geliyordu ama kötü düşündünüz ve yok edilmeyi hak eden bir topluluk oldunuz. 13. Kim Allah'a ve Peygamberine iman etmezse, onlar için bir orman ateşi hazırlamışızdır. 14. Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Dilediğini affeder, dilediğini cezalandırır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir. 15. Avın peşinden gidince gerisi, yalnız kalalım, diyecekler. Allah'ın sözünü değiştirmek istiyorlar. Bizimle gelemezsin. Size bizi kıskanıyorsunuz diyecekler. Aksine, onlar çok az anlayan insanlardır. FETİH SURESİ FAZİLETLERİ Zor durumda olan insanlar Fetih Suresini okurlarsa, Allah işlerini kolaylaştıracak ve onları beladan kurtaracaktır. Bunalım ve sıkıntı içinde olan bir kimse Fetih Suresini tekrar ederse, Allah rahmeti ve merhameti ile onu üzüntüden, kederden, elem ve kederden kurtarır. Allah, Fetih Suresi'ni okuyan kişinin imtihanlarını ve işini kolaylaştırır. Ramazan da Fetih Suresi okumak yaşam standardını yükseltecektir. İnsanın arzuları ve hayalleri Allah'ın izniyle gerçekleşir.

fetih suresi 27 29 meali