“Biz bu kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” (el-En’âm, 38) “Bu kitabı Sana her şey için bir açıklama, bir hidâyet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.” (en-Nahl, 89) Bu sebeple Kur’ân-ı Kerîm, kıyâmete kadar insanlığın bütün ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir (Biz bu Kitabı, hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir kavme de hidayet ve rahmet olsun diye sana indirdik.) [Nahl 64] Bu âyet-i kerimeler, açıklamayı gerektiren âyetlerin bulunduğunu gösterdiği gibi, bunu açıklamaya Resulullah efendimizin yetkisi olduğunu da göstermektedir. Hâlbuki biz bu vadide su olmadığını biliyoruz!" dediler. Durumu tahkik için, yine de bir veya iki atik adam gönderdiler. Yaşadığı Mekke ve çevresinin imarına vesile oldu Ortak koşan bir toplumun, Allah’a inanan bir topluluğa karşı galibiyeti moralleri bozmuştu. Bu durumun üzerine Kuran, Romalılar’ın (Bizans’ın) yakında galip geleceğini ve inananların bu olay üzerine sevineceğini müjdelemiştir. Dördüncü ayette geçen “bıdı sinin” ifadesi üç ile dokuz arası sayıları ifade eder Buolayda alınacak birçok dersler vardır. Biz Nuh´u ve soydaşlarını bu yolla sınavdan geçirmiş olduk. Onların ardından başka bir kuşak ortaya çıkardık. Onlara da «Allah´a kulluk ediniz, O´ndan başka bir ilahınız yoktur, Allah´dan korkmaz mısınız» diyen kendilerinden bir peygamber gönderdik. NitekimMûsâ’yı: “Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah’ın nimet ve felâket günlerini hatırlat” diye âyetlerimizle gönderdik. Hiç şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden kimseler için nice ibretler, nice dersler vardır. Meal Karşılaştır Sûreye git Tefsiri. İbrahim / 6. Ayet. lY4q. PEYGAMBER VE İLAHİ KİTAP İNANCI *Allah’ın Elçileri Peygamberler Peygamber Allahü Teala’nın emirlerini, yasaklarını, mesajlarını insanlara açıklayıp öğretmek amacıyla insanlar arasından seçip görevlendirdiği mübarek kişilerdir. Resul Allah’ın kendilerine ilahi kitap gönderdiği peygamberler. Nebi Allah’ın kendilerine ilahi kitap göndermediği, kendinden önce gönderilen kitabın hükümlerini devam ettiren peygamberler. Vahiy Allah’ın peygamberlere mesaj göndermesi.• Yüce Allah, ilk insan topluluklarından başlayarak son peygamber Hz. Muhammed’e kadar her topluma peygamber veya peygamberler görevlendirmiştir. “Andolsun ki biz, … her millete bir peygamber gönderdik…” Nahl suresi, 36. ayet • Peygamberlere inanmak,İslam dininin inanç esaslarından birisidir. Kur’an-ı Kerim’de Adı Geçen Peygamberler Hz. Adem Hz. İsmail Hz. Davud Hz. Zekeriya Hz. İdris Hz. İshak Hz. Süleyman Hz. Yahya Hz. Nuh Hz. Yakub Hz. Eyyub Hz. İsa Hz. Hud Hz. Yusuf Hz. Zülkifl Hz. Muhammed Hz. Salih Hz. Şuayb Hz. Yunus Hz. Lut Hz. Musa Hz. İlyas Hz. İbrahim Hz. Harun Hz. Elyesa . Not Kur’an’da Lokman, Zülkarneyn ve Üzeyr isminde üç mübarek kişiden bahsedilir. Ancak bunların peygamber olup olmadıkları açıkça belirtilmemiştir. *Peygamberlerin Özellikleri ve Görevleri Peygamberlerin Özellikleri Sıfatları 1. Sıdk “Doğru olmak” demektir. Peygamberler sözlerinde ve işlerinde doğru insanlardır. Asla yalan söylememiş, hile ve haksızlık yapmamışlardır. 2. Emanet “Güvenilir olmak” demektir. Bütün peygamberler güvenilir insanlardır. Onlar yaşadıkları toplumda sözleriyle ve davranışlarıyla insanların güvenini kazanmışlardır. 3. Fetanet “Akıllı ve zeki olmak” demektir. Peygamberler akıllı ve zeki kişilerdir. Yüce Allah’ın kendilerine verdiği bu sorumluluğu, ağır görevi yerine getirebilmeleri için çok akıllı ve zeki olmaları gerekir. 4. İsmet “Günah işlemekten kaçınmak” demektir. Peygamberler gizli ve açık her türlü kötülükten ve günahtan kaçınmışlardır. 5. Tebliğ “Açıklamak, bildirmek” demektir. Peygamberler Allah’tan aldıkları mesajları olduğu gibi, hiç değiştirmeden insanlara açıklayıp öğretmişlerdir. MucizeAllah’ın izniyle sadece Peygamberlerin yapabildiği olağanüstü işler, hareketler. Peygamberler insanların iman etmelerine yardımcı olmak ve onları ikna etmek amacıyla mucize göstermişlerdir. Peygamberlerin Görevleri » Allahü Teala’nın emirlerini ve yasaklarını bütün insanlara duyurmak tebliğ etmek » Allah’ın ayetlerini insanlara açıklayıp öğretmek » Yüce Allah’ı insanlara en doğru şekilde tanıtmak » İnsanlara inanç esaslarını ve ibadetin nasıl olacağını öğretmek » İnsanlara güzel örnek olmak » Görevlerini yaparken zorlayıcı değil müjdeleyici ve kolaylaştırıcı olmak *Peygamberler İnsanlar İçin En Güzel Örnektir Vahiy Allah’ın Peygamberlere gönderdiği mesajlara vahiy denir. İlahi Kitap Yüce Allah’ın Peygamberler aracılığıyla insanlara gönderdiği ve içinde Allah’ın emirlerinin, yasaklarının, mesajlarının yer aldığı kitaba ilahi kitap denir. Suhuf Sayfalar halinde gönderilen ilahi kitaplara suhuf dinimiz İslam, sadece Kur’an-ı Kerim’e değil, Allah tarafından daha önce indirilen kutsal kitaplara da inanmamızı emretmiştir. “Onlar sana indirilene de senden önce indirilene de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.” Bakara suresi, 4. ayet Allah niçin vahiy göndermiştir » İnsanların Allah’ı bilip tanımaları için » İnsanların dünyada ve ahirette kurtuluşa ermeleri için » İnsanların yanlış inançlara yönelmemeleri için » İnsanların barış içinde, huzurlu, mutlu yaşamaları için » İnsanların güzel ahlakı öğrenerek doğru davranışlar sergilemeleri için » İnsanların Allah’a nasıl ibadet edeceklerini öğrenmeleri için “Biz bu kitabı sana sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da doğru yolu göstersin ve rahmet olsun diye indirdik.” Nahl suresi, 64. ayet *İlahi Kitaplar Dört Büyük İlahi Kitap Tevrat Allah’ın Hz. Musa Peygambere ve O’nun aracılığıyla Yahudilere gönderdiği kutsal kitaptır. Tevratın dili İbranicedir. Tevratta Hz. Musa’nın ve geçmiş Peygamberlerin hayatı hakkında bilgiler, İsrailoğullarının başından geçenler ve çeşitli öğütler yer alır. Zebur Allah’ın Hz. Davud Peygambere gönderdiği kutsal kitaptır. Dili İbranicedir. İçinde daha çok dualar, ilahiler, hikmetli sözler vardır. İncil Allah’ın Hz. İsa Peygambere gönderdiği kutsal kitaptır. İncil’de Hz. İsa’nın hayatı hakkında bilgiler, ahlaki öğütler yer alır. Günümüzde İncil Matta, Markos, Luka, Yuhanna olmak üzere dört bölümdür. Kur’an-ı Kerim Allah’ın son peygamber Hz. Muhammed’e ve O’nun aracılığıyla tüm insanlara gönderdiği son kutsal kitaptır. Kur’an evrenseldir ve dili Arapça’dır. 610 yılı Ramazan ayında indirilmeye başlanmıştır. 114 sure ve yaklaşık 6666 ayetten oluşur. Kur’an’da iman, ibadet, ahlak, geçmiş peygamberlere ve toplumlara ait bilgiler, sosyal hayata ilişkin hükümler, insan, evren ve diğer varlıklar hakkında bilgiler yer alır. Kur’an Hz. Ebu Bekir zamanında kitap haline geçirilmiştir. Bu ilk Kur’an kitabına “mushaf” denir. KUR’AN-I KERİM İLE İLGİLİ KAVRAMLAR Ayet Sözlük anlamı “işaret”, “delil”, “alamet” demektir. Terim olarak ise “Kur’an-ı Kerim’i oluşturan uzun veya kısa vahiy ifadeleri”ne denir. » Ayetler “durak” adı verilen işaretlerle birbirinden ayrılırlar. » Durak işaretlerinde ayetin numarası yazılıdır. » Kur’an’da yaklaşık 6666 tane ayet vardır. Sure Kur’an’da ayetlerden oluşan bölümlere verilen isimdir. » Kur’an’da 114 sure vardır » Tevbe suresi hariç bütün sureler “besmele” ile başlar » En uzun sure Bakara 286 ayet, en kısa sure Kevser 3 ayet sureleridir. » İlk sure “Fatiha”, son sure “Nas” sureleridir. » Mekke’de indirilmiş surelere “Mekkî sureler”, Medine’de indirilmiş surelere ise “Medenî sureler” denir. Cüz Kur’an’ın her biri 20 sayfadan oluşan bölümlerine verilen isimdir. Kur’an’da 30 cüz vardır. Cüzler, Kur’an’ı okumak ve ezberlemek açısından bir kolaylıktır. Suhuflar » Hz. Adem 10 sayfa » Hz. Şît 50 sayfa » Hz. İdris 30 sayfa » Hz. İbrahim 10 sayfa Kur’an’ı Okuyup Anlamak Allahü Teala Kur’an’ı; insanlara yol göstersin, doğruyu, iyiyi, güzeli öğretsin, rehber olsun diye göndermiştir. Bu yüzden insan Kur’an’ı okuyup anlayabilmelidir. Anlayamazsa onun rehberliğinden faydalanamaz. Kur’an’ı doğru bir şekilde anlayan insan, dinin özünü ve amaçlarını doğru kavramış olur, Allah’ın emirlerine uyar, yasaklarından kaçınır, iyiliği emreder, kötülükten alıkoyar, çevresine ve kendine faydalı olur. “Biz, andolsun ki öğüt almaları için bu Kur’an’da bunları türlü türlü açıkladık.” İsra suresi, 41. ayet “Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?” Muhammed suresi, 24. ayet Kültürümüzde Kur’an’ın Yeri ve Önemi Türkler İslam dinini kabul ettikten sonra toplumsal ve kültürel olarak önemli bir değişim yaşadılar. Kur’an-ı Kerim’in etkisiyle oluşan bu değişime ait bazı örnekler şu şekildedir • Müslüman Türk milleti fethettikleri topraklarda yaşayan halka karşı hoşgörülü davranmışlar, dinî inançları farklı olsa bile onları himaye etmişlerdir. • Başta dinî yapılar olmak üzere inşa ettikleri mimari eserleri Kur’an ayetleriyle süslemişlerdir. • Türkler’in Kur’an’a olan hürmetleri vesilesiyle Müslüman Türk toplumunda hat ve tezhip sanatları ortaya çıkıp gelişmiş, atalarımız bu sanat dallarında çok başarılı eserler ortaya koyarak İslam dünyasında şöhret bulmuşlardır. “Kur’an Mekke’de indi, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı.” • Kur’an’ın kültürümüz üzerindeki etkisi günümüzde de devam etmektedir. Yeni doğan bebeğe isim verilirken, düğünlerde, sünnet törenlerinde, mevlitlerde ve cenaze törenlerinde Kur’an okunur. *Hz. Adem Hz. Adem yeryüzünde yaratılan ilk insan ve ilk peygamberdir, bütün insanların babasıdır. Her şeyin ismi ve faydası kendisine bildirildi. Boyu ve yaşı kesin olarak bildirilmedi. Allahü teâlânın emri ile bütün melekler Âdem aleyhisselama karşı secde ettiler. Uzun zaman meleklerin hocalığını yapmış olan İblis, kibirlenip bu emre karşı geldi ve Âdem aleyhisselama karşı secde etmedi. “O çamurdan yaratıldı, ben ise ateşten yaratıldım. Ondan üstünüm.” iddiasında bulundu. İblis şeytan kendini üstün görüp kibirlenerek Allahü teâlânın emrine uymayınca gadab-ı ilahiyyeye Allah’ın gazabına uğradı ve Cennet’ten kovuldu. Âdem aleyhisselam kırk yaşındayken Firdevs adındaki Cennet’e götürüldü. Cennet’te bulunduğu sırada veya daha önce hazret-i Havva yaratıldı. Allahü teâlâ onları birbirine nikâh etti. Cennet’te yerleşmelerini ve Cennet’in meyvelerinden dilediklerini yemelerini bildirdi. Fakat Cennet’te bulunan bir ağaç için, “Bu ağaca yaklaşmayın, bu ağaçtan yemeyin.” buyurdu. Âdem aleyhisselam ve Havva validemiz, Cennet’te bin yıl kadar yaşayıp, İblisin yalan yeminine inanarak yasak edilen ağacın meyvesinden unutarak önce hazret-i Havva, sonra Âdem aleyhisselam yedikleri için Cennet’ten çıkarıldılar. Âdem aleyhisselam Hindistan’da Seylan Serendib Adasına, Havva ise Cidde’ye indirildi. Birbirlerinden iki yüz sene müddetle ayrı kalan Âdem aleyhisselam ve hazret-i Havva bu müddet içinde ağlayıp yalvardıktan sonra tövbe ve duaları kabul oldu. Hacca gelmeleri emrolundu. Arafat Ovasında hazret-i Havva ile buluştu. Kâbe’yi inşa etti. Her sene hac yaptı. Kendisine on suhuf forma kitap verildi. İlk insanlar, bazı tarihçilerin zannettiği gibi ilimsiz, fensiz, görgüsüz, çıplak ve vahşi kimseler değildi. Bugün Asya, Afrika çöllerinde ve Amerika ormanlarında tunç devri dedikleri zamandakilere benzeyen vahşiler yaşadığı gibi, ilk insanlarda da bilgisiz, basit yaşayanlar vardı. Bundan dolayı ne bugünkü, ne de ilk insanların hepsi için vahşidir denilemez. Âdem aleyhisselamın yaratılması, Cennet’te kalması, Cennet’ten çıkarılarak yeryüzüne indirilmesi, Kur’an-ı kerimde çeşitli âyet-i kerimelerde bildirilmiştir. Kunut Duaları ve Anlamları 1. Allâhümme innâ nesteînüke ve nestağfirüke ve nestehdik. Ve nü’minü bike ve netûbü ileyk. Ve netevekkelü aleyke ve nüsni aleykel-hayra küllehü neşkürüke ve lâ nekfürüke ve nahleu ve netrükü men yefcürük. “Allahım! Senden yardım isteriz, günahlarımızı bağışlamanı isteriz, senden bizi hidayete erdirmeni isteriz. Sana inanırız, sana tevbe ederiz. Sana güveniriz. Bize verdiğin bütün nimetleri bilerek seni hayır ile överiz. Sana şükrederiz. Seni asla inkar etmeyiz. Nimetlerini inkar eden ve sana karşı geleni bırakırız.” 2. Allâhümme iyyâke na’büdü ve leke nüsalli ve nescüdü ve ileyke nes’a ve nahfidü nercû rahmeteke ve nahşâ azâbeke inne azâbeke bilküffâri mülhık. “Allahım! Biz yalnız sana kulluk ederiz. Namazı yalnız senin için kılarız, ancak sana secde ederiz. Yalnız sana koşar ve sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız. Rahmetini dileriz. Azabından korkarız. Şüphesiz senin azabın kafirlere ulaşır.” NAMAZ İBADETİ *Namaz İbadeti ve Namazın Önemi • Namaz kelimesinin Kur’an’daki karşılığı “salât” kelimesidir. • Namaz; tekbir, kıyam, rüku, secde, oturuş ve selam bölümlerinden oluşan, günde beş vakit yerine getirilmesi Allah tarafından emredilen bir ibadettir. • Namaz kılmak farzdır. +Namaz Niçin Kılınır » Allah’ın emri olduğu için » Allah’ın rızasını kazanmak için » Sevap kazanmak için » Allah’ın verdiği nimetlere teşekkür etmek için kılınır. +Kimler Namaz Kılmakla Sorumludur » Müslüman » Akıllı » Ergenlik çağına ulaşmış herkes namaz kılmakla mükelleftir. +Namaz İbadetinin Önemi Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamber Efendimizin hadislerinde namazın önemine dair birçok emirler ve öğütler yer almaktadır. Bütün bunlar, İslam dininde namaza ne kadar büyük önem verildiğini göstermektedir. Nitekim bir hadiste kişinin kıyamet gününde ilk olarak namazından hesap sorulacağı ifade edilmektedir Nesâî, Śalât, 9.”Namazlarında huşu içinde olan müminler kurtuluşa ermiştir.” Mü’minûn suresi, ayetler “Kendisini kötülüklerden arındıran, Rabb’inin adını anıp namaz kılan, mutluluğa ermiştir.” A’lâ suresi, ayetler “Resulüm! Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz, çirkin ve kötü işlerden alıkoyar. Allah’ı anmak elbette ibadetlerin en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” Ankebut suresi, 45. ayet “… Şüphesiz namaz, müminlere vakitleri belirlenmiş bir farzdır.” Nisa suresi, 103. ayet “Namaz dinin direğidir.” Hz. Muhammed +Namaz İbadetinin Faydaları » Namaz, insanı Allah’a yaklaştırır. » Namaz, insanın kalbine huzur verir. » Namaz, insanı kötü davranışlardan uzaklaştırır. » Cemaatle kılınan namaz, toplum içinde birlikteliği, yardımlaşmayı, dayanışmayı geliştirir. » Namaz, insanı temizliğe alıştırır. » Namaz, insanın hayatını düzene koyar. » Namaz, insana zamanı iyi kullanmayı öğretir. *Namaz Çeşitleri 1. Farz Namazlar Allahü Teala’nın kılınmasını kesin olarak emrettiği namazlardır. Bunlar farz-ı ayın ve farz-ı kifâye olmak üzere iki gruba ayrılır. • Farz-ı ayın olanlar, yükümlülük çağına gelmiş her müslümanın yerine getirmekle mükellef olduğu namazlardır. Günde beş vakit namazın farz bölümleri ve cuma günleri kılınan cuma namazı bu grupta yer alır. • Farz-ı kifâye olan namaz ise ölen bir müslüman için cemaatle kılınması gereken cenaze namazıdır. Bir grup bu görevi yerine getirince diğer müslümanların üzerinden sorumluluk kalkar. 2. Vacib Namazlar Hükmü, farz kadar kesin ve açık olmamakla birlikte kılınması emredilen namazlardır. Vitir namazı ile Ramazan ve Kurban Bayramı namazlarını kılmak vacibtir. 3. Sünnet Nâfile Namazlar • Revâtib Sünnetler Farz namazlardan önce veya sonra ya da hem önce hem sonra kılınan bir kısım namazları kılmak sünnettir. Örneğin; sabah namazının sünneti, öğle namazının ilk sünneti, son sünneti, ikindi namazının sünneti, akşam namazının sünneti, yatsı namazının ilk sünneti, son sünneti. Teravih namazı kılmak da sünnettir.• Regâib Sünnetler Nâfile Namazlar Nâfile namazlar Peygamber Efendimizin uygulamalarına dayanılarak belirli zamanlarda veya bazı vesilelerle kılınan ya da kişinin kendi isteğiyle herhangi bir zamanda Allah’a yakınlaşmak ve sevap kazanmak amacıyla kıldığı namazlardır. Bu tür namazlar herhangi bir yükümlülük olmaksızın gönüllü olarak kılınır. Teheccüd, kuşluk duhâ, istihâre, yağmur duası, husûf ay tutulması, küsûf güneş tutulması, tahiyyetü’l-mescid, evvâbîn, tesbih, ihrama giriş ve hâcet namazlarıyla abdest ve gusülden sonra kılınan namaz, nâfile namazlardır. *Namazın Farzları Şartları +Namazın Hazırlık Şartları dışındaki farzlar » Hadesten taharet Abdest veya gusül abdesti almak » Necasetten taharet Namaz kılınacak yerin ve elbiselerin temiz olması » Setr-i avret Namazda örtülmesi gereken yerleri örtmek » İstikbal-i kıble Namazda kıbleye doğru yönelmek » Vakit Kılacağımız namazın vaktinin girmiş olması » Niyet Kılacağımız namaza niyet etmek. Örnek Tek başımıza namaz kılarken “Niyet ettim Allah rızası için sabah namazının farzını kılmaya. Cemaat halinde kılarken “Niyet ettim Allah rızası için sabah namazının farzını kılmaya, uydum imama.” +Namazın Kılınış Şartları içindeki farzlar » İftitah tekbiri Başlama tekbiri. Namaza “Allahü ekber” diyerek başlamak » Kıyam Namazda ayakta durmak » Kıraat Namazda ayaktayken Kur’an’dan birkaç ayet veya bir sure okumak » Rüku Kıyamdan sonra elleri dizlere koyup eğilmek » Secde Rükudan sonra yere kapanmak elleri, dizleri, alnı ve burnu yere koymak ve arka arkaya iki defa secde yapmak » Kade-i ahire Namazın sonunda “tahiyyat” duası okuyacak kadar oturmak. *Abdest – Gusül – Teyemmüm ➤ ABDEST Abdest, vücudumuzun belirli organlarını usulüne uygun olarak yıkamak ve başımızı mesh etmek suretiyle yapılan temizlik niteliğinde bir ibadettir. Abdest almak, namaza hazırlık namazın dışındaki şartlarındandır.”Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı mesh edip topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın…” Maide suresi, 6. ayet +Abdestin Farzları » Yüzü yıkamak » Kolları dirseklerle beraber yıkamak» Başımızın dörtte birini ıslak elle mesh etmek» Ayakları topuklarla birlikte yıkamak +Abdestin Alınışı » Önce euzü-besmele çekilir Euzübillahi mineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. » Niyet edilir Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya » Eller bileklere kadar üç kez yıkanır » Ağız ve burun üç kez yıkanır » Yüz, üç kez yıkanır » Önce sağ kol, sonra sol kol dirseklerle beraber üç kez yıkanır » Başımızın dörtte biri ıslak elle mesh edilir » Kulaklar temizlenir ve boyun mesh edilir » Önce sağ ayak, sonra sol ayak topuklarla birlikte üç kez yıkanır +Abdesti Bozan Durumlar » Tuvalet ihtiyacını gidermek » Yellenmek » Kusmak » Uyumak veya bayılmak » Vücuttan kan, irin vb çıkması ➤ BOY ABDESTİ gusül +Boy Abdesti Euzü besmele ve niyet ederek vücudumuzu hiç kuru yer kalmayacak şekilde yıkamak.”Eğer cünüp oldunuz ise boy abdesti alın…” Maide suresi, 6. ayet +Boy Abdesti Niçin Alınır Boy abdesti akıllı ve ergenlik çağına ulaşmış kişilere ait bazı özel durumlarda, maddi ve manevi kirlerden temizlenmek amacıyla alınır. Bu durumlarda gusül abdesti almak Allah’ın bir emridir. Bunun dışında cuma ve bayram gibi özel günlerde de boy abdesti almak Peygamber Efendimizin bir sünneti olup çok sevaptır. +Boy Abdestinin Farzları » Ağzı temizlemek » Burnu temizlemek » Bütün vücudu kuru yer kalmayacak şekilde yıkamak +Boy Abdestinin Alınışı » Euzü besmele çekilir » Niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için gusül abdesti almaya” » Ağız bol su ile temizlenir » Burun bol su ile temizlenir » Bütün vücut kuru yer kalmayacak şekilde yıkanır ➤ TEYEMMÜM Teyemmüm Abdest veya gusül abdesti için su bulunamadığı ya da suyun kullanıma elverişli olmadığı durumlarda toprak ile alınan abdesttir. Bu, toprak cinsinden bir şey de olabilir. “…Su bulamadığınız zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin…” Nisa suresi, 43. ayet +Teyemmümün farzları 1- Niyet etmek 2- Elleri toprağa sürüp yüzü meshetmek, tekrar elleri toprağa sürüp kolları meshetmek +Teyemmüm nasıl alınır 1- Önce euzü besmele çekilir. 2- Ardından niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için teyemmüm almaya” 3- Eller toprağa vurulur. 4- Eller toprağa vurulduktan sonra silkelenir ve yüze sürülür. 5- Eller tekrar toprağa vurulur. 6- Eller toprağa vurulduktan sonra silkelenir, önce sağ kol, sonra da sol kol mesh edilir. *Namazın Kılınışı Namaz kılmak akıllı ve ergenlik çağına gelmiş bütün Müslümanlara farzdır. Eğer elimizde olmayan sebeplerle namazı vaktinde kılamazsak daha sonra ilk fırsatta bu namazın borcu yerine getirilir. Buna kaza namazı denir. Beş vakit namazın sadece farzları kaza edilir. Sünnetlerinin kazası gerekmez. Vitir namazı da kaza edilir. Namazların kılınışı genel olarak birbirine benzer. Aralarında küçük farklar bulunmaktadır. +Namazın Bölümleri ve Namazda Okunan Tesbihler Rekat Namazlarda ayakta durma, rüku ve secde kısımlarından oluşan her bir bölüm. Tekbir “Allahü ekber” demektir. Namaza başlamadan önce niyet edilir. Daha sonra başlama tekbiri alınır. Başlama İftitah tekbirinde eller baş hizasında kaldırılır. Avuç içi karşıya bakar, baş parmaklar kulağa değer ve “Allahü ekber” denilerek tekbir alınır. Eller kulağa değince tekbirin bitmesi gerekir. Bunun yanında rükudan kalkışta söylenen tesbih hariç namazdaki diğer bütün hareketleri yaparken tekbir alınır. Sadece başlama tekbirinde eller baş hizasına kaldırılır. Diğer tekbirler söz ile yapılır. +Kıyam ve Kıraat Kıyam ayakta durmak, kıraat ise ayakta iken Kur’an’dan bir veya birkaç ayet, sure okumak demektir. +Rükû Namazda kıyamdan sonra eğilmek demektir. Rükuda en az üç defa 5 veya 7 de olur “Sübhane rabbiyel azim” denilir. Rükûdan doğrulurken “Semi Allahü limen hamideh” denilir. Rükû ile secde arasında ayakta iken “Rabbena lekel hamd” denilir. +Secde Rükudan sonra namazda elleri, alnı, burnu, dizleri yere koyarak yere kapanmak demektir. Secde her rekatta ikişer defa yapılır. Secdede “Sübhane rabbiyel a’lâ” denilir. +Oturuş Kade Namazda oturmak demektir. Bu oturuş ara oturuş ise tahiyyat duası ikindi ve yatsının ilk sünnetlerinin birinci oturuşunda salli-barik ilave edilir, son oturuş ise tahiyyat, salli barik ve rabbena duaları okunur. +Selam Namaz bitince önce sağ tarafa, sonra sol tarafa “Es-selamü aleyküm ve rahmetullah” diyerek selam verilir. • Selam verildikten sonra “Allahümme entes selam ve minke’s-selam. Tebarekte yâ zel-celali vel ikram” denilir. • Daha sonra “Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed” denilir. • Ayetel kürsî okunur ve arkasından otuz üç defa “Sübhanallah”, otuz üç defa “Elhamdülillah”, otuz üç defa “Allahü ekber” denilerek tesbih çekilir. • En sonunda dua edilerek namaz bitirilir. NAMAZ TABLOSU Sabah Öğle İkindi Akşam Yatsı İlk sünnet 2 4 4 – 4 Farz 2 4 4 3 4 Son sünnet – 2 – 2 2 Vitir – – – – 3 Toplam 4 10 8 5 13 *Günlük Namazların Kılınışı Sabah, Öğle, İkindi, Akşam, Yatsı, Vitir Günlük namazların kılınışı, sünnetleri, farzları, vacibleri, rekat sayıları. Sabah namazının kılınışı, öğle namazının kılınışı, ikindi namazının kılınışı, akşam namazının kılınışı, yatsı ve vitir namazlarının kılınışları. Kıyam bölümünde okunacak sureler ve dualar, oturuşta okunacak dualar, rükuda ve secdede söylenecek tesbihler… ➤ SABAH NAMAZI • Sabah namazı iki rekat sünnet ve iki rekat farz olmak üzere toplam dört rekattır. Sünnetin kılınışı 1. REKAT » Euzü besmele çekilip niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü sabah namazının sünnetini kılmaya” » İftitah başlama tekbiri alınır. » Eller bağlanır, ayakta sübhaneke, euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » İkinci rekata kalkılır. 2. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Son oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat, salli-barik, rabbena duaları okunur. » Selam verilir. Farzın kılınışı 1. REKAT » Kamet getirilir. » Euzü besmele çekilip niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü sabah namazının farzını kılmaya” » İftitah başlama tekbiri alınır. » Eller bağlanır, ayakta sübhaneke, euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » İkinci rekata kalkılır. 2. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Son oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat, salli-barik, rabbena duaları okunur. » Selam verilir.• En sonunda tesbih çekilir ve dua edilir, namaz bitirilir. ➤ ÖĞLE NAMAZI • Öğle namazı dört rekat ilk sünnet, dört rekat farz ve iki rekat son sünnet olmak üzere toplam on rekattır. İlk sünnetin kılınışı 1. REKAT » Euzü besmele çekilip niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü öğle namazının sünnetini kılmaya” » İftitah başlama tekbiri alınır. » Eller bağlanır, ayakta sübhaneke, euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » İkinci rekata kalkılır. 2. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Birinci oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat duası okunur. » Üçüncü rekata kalkılır. 3. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Dördüncü rekata kalkılır. 4. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Son oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat, salli-barik, rabbena duaları okunur. » Selam verilir. Farzın kılınışı 1. REKAT » Kamet getirilir. » Euzü besmele çekilip niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü öğle namazının farzını kılmaya” » İftitah başlama tekbiri alınır. » Eller bağlanır, ayakta sübhaneke, euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » İkinci rekata kalkılır. 2. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Birinci oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat duası okunur. » Üçüncü rekata kalkılır. 3. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi okunur. ek bir sure okunmaz » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Dördüncü rekata kalkılır. 4. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi okunur. ek bir sure okunmaz » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Son oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat, salli-barik, rabbena duaları okunur. » Selam verilir. Son sünnetin kılınışı 1. REKAT » Euzü besmele çekilip niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü öğle namazının son sünnetini kılmaya” » İftitah başlama tekbiri alınır. » Eller bağlanır, ayakta sübhaneke, euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » İkinci rekata kalkılır. 2. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Son oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat, salli-barik, rabbena duaları okunur. » Selam verilir.• En sonunda tesbih çekilir ve dua edilir, namaz bitirilir. ➤ İKİNDİ NAMAZI • İkindi namazı dört rekat sünnet, dört rekat farz olmak üzere toplam sekiz rekattır. Sünnetin kılınışı 1. REKAT » Euzü besmele çekilip niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü ikindi namazının sünnetini kılmaya” » İftitah başlama tekbiri alınır. » Eller bağlanır, ayakta sübhaneke, euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » İkinci rekata kalkılır. 2. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Birinci oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat duası ve salli-barik duaları okunur. » Üçüncü rekata kalkılır. 3. REKAT » Sübhaneke okunur. » Euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Dördüncü rekata kalkılır. 4. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Son oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat, salli-barik, rabbena duaları okunur. » Selam verilir. Farzın kılınışı 1. REKAT » Kamet getirilir. » Euzü besmele çekilip niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü ikindi namazının farzını kılmaya” » İftitah başlama tekbiri alınır. » Eller bağlanır, ayakta sübhaneke, euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » İkinci rekata kalkılır. 2. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Birinci oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat duası okunur. » Üçüncü rekata kalkılır. 3. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi okunur. ek bir sure okunmaz » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Dördüncü rekata kalkılır. 4. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi okunur. ek bir sure okunmaz » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Son oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat, salli-barik, rabbena duaları okunur. » Selam verilir. • En sonunda tesbih çekilir ve dua edilir, namaz bitirilir. ➤ AKŞAM NAMAZI • Akşam namazı üç rekat farz, iki rekat sünnet olmak üzere toplam beş rekattır. Farzın kılınışı 1. REKAT » Kamet getirilir. » Euzü besmele çekilip niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü akşam namazının farzını kılmaya” » İftitah başlama tekbiri alınır. » Eller bağlanır, ayakta sübhaneke, euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » İkinci rekata kalkılır. 2. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Birinci oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat duası okunur. » Üçüncü rekata kalkılır. 3. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi okunur. ek bir sure okunmaz » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Son oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat, salli-barik, rabbena duaları okunur. » Selam verilir. Sünnetin kılınışı 1. REKAT » Euzü besmele çekilip niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü akşam namazının sünnetini kılmaya” » İftitah başlama tekbiri alınır. » Eller bağlanır, ayakta sübhaneke, euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » İkinci rekata kalkılır. 2. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Son oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat, salli-barik, rabbena duaları okunur. » Selam verilir. • En sonunda tesbih çekilir ve dua edilir, namaz bitirilir. ➤ YATSI NAMAZI • Yatsı namazı dört rekat ilk sünnet, dört rekat farz ve iki rekat son sünnet olmak üzere toplam on rekattır. İlk sünnetin kılınışı 1. REKAT » Euzü besmele çekilip niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü yatsı namazının sünnetini kılmaya” » İftitah başlama tekbiri alınır. » Eller bağlanır, ayakta sübhaneke, euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » İkinci rekata kalkılır. 2. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Birinci oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat duası ve salli-barik duaları okunur. » Üçüncü rekata kalkılır. 3. REKAT » Sübhaneke duası okunur. » Euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Dördüncü rekata kalkılır. 4. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Son oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat, salli-barik, rabbena duaları okunur. » Selam verilir. Farzın kılınışı 1. REKAT » Kamet getirilir. » Euzü besmele çekilip niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü yatsı namazının farzını kılmaya” » İftitah başlama tekbiri alınır. » Eller bağlanır, ayakta sübhaneke, euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » İkinci rekata kalkılır. 2. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Birinci oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat duası okunur. » Üçüncü rekata kalkılır. 3. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi okunur. ek bir sure okunmaz » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Dördüncü rekata kalkılır. 4. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi okunur. ek bir sure okunmaz » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Son oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat, salli-barik, rabbena duaları okunur. » Selam verilir. Son sünnetin kılınışı 1. REKAT » Euzü besmele çekilip niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü yatsı namazının son sünnetini kılmaya” » İftitah başlama tekbiri alınır. » Eller bağlanır, ayakta sübhaneke, euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » İkinci rekata kalkılır. 2. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Son oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat, salli-barik, rabbena duaları okunur. » Selam verilir. » Sonra vitir namazına geçilir. ➤ VİTİR NAMAZI • Vitir namazı, yatsı namazının hemen arkasından kılınan ve kılınması vacib olan bir namazdır. Vitir namazı üç rekattır. Vitir namazının kılınışı 1. REKAT » Euzü besmele çekilip niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü vitir namazını kılmaya” » İftitah başlama tekbiri alınır. » Eller bağlanır, ayakta sübhaneke, euzü besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » İkinci rekata kalkılır. 2. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Birinci oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat duası okunur. » Üçüncü rekata kalkılır. 3. REKAT » Besmele ile birlikte fatiha suresi ve bir sure okunur. » Başlama tekbirine benzer şekilde ara tekbir alınır. » Eller bağlanır ve kunut duaları okunur. » Rükû yapılır. » Secdeye gidilir. » Son oturuş yapılır. Oturuşta tahiyyat, salli-barik, rabbena duaları okunur. » Selam verilir. • En sonunda tesbih çekilir ve dua edilir, namaz bitirilir. *Ezan ve Kamet Ezan Namaz vakitlerinin girdiğini Müslümanlara duyurmak için yapılan çağrıya ezan denir. Ezanı günde beş vakit ezan okuyan cami görevlisine de müezzin denir. Medine’ye hicretten sonra Müslümanlar ibadetlerini daha kolay ve rahat yapmaya başladılar. Müslüman olanların sayısı da gittikçe çoğaldı. Namaz vakitlerinde Müslümanları mescide çağırmakta sıkıntı yaşanıyordu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz sahabelerini toplayarak bu konuyu istişare etti. Bazı sahabeler çan çalınmasını, bazıları boru öttürülmesini, bazıları da ateş yakılmasını teklif ettiler. Ancak Peygamberimiz “Hıristiyan, Yahudi ve Mecusi adetidir” diyerek bu tekliflere karşı geldi. Bayrak dikme teklifi de gece görünmeyeceği için kabul edilmedi. O gece sahabeden Abdullah bin Zeyd’e rüyasında melek tarafından ezan öğretildi. Aynı rüyayı veya benzerini Hz. Ömer ve diğer bazı sahabeler de gördüler. Durum Peygamberimize anlatıldı. Peygamberimiz Abdullah bin Zeyd’e “Gördüğünü Bilal’e öğret. Ezanı o okusun. Onun sesi seninkinden gürdür.” buyurdu. Namaz vakti gelince Hz. Bilal Medine’nin en yüksek noktasına çıkarak gür sesiyle ilk ezanı okudu. Ezanın Okunuşu Ezanın Türkçe Anlamı Allahü ekber Allahü Ekber Allahü ekber Allahü EkberEşhedü en lâ ilâhe illallah Eşhedü en lâ ilâhe illallahEşhedü enne Muhammeden Resûlullah Eşhedü enne Muhammeden ResûlullahHayye ales salâh Hayye ales salâhHayye alel felâh Hayye alel felâhEssalâtü hayrün minen nevm Essalâtü hayrün minen nevm Bu kısım sadece sabah ezanında söylenirAllahü Ekber Allahü EkberLâ ilâhe illallah. Allah en büyüktür. Ben şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Ben şahitlik ederim ki Hz. Muhammed Allah’ın elçisidir. Haydi namaza! Haydi kurtuluşa! Namaz uykudan hayırlıdır. Bu kısım sadece sabah ezanında söylenir Allah en büyüktür. Allah’tan başka ilah yoktur. Kamet Tek başımıza veya cemaatle namaz kılarken farz namazlardan önce okunan kamet, bir kaç fark dışında ezan gibidir. Kamet ezana göre daha hızlı okunur. Ayrıca ezandaki “hayye alel felah” cümlesinden sonra iki kez “kad kâmetis salâh namaz başladı” ifadesi eklenir. Bu farklar dışında kametin metni aynı ezan gibidir. Cemaatle kılınan namazlarda kameti müezzin okur. Kametin Okunuşu Kametin Türkçe Anlamı Allahü ekber Allahü Ekber Allahü ekber Allahü EkberEşhedü en lâ ilâhe illallah Eşhedü en lâ ilâhe illallahEşhedü enne Muhammeden Resûlullah Eşhedü enne Muhammeden ResûlullahHayye ales salâh Hayye ales salâhHayye alel felâh Hayye alel felâhKad kâmetis salâh Kad kâmetis salâhAllahü Ekber Allahü EkberLâ ilâhe illallah. Allah en büyüktür. Ben şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Ben şahitlik ederim ki Hz. Muhammed Allah’ın elçisidir. Haydi namaza! Haydi kurtuluşa! Namaz başladı Allah en büyüktür. Allah’tan başka ilah yoktur. *Cemaatle Namaz İmam Cemaate namaz kıldıran kişi. Cemaat İmama uyup topluca namaz kılan kişiler. Mihrap İmamın namaz kıldırırken camide durduğu topluluk demektir. Dinimizde bazı namazlar mutlaka cemaatle topluca kılınır. Cuma namazı, bayram namazı ve cenaze namazı cemaatle kılınması gereken namazlardır. Günlük kılınması gereken beş vakit namaz ve Ramazan ayında kılınan teravih namazı tek başına da kılınabilir, cemaatle de kılınabilir. Ancak Peygamber Efendimiz cemaatle kılmayı teşvik etmiştir. Çünkü cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan 27 kat daha fazla sevaptır. Beş vakit namazın sadece farzları cemaatle kılınır. Sünnetleri tek başına kılınır. Cemaatle namaz kılmak isteyen bir kişi, kılacağı namazın niyetinin son kısmına “uydum imama” ifadesini ekler. “Niyet ettim Allah rızası için sabah namazının farzını kılmaya, uydum imama.”Cemaatle kılınan namazın baş tarafına yetişemeyen kimse, yetiştiği yerden imama uyar. İmam selam verip namazı bitirince kişi sadece sağa selam verip ayağa kalkar. Kılamadığı yetişemediği bölümleri tek başına tamamlar. İmama uyan kişi tekbir alındıktan sonra sadece sübhaneke duasını okur. Fatiha ve ek sureyi okumaz. Diğer rekatlarda da hiçbir sure okumaz. Ancak oturuşlarda et-tahiyyatü ve diğer duaları okur. Rüku ve secdelerde tesbihleri söyler.• “Cemâatle kılınan namaz münferiden kılınan namazdan yirmi yedi derece faziletlidir.” Hadis-i şerif • “Her kim beş vakit namazı cemaatle eda ederse ona beş şey ihsan olunur » Birincisi, dünyada ona fakirlik gelmez. » İkincisi, Cenâb-ı Hak ondan kabir azabını kaldırır. » Üçüncüsü, amel defterini sağından alır. » Dördüncüsü, sırât üzerinden çakan şimşek gibi geçer. » Beşincisi, Allâhü Teâlâ onu hesapsız ve azabsız cennete koyar.” Hadis-i şerif• “Kişinin cemaatle namaz kılması, evinde münferid cemâatsiz kırk yıl namaz kılmasından hayırlıdır.” Hadis-i şerif *Cuma – Bayram – Cenaze – Teravih Namazları +CUMA NAMAZI “Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman hemen Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.” Cuma suresi, 9. ayet Cuma namazı farz bir namazdır. Haftada bir kez, cuma günü öğle vaktinde cemaatle kılınır. Cuma namazı kılındığı zaman ayrıca öğle namazını kılmaya gerek yoktur. Cuma Namazı Kimlere Farzdır » Müslüman » Akıllı » Ergenlik çağına girmiş » Hür olan esir olmayan » Yolcu olmayan » Hasta olmayan kişilere farzdır. Cuma namazında hutbeyi dinlemek farzdır. Hutbe Cuma namazında imamın minbere çıkıp Müslümanlara dini ve sosyal konularda bilgi ve öğüt verici konuşma yapması. Cuma Namazının Bölümleri 4 rekat → cumanın ilk sünneti 2 rekat → cumanın farzı 4 rekat → cumanın son sünneti 4 rekat → zühr-i ahir 2 rekat → vaktin son sünneti Cuma Namazının Kılınışı » Cuma namazı başlamadan önce müezzin minareden salâ okur. » Camiye girildikten sonra ilk olarak tek başına cumanın ilk sünneti kılınır. » Ardından müezzin cami içinde ezan okur, buna iç ezan denir. » Sonra imam minbere çıkar, hutbe okur. » Hutbeden sonra imama uyulur, cemaat halinde iki rekat cumanın farzı kılınır. » Sonra dört rekat cumanın son sünneti, 4 rekat zühr-i ahir namazı, iki rekat vaktin son sünneti kılınır. » Tesbih çekilir, dua edilir ve cuma namazı bitirilir. BAYRAM, CENAZE, TERAVİH NAMAZLARI ➤ Bayram Namazı » Bayram namazı, Ramazan ve Kurban Bayramlarında olmak üzere yılda iki defa kılınır. » Bayram namazını kılmak vaciptir. » Bayram namazı, bayramın birinci günü güneş doğduktan kırk beş dakika sonra kılınır. » Bayram namazı cemaatle kılınır. +Bayram Namazının Kılınışı » Önce niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için bayram namazını kılmaya, uydum imama.” » “Allahü ekber” denilerek başlama tekbiri alınır. » Cemaat içinden sübhaneke duasını okur. » Sonra imamla birlikte eller kaldırılarak üç kez tekbir alınır. İlk iki tekbirde eller yana bırakılır. » Üçüncü tekbirde eller bağlanır. » İmam fatiha suresini ve zamm-ı sureyi okur. » Rükuya gidilir. » Secde yapılır. » İkinci rekata kalkılır. » İmam fatiha ve zamm-ı sureyi okur. » Ardından eller kaldırılarak üç defa tekbir alınır. Her defasında eller yana bırakılır. » Dördüncü tekbirde eller kaldırılmadan rükuya gidilir. » Secde yapılır. » Son oturuş yapılır ve selam verilir. » Namazdan sonra imam minbere çıkar ve hutbe okur. » En son dua edilir ve topluca bayramlaşma yapılır. ➤ Cenaze Namazı » Vefat eden Müslümanın ardından kılınan namazdır. » Cenaze namazı farz-ı kifayedir. Yani bir grup Müslüman kılınca diğerlerinden yükümlülük kalkmış olur. » Cenaze namazı cemaatle kılınır. » Eğer vefat eden kişinin cenaze namazını hiç kimse kılmazsa o beldedeki bütün Müslümanlar bundan sorumlu olur. +Cenaze Namazının Kılınışı » Önce niyet edilir, imama uyulur. Niyet, vefat eden kişinin erkek, kadın veya çocuk oluşuna göre değişir. » Başlama tekbiri alınır ve eller bağlanır. » Herkes içinden “sübhaneke” duasını “ve celle senâüke” kısmıyla birlikte okur. » İmam ellerini kaldırmadan yüksek sesle tekbir alır. » Herkes içinden “salli-barik” dualarını okur. » İmam ellerini kaldırmadan yüksek sesle tekbir alır. » Herkes içinden cenaze duasını okur. Bilmeyenler “fatiha” suresini okur. » İmam dördüncü defa tekbir aldıktan sonra selam verilir, namaz bitirilir. » Dua edilir, vefat eden kişi için helallik alınır ve cenaze defnedilir. ➤ Teravih Namazı » Teravih namazı Ramazan ayında, yatsı namazı ile vitir namazı arasında kılınır. » Teravih namazını kılmak sünnettir. » Teravih namazı tek başına veya cemaatle kılınır. Cemaatle kılmak daha sevaptır. +Teravih Namazının Kılınışı » Yatsı namazı kılındıktan sonra, vitir namazından önce müezzinin çağrısıyla ayağa kalkılır. » Teravih namazına niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için teravih namazını kılmaya.” » İki veya dört rekatta bir selam verilerek toplam yirmi rekat kılınır. » İkişer rekat kılınırsa sabah namazının sünneti gibi, dörder rekat kılınırsa yatsı namazının sünneti gibi kılınır. » Her selamdan sonra topluca Peygamberimize salâvat okunur. » Teravih bitince vitir namazına geçilir. *Hz. Zekeriya Hz. Zekeriyya, İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerdendir. İsmi Zekeriyya bin Âzan bin Müslim bin Sadun olup soyu Süleyman aleyhisselama ulaşır. Yahya aleyhisselamın babasıdır. Musa aleyhisselamın getirdiği dînin emir ve yasaklarını insanlara tebliğ etti. Marangozluk yapar, elinin emeğiyle geçinirdi. Kavmi tarafından şehit edildi. O zamanlarda İsrailoğulları arasında peygamber yoktu. Bunlar bir peygamber göndermesi için gece gündüz Allahü teâlâya dua ettiler. Allahü teâlâ, Beyt-i Makdis’te Tevrat yazmayı ve kurban kesmeyi idâre eden Zekeriyya aleyhisselamı peygamber olarak vazîfelendirdi. Zekeriyya aleyhisselam insanlara nasîhat ederek doğru yola çağırdı. İsrailoğullarından onun bildirdiklerine inananlar olduğu gibi, inanmayıp karşı çıkanlar daha çok oldu. Zekeriyya aleyhisselam, İmrân bin Mâsân isminde bir dostunun kızı olan Elîsa ile evlendi. Elîsa ile hazret-i Meryem kardeş olup babaları İmran idi. İmrân önce Elîsa’nın annesi ile sonra bunun başka erkekten olan kızı Hunne ile evlenmişti. Hazret-i Meryem’in annesi olan Hunne; “Cenâb-ı Hak bana bir oğul ihsân ederse Beyt-ül-Makdis’e hizmetçi yapacağım.” diye adakta bulundu. Kızı oldu. Adını Meryem koydu. Hazret-i Meryem doğmadan önce babası İmrân vefat etti. Hunne kızı Meryem’i teslim etmek üzere Beyt-ül-Makdis’e götürdü. Orada bulunan âlimlere niyetini anlatıp nezrinin kabûlünü ricâ etti. Meryem, Beyt-i Makdis’e kabul edildi. Fakat Meryem’in kimin himâyesinde kalacağı husûsunda Beyt-i Makdis hizmetçileri olan âlimler arasında anlaşmazlık oldu. Zekeriyya aleyhisselam; “Çocuğu himâyeme ben alacağım. Akrabâlık yönünden çocuğa en yakın benim.” dedi. Diğer âlimler de çocuğu himâyelerine almak istediler. Çekilen kur’a netîcesinde hazret-i Meryem’in Zekeriyya aleyhisselamın himâyesinde kalması kararlaştırıldı. Zekeriyya aleyhisselam hazret-i Meryem’i evine götürdü. Onu hanımı Elîsa büyüttü. Sonra da hazret-i Meryem için Beyt-i Makdis’te yüksek bir oda yaptırdı. Hazret-i Meryem bu odada hem Allahü teâlâya ibâdet etti, hem de Zekeriyya aleyhisselamdan Tevrat okudu. Zekeriyya aleyhisselam ona hergün yiyecek getirir, ibâdetten bir şey öğretirdi. Bir kış günü odasına girdiğinde önünde dünyâ yiyeceklerine benzemeyen türlü türlü nîmetler gördü. Nereden geldiğini sorduğunda; “Allahü teâlâ tarafından geliyor.” diye cevap verdi. Bu yiyecekler Allahü teâlânın kudretinden hazret-i Meryem’e verdiği bir kerâmetti. Zekeriyya aleyhisselam 99 veya 120 yaşına geldiği halde neslini devâm ettirecek bir evlâdı yoktu. Hanımı da zâten çocuk doğurmuyordu ve 98 yaşındaydı. Gerek Zekeriyya aleyhisselamın, gerekse hanımının çocuk sâhibi olma yaşları geçmişti. Fakat içine bir evlâd sevgisi düşüp kendisine sâlih bir evlâd ihsân etmesi için Allahü teâlâya dua etti. Allahü teâlâ ona Yahya isminde bir oğlan çocuğu ihsân edeceğini Cebrâil aleyhisselam vâsıtasıyla bildirdi. Bir gün Zekeriyya aleyhisselam odasında namaz kılarken beyaz elbiseler içersinde Cebrâil aleyhisselam gelerek Allahü teâlânın kendisine Yahya isminde bir oğul ihsân edeceğini müjdeledi. Ayrıca onun hazret-i Îsâyı tasdik edeceğini, zamânın büyüklerinden ve bütün kötülüklerden uzak, nübüvvetle peygamberlikle muttasıf, sâlihler zümresinden bir zât olacağını haber verdi. Zekeriyya aleyhisselam bu müjdeye sevinip arzusunun çabukluğunu arz ederek “Yâ Rabbî! Bana vâd ettiğin çocuğun meydana geleceğine delil ve alâmet olmak üzere, bu gönlüme yerleşmesi ve kalbimin bana vâdettiğin şeyde mutmain olması için bir nişan ver. O alâmetle bu nîmeti şükürle karşılayayım.” diye münâcaatta bulundu. Allahü teâlâ Zekeriyya aleyhisselamın duasını kabul ederek; “Senin için alâmet, birbiri ardınca üç gece ve gündüz insanlarla konuşmamandır.” Bir hastalık ve sebeb olmaksızın, sen sıhhatli olduğun halde üç gece ve gündüz dilini konuşmadan alıkoymandır” buyurdu. Yahya aleyhisselam ana rahmine düşünce Zekeriyya aleyhisselam konuşamaz oldu. Meramını ancak işâretle anlatabiliyordu. O, bu üç gün içinde devamlı ibâdet ve zikirle meşgul oldu. Cenâb-ı Hakka karşı hamd ve şükür vazîfesini yerine getirdi. Müddet tamam olunca Zekeriyya aleyhisselamın oğlu Yahya aleyhisselam dünyâya geldi. Yahya aleyhisselamın doğumu ile Zekeriyya aleyhisselam ve âilesi çok sevindiler. Yahya aleyhisselamdan altı ay sonra İsa aleyhisselam dünyâya geldi. İsrailoğulları İsa aleyhisselam beşikteyken Allahü teâlânın kudretiyle konuşmasına rağmen, onun babasız dünyâya gelmesiyle ilgili olarak Zekeriyya aleyhisselama iftirâ ettiler. Zekeriyya aleyhisselamı şehit etmek üzere aramaya başladılar. Yahudilerin iftirâlarını ve kendisini öldürmek istediklerini haber alan Zekeriyya aleyhisselam “Takat getirilemeyen şeyden uzaklaşmak, peygamberlerin sünnetidir.” kâidesince Yahudilerin bulundukları yerden uzaklaştı. Yahudiler onu yakalamak için peşine düştüler. Zekeriyya aleyhisselam Beyt-ül-Makdîs yakınlarında ağaçlı bir bahçeye girdi. Bir ağacın yanından geçerken ağaç “Ey Allah’ın peygamberi! Bana gel” diye seslendi. Ağaç yarıldı ve Zekeriyya aleyhisselam içine girdi. Sonra kapandı ve onu gizledi. İsrailoğulları Zekeriyya aleyhisselamın izini tâkip edip nereye gittiğini anlayamadılar. O sırada mel’ûn İblis şeytan gelerek onlara; “Bu ağacı bıçkı ile kesin, burada ise meydana çıkar. Yoksa ne kayb edersiniz.” dedi. Kâfirler o ağacı biçerek Zekeriyya aleyhisselamı şehit ettiler. Zekeriyya aleyhisselamın türbesi Halep’tedir. *Fil Suresi ve Anlamı Bismillahirrahmanirrahim Elem tera keyfe feale Rabbüke bi ashâbil fil. Elem yec’al keydehüm fî tadlil. Ve ersele aleyhim tayran ebâbil. Termîhim bihicaretin min siccil. Fe cealehüm keasfin me’kûl. “Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi. Nihayet onları yenilmiş ekin yaprakları haline getirdi.” ZARARLI ALIŞKANLIKLAR *Bazı Zararlı Alışkanlıklar Dinimizde insana zarar veren alkol, kumar, sigara, uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklar yasaklanmıştır. Bu kötü alışkanlıkların maddi, manevi, ruhsal, bedensel vb. birçok yönden insana zararları bulunmaktadır. Bu tür kötü alışkanlıklardan uzak durmalı, bu konuda bilinçli olmalıyız. ► ALKOL Alkolün beden sağlığına zararları • Beyin ve sinir sistemini etkileyerek bilinç kaybına, görme ve konuşma güçlüğüne neden olur • Karaciğer, mide ve kalp sağlığını olumsuz etkiler Alkolün akıl ve ruh sağlığına zararları • İnsanın iradesini zayıflatır, karar verme yeteneğini olumsuz etkiler •İnsanı bilinçli, sağlıklı ve mantıklı düşünmekten alıkoyar Alkolün topluma, çevreye ve ekonomiye zararları • Alkollü bir sürücü vücut hareketlerini kontrol edemediği için trafik kazalarına sebep olur • Bu kazalar ölüm veya sakat kalmalarla sonuçlanabilir • Ülke ekonomisini zarara uğratır • Şiddete, kavgaya, kırgınlıklara, aile içi geçimsizliklere sebep olur Anayasanın 58. maddesi Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır Alkole başlamadaki etkenler » Alkolün sorunları unutturduğunu sanmak » Çevremizde alkol kullanan kişileri kötü örnek olması » Kötü arkadaş çevresi Alkol kullanmak, dinimizce HARAMdır. Araştırma Yakın tarihlerde ABD’li bilim insanları, alkol bağımlılığının, beyinde hasar oluşturarak gen mekanizmasını karıştırdığını belirlediler. Kronik alkol bağımlılığının, virüsün bilgisayarda bıraktığı tahribat gibi beyinde tahribata yol açtığını ortaya çıkaran bilim insanları, alkol kullanan insanların beyinlerindeki kritik bölgelerde moleküler seviyede program değişikliği meydana geldiğini belirttiler. Beynin üst tarafını oluşturan kabuk bölgesinde yapılan araştırma, alkolün, beynin sağlıklı düşünme ve karar verme konusunda en kritik bölgesini oluşturan bu kısımda büyük hasar meydana getirdiğini ortaya çıkardı. “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar putlar, fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?” Maide suresi, 90, 91. ayetler “Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır.” Hz. Muhammed “İçki bütün kötülüklerin anasıdır.” Hz. Muhammed ► SİGARA Zararlı alışkanlıklardan birisi de sigara içmektir. Dünya Sağlık Örgütünün WHO istatistiklerine göre dünyada ölüme yol açan sebepler arasında sigara ilk sırada yer almaktadır. Sigarada vücuda zarar veren birçok kimyasal madde bulunur. Bunların içinde en tehlikelisi karbonmonoksittir. Bu madde, arabaların egzoz gazının aynısıdır. Ayrıca sigarada bulunan nikotin isimli madde bağımlılık yapar. Sigaranın beden sağlığına zararları • Sigarada vücuda zarar veren bir çok kimyasal madde bulunur. Bunlardan en tehlikelisi karbonmonoksittir. Bu madde, arabaların egzoz gazının aynısıdır. • Sigaradaki nikotin bir çok uyuşturucu gibi bağımlılık yapar. • Sigarada bulunan katran akciğer kanserine ve kronik bronşite yol açar. • Sigara damar sertliğine, ağız ve boğaz kanserine, kalp hastalıklarına sebep olur. Sigaranın ekonomiye ve topluma zararları • Sigara içen kişi, çevresinde bulunanları da pasif içici durumuna düşürür ve onların sağlığına zarar verir. • Sigaranın külü, dumanı, izmariti çevre kirliliği oluşturur. • Sigara içmek ülke ekonomisine, aile bütçesine ciddi zararlar verir. “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın…” Bakara suresi, 195. ayet ► UYUŞTURUCU İnsanın davranışlarında, düşüncelerinde, duygularında anormal değişiklikler meydana getiren tabii ve sentetik maddelere uyuşturucu madde denir. Uyuşturucu maddelerin başlıcaları afyon, esrar, eroin ve kokain, morfindir. Uyuşturucunun beden sağlığına zararları • Sinir sistemini yıpratır. Gerginlik, sinirlilik, uykusuzluk gibi durumlara yol açar. • Mide ve bağırsak hastalıklarına, kansızlığa, deride sivilcelerin ve yaraların ortaya çıkmasına sebep olur. Uyuşturucunun ruh sağlığına zararları • İnsanın sağlıklı düşünmesini, aklını ve iradesini kullanmasını engeller. • Bilinçsiz davranışlar göstererek önce kendisine, sonra da yakınlarına, arkadaşlarına ve topluma maddi-manevi zararlar vermesine neden olur. “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın.” Bakara suresi, 195. ayet “Hastalık gelmeden önce sağlığın, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin ve ölüm gelmeden önce hayatın değerini bilin…” Hz. Muhammed ► KUMAR OYNAMAK Kumar, ortaya belirli bir para veya mal konularak oynanan, tarafların birini kazandırırken diğerini kaybettiren talih oyunlarına denir. Kumar oynamak dinimizce kesinlikle haramdır. Kumarda alın teri dökülmeden, emek harcanmadan elde edilen bir haksız kazanç ya da kayıp söz konusudur. Oysa dinimiz tembelliği, hileyi, haksız kazancı yasaklamış, çalışarak ve emek harcayarak kazanç elde etmeyi öğütlemiştir. Kumar oynayan kişiler hiçbir zaman bu durumdan kazançlı çıkmazlar. Çünkü kazanmanın bir de kaybetme tarafı vardır. Bugün kazanan yarın kaybedebilir. Kişi kaybettikçe daha da hırslanır. Kazanmak için tekrar oynar. Bu böylece devam eder ve sonunda kişi maddi-manevi yönden birçok yıkımlara uğrar. Kumar oynayan kişi sadece para kaybetmez, zamanını da boşa geçirmiş olur. Oysa insan Allah’ın kendisine verdiği zaman nimetini en iyi şekilde ve Allah’ın Kur’an’da gösterdiği ilkeler çerçevesinde değerlendirmelidir. Peygamberimiz zamanında bir kişi arkadaşlarına “Gelin kumar oynayalım” diye davette bulundu. Bu sözü duyan Peygamberimiz, o kişiye, söylediği bu kötü sözden dolayı affedilmek için sadaka vermesini tavsiye etti. Kumarın zararları • Kumar, borçlanmaya neden olur ve aileleri ekonomik olarak sıkıntıya düşürür. • Kumar, çalışarak kazanmak yerine tembelliği ve hileyi teşvik eder. • Kumar, kin ve düşmanlık tohumlarının atılmasına neden olur. • Kumar, oynayanların ruh sağlığını bozar. • Kumar, sağlığı bozar ve zaman israfına sebep olur. • Kumar, aile düzenlerini bozar, yuvaları yıkar. “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar putlar, fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?” Maide suresi, 90, 91. ayetler “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin…” Nisa suresi, 29. ayet “Aranızda birbirinizin malını haksız yere yemeyin…” Bakara suresi, 188. ayet “En değerli kazanç, kişinin kendi elinin emeğiyle kazandığıdır.” Hz. Muhammed “İnsanların çoğu iki nimetin değerini takdir etmezler bilmezler. Bunlardan biri sağlık, diğeri boş zamandır.” Hz. Muhammed “Hiç kimse el emeğiyle kazandığından daha hayırlı bir lokma yememiştir.” Hz. Muhammed *Zararlı Alışkanlıklara Başlama Sebepleri Zararlı alışkanlıklara başlamada aile ortamı, cahillik, arkadaş çevresi, merak vb gibi faktörlerin hepsi ayrı ayrı etkilidir. Bunların etkilerini aşağıda değerlendirdik. • Aile Ortamı Sağlıksız, düzensiz ve ilgisiz aile ortamında yetişen çocuklar kötü alışkanlıklara daha kolay yönelirler. • Bilgisizlik Kişinin bu konuda iyi bir eğitim almamış olması, kötü alışkanlıklara yönelmesine sebep olur. • Arkadaş Çevresi Arkadaşlar birbirlerinden etkilenirler. Kötü alışkanlıkları olan bir kişiyi arkadaş edinen kimse, arkadaşından etkilenir ve zamanla o kötü davranışları kendisi de yapmaya başlar. • Kitle İletişim Araçları Kitle iletişim araçlarındaki özendirici görüntüler, reklamlar, fotoğraflar, yazılar, filmler ve diziler, internet ortamındaki siteler gençlerin kötü alışkanlıklar edinmelerini teşvik eder. • Özenti ve Taklit Arkadaşlarına özenme, onlar gibi olma isteği ve kendini kanıtlama duyguları da kötü alışkanlıklara başlama nedenlerindendir. Aynı zamanda çocuklar da, büyüklerini ve sevdikleri insanları taklit ederler. • Kişilik Özellikleri Meraklı olmak, heves ve irade zayıflığı da kötü alışkanlıklara başlama nedenlerindendir. Bazı kişiler alkolün, uyuşturucunun nasıl bir şey olduğunu ve tadını merak ederler. Bunları kullanmak isterler ancak bu maddelerin bağımlılık yaratacağını düşünmezler. Önceleri tek tük şeklinde, küçük kaçamaklarla başlayan alkol ve kumar hevesi, zamanla bağımlılık yapar ve daha büyük boyutlara ulaşır. Böylelikle yarattığı sorunlar da büyür. “İyilerle dost olmayan kötülere komşu olur.” Mevlana Celaleddin-i Rumî “Üzüm üzüme baka baka kararır.” Atasözü “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” Atasözü *Zararlı Alışkanlıklardan Korunma Yolları Birey olarak bize düşen görevler • Kötü alışkanlığı olan arkadaşlardan ve kötü alışkanlıkların olduğu yerlerden uzak durmalı, boş vakitlerimizi spor yaparak, kitap okuyarak değerlendirmeliyiz. • Ailemize bağlı olmalı, sıkıntılarımızı ve sorunlarımızı aile büyüklerimizle paylaşarak onların tecrübelerinden ve bilgilerinden yararlanmalıyız. • Televizyon, gazete, film, internet, pc oyunu vb iletişim araçlarında yer alan sigara, alkol, uyuşturucu ve diğer kötü alışkanlıkları özendirici görsel, işitsel yayınlardan kaçınmalıyız. Biz birey olarak kendimizi her türlü kötü alışkanlıklardan korumalıyız. Ayrıca kötü alışkanlığı olanları da uyarmalıyız. Çünkü kötü alışkanlıklar sadece bireye değil, o bireyin veya bireylerin davranış bozuklukları aracılığıyla toplum huzuruna da zarar verir. Yüce Allah bu konuyla ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur “Onlar Allah’a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler, kötülükten alıkoyarlar. Hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar iyi insanlardandır.” Âl-i İmran suresi, 114. ayet. Ailemize düşen görevler • Aileler çocuklarına küçük yaştan itibaren iyi bir eğitim ve terbiye vermelidir. “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha değerli ve üstün bir miras bırakamaz.” Hz. Muhammed • Aileler çocuklarına davranışlarıyla örnek olmalıdır. • Aileler çocuklarının arkadaş çevresinden, yaptıkları işlerden, gittikleri yerlerden haberdar olmalı, yanlışlarını gördüklerinde uygun bir dille uyarmalı, baskıcı olmamalıdır. Devletimize düşen görevler Anayasamızın 58. maddesinde “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.” ifadesi yer alır. Devletimiz bu yasa gereğince çalışmalar yapar. Bunlar; • Küçüklere sigara ve alkol satışını yasa ile engellemiştir. • Öğrencileri kötü alışkanlıkların zararları hakkında bilinçlendirmek, onları bu tür kötülüklerden korumak için okullarda eğitici çalışmalar yapar. • Alkol içilen yerlerin eğitim kurumlarına yakın açılmasını yasa ile engellemiştir. • Uyuşturucu satışını yasa ile engellemiştir. • Gençlere güzel alışkanlıklar kazandırmak amacıyla spor alanları, kütüphaneler, tiyatrolar açar, buralarda çeşitli sportif ve kültürel faaliyetler düzenler. *Kul Hakkı “Ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere ceza vardır. İşte acıklı azap bunlaradır.” Şura suresi, 42. ayet “Aranızda mallarınızı haksız yere yemeyin.” Bakara suresi, 188. ayet “Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin! Çünkü ahirette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar kendi sevaplarından alınır. Sevapları olmazsa, hak sahibinin günahları buna yüklenir.” Hz. Muhammed Kul Hakkı Yemek Hangi Şekillerde Olur? • Başkalarına zarar vererek kul hakkı yemek Hırsızlık, yankesicilik ve hile yapmak, eksik ölçüp tartmak, yalan söylemek, iftira atmak, dedikodu yapmak, alay etmek, başkalarının özel hayatını araştırmak, lakab takmak, çevreye zarar vermek, görevini ihmal etmek…• İçki, uyuşturucu, kumar, sigara gibi kötü alışkanlıklar sağlıklı yaşam hakkını olumsuz etkilediği için kişinin hem kendisine, hem de topluma zarar veren hak ihlalleridir. • Ana-baba hakkı Anne- babanın sözünü dinlememek, tavsiyelerine uymamak, onlara isyankar davranmak kul hakkı ihlalidir. • Komşu hakkı Komşuluk ilişkilerinde dikkatsiz davranmak, gürültü yaparak, bahçeyi ve ortak kullanım alanlarını kötü kullanarak komşuları rahatsız etmek kul hakkı ihlalidir. • Toplumsal hak ihlalleri Trafik kurallarına uymamak, kaçak elektrik veya su kullanmak, vergi kaçırmak, rüşvet almak-vermek, torpil yapmak, soygunculuk yapmak, devlet malına zarar vermek kul hakkı Hakkı Yiyen Kişi Ne Yapmalıdır?Kul hakkı ihlalinde bulunan biri, hakkını yediği kişiyle helalleşmeli, ondan özür dilemeli ve Allah’a tövbe etmelidir. Peygamber Efendimiz bu konuda şöyle buyurmuştur “Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin! Çünkü ahirette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar kendi sevaplarından alınır. Sevapları olmazsa, hak sahibinin günahları buna yüklenir.” *Hz. Yahya Hz. Yahya İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden olup Zekeriyya aleyhisselamın oğludur. Annesinin ismi Elisa’dır. Elisa İmran’ın kızıydı. Hristiyanlar Elisa’ya “Elizabeth” derler. Allahü teâlâ, onu babası Zekeriyya aleyhisselamın duası üzerine ihsân etti. Zekeriyya aleyhisselam doksan dokuz veya yüz yirmi yaşına geldiği halde neslini devâm ettirecek bir evlâdı yoktu. Hanımı da doksan sekiz yaşındaydı. Gerek kendisinin, gerekse hanımının çocuk sâhibi olma yaşları geçmişti. Fakat içine evlâd sevgisi düşüp kendisine sâlih bir evlâd ihsân etmesi için Allahü teâlâya dua etti. Allahü teâlâ Zekeriyya aleyhisselamın duasını kabul etti. Zekeriyya aleyhisselam odasında namaz kıldığı sırada Cebrâil aleyhisselam ona şöyle nidâ etti “Yâ Zekeriyya, muhakkak Allahü teâlâ sana kendinden gelen bir kelimeyi İsa aleyhisselamı tasdik edici ve kereminin seyyidi ve nefsine hâkim ve sâlihlerden bir peygamber olmak üzere Yahya’yı müjdeliyor.” Bu husus Âl-i imrân sûresi 38-39. âyetlerinde bildirilmiştir. Zekeriyya aleyhisselamın ihtiyar olan hanımı hâmile kaldı ve belirli müddetten sonra Yahya aleyhisselam doğdu. Rivâyete göre Yahya aleyhisselamın doğumu ile İsa aleyhisselamın doğumu aynı seneye rastlamaktadır. Doğumundan îtibâren fevkâledelikler içinde olan Yahya aleyhisselam babası Zekeriyya aleyhisselamın nezâretinde yetişti. Küçük yaşta Tevrat’ı okumaya ve hükümlerini anlamaya başladı. Zâten Allahü teâlâ tarafından ona küçük yaşından îtibâren hikmet ihsân edildiği, Tevrat’ı okuyup hükümlerini anlama kâbiliyeti verildiği bildirilmiştir. Tevrat’ı ve hükümlerini küçük yaşta öğrenmiş olan Yahya aleyhisselam bâzan Beyt-ül Makdis’te Mescid-i Aksa bâzan da tenhâ ve ıssız yerlerde Allahü teâlâya ibâdet ve tâatla meşgul olurdu. Öğrendiklerini İsrailoğullarına anlatır, onları Allahü teâlânın emirlerini yapmaya yasaklarından kaçınmaya dâvet ederdi. Gâyet mütevâzî ve sâde bir hayat yaşar, kıldan elbise giyer, arpa ekmeği yerdi. Dünyâya gönül vermezdi. Gece gündüz Allahü teâlâya ibâdet eder, Allah korkusundan dolayı çok ağlardı. Göz yaşları sebebiyle nûrlu yüzü yara olurdu. Yahya aleyhisselam rüşd olgunluk çağına ulaştığı zaman, kendisine Allahü teâlâ tarafından peygamberlik emri bildirildi. İlk önce Musa aleyhisselamın bildirdiği dînin esaslarına uyması ve Tevrat’ın hükümlerini insanlara tebliğ etmesi emredildi. İsa aleyhisselama İncîlnâzil olup, Tevrat’ın hükmü kaldırılınca İsrailoğullarını İncîl’in emir ve yasaklarına uymağa çağırdı. Daha sonra Şam’a giderek insanları hak dîne dâvet etti. Yahya aleyhisselamın dâvetini kabul edenler olduğu gibi, türlü bahânelerle ona karşı çıkanlar da oldu. Peygamberlerin mucizelerini gördükleri hâlde onlara inanmayıp, karşı çıkan ve birçok peygamberi şehit eden İsrailoğulları İsa aleyhisselama karşı çıkıp onu şehit etmek istediler. Allahü teâlâ İsa aleyhisselamı göğe kaldırdıktan sonra Yahya aleyhisselam İncîl’in hükümlerini insanlara anlatmaya devâm etti. Zâlim Yahudi Hükümdârı Herod’un torunu Birinci Herod, hazret-i Yahya’ya iyi muâmelede bulunurdu. Kendi kardeşinin kızı veya hanımının önceki kocasından bir kızı hükümdârı Birinci Herod bu kızla evlenmeyi ve nikâhlarını Yahya aleyhisselamın yapmasını istedi. Yahya aleyhisselam böyle bir evliliğin hazret-i İsa’nın tebliğ ettiği İncîl kitabında yasaklandığını ve böyle bir nikâhın imkânsız olduğunu bildirdi. Bu duruma içerleyen kızın annesi, Yahya aleyhisselamın öldürülmesini istedi. Yahya aleyhisselama karşı iyi niyet sâhibi olan birinci Herod da kadının ve kralla evlenmek isteyen kızının isrârı üzerine Yahya aleyhisselamın yakalanıp getirilmesi veya öldürülüp, başının getirilmesini adamlarına emretti. Herod’un adamları Yahya aleyhisselamı yakalayıp, başını kesmek sûretiyle şehit ettiler. Başka bir rivâyette de yakalayıp getirdiler. Herod kendisi başını kesmek sûretiyle şehit etti. Kesilmiş olmasına rağmen Yahya aleyhisselamın başı mucize olarak “Bu kızı almak sana helâl değildir.” diye defâlarca söyledi. Allahü teâlâ Yahya aleyhisselamın intikâmını almak için onların başına bâzı musîbetler gönderdi. Bâzı rivâyetlerde Herod ve evlenmek istediği kızı, Karun gibi yerin yuttuğu bildirilmektedir. Yahya aleyhisselam şehit edildiği zaman otuz dört yaşlarında bulunuyordu. Yahya aleyhisselamın mübârek bedeninin parçaları, başka başka şehirlerdedir. Başı ise Şam’daki Ümeyye Câmiindeki türbededir. Yahya aleyhisselam sûret itibariyle zamânındaki insanların en güzeli ve hüsn-ü Cemâl sâhibiydi. İnsanlara karşı yumuşak huylu, tevâzû ve şefkât sâhibiydi. Başındaki saçları seyrek ve sesi inceydi. Ondan önce Yahya ismiyle isimlendirilen olmamış ve ismi Allahü teâlâ tarafından bildirilmişti. Bu husus Meryem sûresi 7. âyetinde bildirilmiştir. Yahya aleyhisselam günahlardan temiz kılınmış olup, takvâ sâhibiydi. Tevâzu sâhibi olup itâatkar ve halim selîmdi. Yahya aleyhisselam doğduğu, öldüğü ve dirildiği günlerde Allahü teâlâ tarafından selâmete erdirildi. Bu husûsiyetleri Meryem sûresi 13, 14 ve 15. âyetlerinde bildirilmiştir. Tebbet Suresi ve Anlamı Tebbet suresi Kur’an-ı Kerim’in 111. suresidir ve 5 ayetten oluşur. Mekke döneminde Fâtiha suresinden sonra indirilmiştir. Adını ilk kelimesi tebbetten elleri kurusun alır. Sûrenin ilk üç âyetinde Peygamberimizin amcası Ebu Leheb’e beddua edilmekte, sahip olduğu servetin ve çocuklarının kendisini cehennem ateşinden kurtaramayacağı haber verilmektedir. Son iki âyette Ebû Leheb’in karısı Ümmü Cemîl Ervâ’nın da alev alev tutuşan cehenneme gireceği bildirilmektedir. Çünkü o Hz. Peygamber’e eziyet etmek için dikenler taşıyıp O’nun geçeceği yola sermekteydi. Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb. Mâ ağnâ anhü mâlühû ve mâ keseb. Seyaslâ nâran zâte leheb. Ve’mraetühû hammâletel hatap. Fî cîdihâ hablün min mesed. “Ebû Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu. Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı. O, bir alevli ateşe girecektir, Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu halde sırtında odun taşıyarak karısı da o ateşe girecektir.” MUHAMMED’İN HAYATI *Hz. Muhammed’in Çağrısı Mekke Dönemi İLK VAHİY YARATAN RABBİNİN ADIYLA OKU İlk Vahiy 610 yılının Ramazan ayında Hira Mağarası’nda Cebrail meleği Peygamberimize Allah’ın ilk vahiylerini getirdi. Hz. Muhammed mağarada düşüncelere dalmışken Cebrail geldi ve O’na; — “Oku!” dedi. Peygamberimiz korku ve endişe içinde, — “Ben okuma bilmem!” dedi. Cebrail ikinci kez, — “Oku!” dedi. Peygamberimiz yine, — “Ben okuma bilmem!” dedi. Bunun üzerine Cebrail üçüncü kez aynı isteği tekrarlayınca Peygamberimiz, — “Ne okuyayım?” diye sordu. O zaman Cebrail Alak suresinin ilk beş ayetini O’na okudu. “Oku! Yaratan Rabb’inin adıyla oku. O insanı alak’tan yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini öğreten, kalemle yazmayı öğreten Rabb’in en büyük keremcömertlik sahibidir.” Alak suresi, ayetler Hz. Muhammed de kendisine okunan bu ayetleri Cebrail ile birlikte tekrar etti. Böylece Allah’tan ilk vahiyleri ve peygamberlik görevini almış oldu. Varaka’ya Danışma Peygamberimiz yaşadığı bu olayın verdiği korku içerisinde koşarak evine gitti. Hemen yatağına yatıp eşi Hatice’ye “Beni örtün, beni örtün!” dedi. Bir süre dinlenip sakinleştikten sonra başından geçenleri eşine anlattı. Eşi O’nu “Korkma! Allah seni hiçbir zaman utandırmaz. Sen hep doğruyu söylersin. Eli açık ve cömertsin. Fakir ve muhtaçlara yardım eder, misafiri ağırlarsın.” diyerek teselli etti. Hatice daha sonra O’nu, Tevrat ve İncil hakkında geniş bilgi sahibi olan amcasının oğlu Varaka bin Nevfel’e götürdü. Varaka Hz. Muhammed’i dikkatlice dinledikten sonra “Sen bu ümmetin peygamberi olacaksın. Sana gelen melek, Musa’ya gelen melektir. Kavmin sana eziyet edecek ve seni yurdundan çıkaracaklar. Şayet o günlere yetişirsem Allah için sana yardım ederim.” dedi. YAKIN ÇEVREYE ÇAĞRI İkinci Vahiy Peygamberimize bir müddet vahiy gelmedi. Bir gün Hira Mağarası’ndan dönerken yolda Cebrail’i gördü. Korku ve endişeyle evine vardı ve yatağına girip örtündü. Bu sırada Müddessir suresinin ilk ayetleri indirildi “Ey bürünüp sarınan! Kalk ve insanları uyar, sadece Rabb’ini büyük tanı. Elbiseni tertemiz tut. Kötü şeyleri terket. Yakın Çevreye Çağrı Bu ayetlerin gönderilmesinin ardından Peygamber Efendimiz tebliğ uyarma vazifesine başladı. Önce en yakınlarından başlayarak çevresindekilere İslam dinini ve kendisinin Allah’ın resulü olduğunu tebliğ etmeye başladı. O’na ilk inananlar eşi Hz. Hatice, yakın arkadaşı Hz. Ebubekir, amcası Ebu Talip’in oğlu Hz. Ali ve azat ettiği kölesi Hz. Zeyd oldu. ÇAĞRININ YAYGINLAŞMASI Peygamberimiz İslam davetini üç yıl boyunca gizli bir şekilde yaptı. Bu sürede Müslümanların sayısı kırka ulaşmıştı. Peygamberliğin üçüncü yılında Cebrail meleği tekrar vahiy getirdi. Bu vahiyde Allah şöyle buyuruyordu “Sana emrolunanı açıkça söyle ve ortak koşanlardan yüz çevir.” Bu emir üzerine Hz. Muhammed insanları açıkça İslam’a çağırmaya başladı. Bir gün Safa tepesine çıkarak insanlara seslendi. — Ey Kureyşliler! Size, şu tepenin arkasında bir düşman var, şimdi size saldıracak desem bana inanır mısınız? diye sordu. Orada bulunanlar, — Evet, inanırız. Çünkü senin daha önce yalan söylediğini hiç duymadık, dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz, — O halde ben size, önümüzde şiddetli bir azap günü bulunduğunu, Allah’a kulluk etmeyenlerin bu büyük azaba uğrayacaklarını haber veriyorum… Yemin ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Ben de Allah’ın size ve bütün insanlara gönderdiği peygamberiyim… diyerek Mekkelileri Müslüman olmaya çağırdı. Amcası Ebu Leheb “Bizi bunun için mi çağırdın?” diyerek kaba ve kırıcı sözler söyledi. Bu çağrı sonrasında ve Peygamberimizin çabalarıyla İslamiyet Mekke’de yayılmaya başladı. Mekkelilerin Peygamberimizi Vazgeçirme Çabaları İslam dininin Mekke’de yayılmaya başlaması insanları rahatsız etti. Çünkü putperestliğin ortadan kalkması demek Mekke’nin ileri gelenlerinin ekonomik olarak çöküntüye uğraması, gelir kaynaklarının kesilmesi demekti. Ayrıca sosyal düzenleri bozulacaktı. Bunun üzerine öncelikle Hz. Muhammed’e makam, mevki, para teklif ederek O’nu İslam davetinden vazgeçirmeye çalıştılar. Peygamberimiz kabul etmedi. İşkence ve Boykot Dönemi Mekkeli müşrikler İslam’ın yayılmasını önlemek için yalan ve iftiraya başvurdular. Peygamberimizle ve Müslümanlarla alay ettiler. Sonuç vermeyince kimsesiz ve fakir Müslümanlara ağır eziyetler, işkenceler yapmaya başladılar. Onlarla alışverişi kestiler, boykot uyguladılar, şehirden dışladılar. İlk Hicret Habeşistan Mekkeli müşriklerin işkence ve baskıları dayanılmaz hale gelince Müslümanlardan bir grup Cafer-i Tayyar başkanlığında Habeşistan’a göç etti 615-616. Hüzün Yılı Hz. Muhammed peygamberliğin onuncu yılında en büyük destekçilerinden olan amcası Ebu Talip ile eşi Hz. Hatice’yi kaybetti. Bu iki değerli insanın vefatı dolayısıyla Peygamberimiz çok üzüldü ve bu seneye “hüzün yılı” adı verildi. Taif Yolculuğu Hz. Muhammed her türlü olumsuzluğa rağmen İslam’ı tebliğ etmeye devam ediyordu. 620 yılında Taif’e giderek oradaki insanları Allah’ın dinine çağırmak istedi. Ancak Taifliler O’na çok kötü davrandılar. Taşlayarak şehirden kovdular. *Hz. Muhammed’in Medine’ye Hicreti İlk Hicret Habeşistan Mekkeli müşriklerin işkence ve baskıları dayanılmaz hale gelince Müslümanlardan bir grup Cafer-i Tayyar başkanlığında Habeşistan’a göç etti 615-616. Hüzün Yılı Hz. Muhammed peygamberliğin onuncu yılında en büyük destekçilerinden olan amcası Ebu Talip ile eşi Hz. Hatice’yi kaybetti. Bu iki değerli insanın vefatı dolayısıyla Peygamberimiz çok üzüldü ve bu seneye “hüzün yılı” adı verildi. Taif Yolculuğu Hz. Muhammed her türlü olumsuzluğa rağmen İslam’ı tebliğ etmeye devam ediyordu. 620 yılında Taif’e giderek oradaki insanları Allah’ın dinine çağırmak istedi. Ancak Taifliler O’na çok kötü davrandılar. Taşlayarak şehirden kovdular. Akabe Biatları Peygamberimiz şehir dışından Mekke’ye gelen yabancılara da İslam’ı tebliğ ediyordu. Peygamberliğin on birinci yılında, hac görevi için Medine’den gelen altı kişi ile Mekke’nin Akabe bölgesinde görüşüp onları Müslüman olmaya çağırdı. Onlar da bu daveti kabul edip Müslüman oldular 621 ve ertesi yıl aynı yerde görüşmek üzere sözleşip Medine’ye döndüler. Bu insanlar Medine’de İslam’ı anlattılar ve çok kişinin Müslüman olmalarını sağladılar. Bir sonraki yıl daha kalabalık bir grupla Mekke’ye gelip Peygamberimize bağlılıklarını bildirdiler 622. Peygamberimizin Medinelilerle yaptığı bu iki görüşmeye Akabe biatları denir. Medineliler bu görüşmelerde Peygamberimizin ve Müslümanların Mekke’de uğradıkları eziyetleri, işkenceleri, baskıları görüp onları Medine’ye davet ettiler. Medine’de Hz. Muhammed’i ve Mekke’den gelen Müslümanları her şartta ve her durumda koruyacaklarına söz verdiler. Bunun üzerine Peygamberimiz isteyen Müslümanların Medine’ye göçebileceklerini söyledi. Bunun üzerine bazı Müslümanlar Medine’ye göç ettiler. Medine’de İslamiyet hızla yayılmaya başladı. Suikast Girişimi Akabe biatlarından sonra Müslümanların çoğu gizlice Medine’ye göç ettiler. Geride ise Peygamber Efendimiz, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ali ve birkaç Müslüman kalmıştı. Hicret haberini duyan müşrikler İslam’ın yayılmasının önüne geçemeyeceklerini anlayınca Peygamberimizi öldürmeye karar verdiler. Gece Peygamberimizin evinin etrafını sarıp beklemeye başladılar. Sabah olunca Hz. Muhammed hâlâ evden çıkmayınca eve girdiler ve evde sadece Hz. Ali’yi buldular. Hz. Ali o zamanlar daha çocuktu. Hicret O sırada Hz. Muhammed Allah’ın yardımıyla suikastçılara görünmeden evden çıkmış, Hz. Ebu Bekir ile hicret yolculuğuna başlamıştı. Hz. Ali ise Peygamberimizin bıraktığı emanetleri sahiplerine verdikten sonra yola çıktı ve Medine yakınlarındaki Kuba köyünde onlara yetişti. Peygamberimiz ve beraberindekiler 24 eylül 622 tarihinde Medine’ye vardılar. Medineliler onları büyük bir sevinçle karşıladı. Hicretin İslam Tarihindeki Sonuçları » 23 yıllık peygamberliğin Mekke dönemi sona ermiş, Medine dönemi başlamıştır. » Müslümanlar Mekkeli müşriklerin baskılarından kurtulmuşlardır. » Peygamberimiz Medine’de İslam’ı anlatabileceği özgür bir ortama kavuştu ve İslam dini daha hızlı yayıldı. » Bu kentin “Yesrib” olan adı “Medine” olarak değişmiştir. » Hicret, Hz. Ömer zamanında hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Muhacir İslamiyet uğruna her şeylerini Mekke’de bırakıp Medine’ye göç eden Müslümanlara denir. Ensar Medine’de onları karşılayan ve her şeylerini onlarla paylaşan Müslümanlara denir. *Hz. Muhammed’in Çağrısı Medine Dönemi PEYGAMBER MESCİDİ MESCİD-İ NEBİ – EĞİTİM ÖĞRETİM ETKİNLİKLERİ Mescid-i Nebî Peygamber Efendimiz Medine’ye hicret ettiğinde ilk önce bir mescit yaptırdı. Bu mescide Mescid-i Nebî adı verildi. Burası sadece namaz kılınan bir yer olmayıp çok amaçlı bir kurum görevi görüyordu. Mescid-i Nebinin İşlevi » Hz. Muhammed her fırsatta Müslümanları burada toplayıp onlara İslam’ın ilkelerini anlatıyordu. » Özellikle namazlardan sonra bir müddet mescidde kalıp Müslümanlara nasihat ediyordu. » Medine dışından gelen misafirleri, yabancı ülke temsilcilerini burada ağırlıyor, onları İslam’a davet ediyordu. Eğitim-Öğretim Etkinlikleri Peygamberimiz Mescid-i Nebi’nin bitişiğine Suffe adı verilen odalar yaptırdı. Burada yoksul, kimsesiz, yetim kişileri barındırdı. Ayrıca bizzat onlara öğretmenlik yaptı. Onları birer İslam alimi olarak yetiştirip başka şehirlere, topluluklara Müslümanlığı anlatmak için gönderdi. TOPLUMSAL BARIŞIN KURULMASI Peygamber Efendimiz Medine’ye geldikten sonra bu şehirde yaşayan insanlar ve farklı dini gruplar arasında toplumsal barışın sağlanması için bazı çalışmalar yaptı.» Mekke’den gelen muhacirlerden her birini, Medineli ensardan biri ile kardeş ilan etti. Kendisine de Hz. Ali’yi kardeş seçti. » Yıllardır birbirleriyle çatışma halinde olan Evs ve Hazreç kabilelerini barıştırdı. » Medine’de yaşayan tüm dinî gruplarla Müslümanlar, müşrik Arap kabileleri, Yahudiler “Medine Sözleşmesi” anlaşmasını yaptı. Buna göre herkes Medine’yi dış saldırılara karşı beraberce savunacak, Medine’de özgür bir ortam olacaktı. Medine sözleşmesinin bazı maddeleri » Müslümanlarla Yahudiler barış içinde yaşayacaklar. » Yahudiler kendi dinlerinde serbest olacaklar. » Dışarıdan bir saldırı olursa Medine birlikte savunulacak. » Müslümanlarla Yahudiler arasında herhangi bir anlaşmazlık çıkarsa Hz. Muhammed hakem kabul edilecek. » İki taraftan biri, üçüncü bir tarafla savaşırsa diğer taraf yardımcı olacak. HUDEYBİYE ANTLAŞMASI VE MEKKE’NİN FETHİ İslam dininin Medine’de hızla yayılması Mekkelileri endişelendirdi. Çünkü bir gün Müslümanların Mekke’yi ele geçirmelerinden korktular. Müslümanların güçlenmelerini önlemek için hazırlık yapmaya başladılar. Bedir Savaşı 624 Mekkeliler hicretten sonra Müslümanların Mekke’de geride kalan eşyalarını yağmaladılar. Bunun üzerine Peygamberimiz Medine’den geçmesi planlanan bir Mekke kervanının yolunu kesmeye karar verdi. Bu haberi alan Mekkeli müşrikler bir ordu hazırladılar ve Medine’ye doğru yola çıktılar. Müslümanlar 300 kadar, Mekkeliler ise 1000 kadardı. Müslümanlar ile Mekkeli müşrikler 624 yılında Bedir kuyuları yanında karşılaştılar ve savaşı Müslümanlar kazandı. Peygamberimiz Bedir savaşında esir aldığı müşrikleri, her biri on Müslümana okuma-yazma öğretmek şartıyla serbest bıraktı. Uhud Savaşı 625 Mekkeli müşrikler Bedir’in intikamını almak amacıyla 625 yılında Medine’ye doğru 3000 kişilik bir orduyla harekete geçtiler. Peygamberimiz onları 700 kişilik İslam ordusuyla Uhut’ta karşıladı. Hz. Muhammed kritik bir yer olan Uhut dağı eteklerine elli okçu yerleştirdi ve onlara “Asla yerinizi terk etmeyin” dedi. Savaşın ilk aşamasında Müslümanlar müşrikleri bozguna uğratınca okçular savaşı kazandık diye yerlerini terk ettiler. Bu durumu fırsat bilen düşman atlı birlikleri dağın arkasından dolanıp Müslümanları araya sıkıştırdılar. Bu savaşta müşrikler 23 ölü, Müslümanlar 70 şehit verdi. Peygamberimizin amcası Hz. Hamza da şehitler arasındaydı. Hz. Muhammed de bu savaşta yaralandı. Bu savaşta okçuların yerlerini terk etmeleri, Peygamberimizin sözüne uymanın ne kadar önemli olduğu konusunda Müslümanlara bir ders oldu. Hendek Savaşı 627 Uhud Savaşında istediklerini tam olarak elde edemeyen Mekkeli müşrikler yaklaşık 12000 kişilik bir orduyla 627 yılında tekrar Medine’ye doğru yola çıktılar. Bunu haber alan Peygamberimiz, arkadaşlarıyla durumu görüşüp savunma amacıyla Medine şehrinin etrafına geniş ve derin bir hendek kazdırdı. Hendeği görünce şaşıran müşrikler yaklaşık bir ay kuşatma yaptılar. Sonunda askerin morali kırıldı ve müşrikler Mekke’ye dönmek zorunda kaldılar. Bu savaştan sonra Mekkeliler bir daha Müslümanlara saldırma cesaretini gösteremediler. Hudeybiye Antlaşması 628 Peygamberimiz hicretin altıncı yılında Kabe’yi ziyaret etmek amacıyla 1500 Müslümanla Medine’den yola çıktı. Bunu haber alan müşrikler onları engellemeye çalıştılar. Bunun üzerine Hudeybiye denilen yerde iki taraf arasında bir anlaşma imzalandı. Hudeybiye Antlaşması, Mekkelilerin Müslümanları resmen tanıdıkları ilk antlaşma oldu. Bu antlaşmayla sağlanan barış ortamında birçok Arap kabilesi Müslüman oldu. Ayrıca Peygamberimiz Bizans, İran, Mısır ve Habeşistan ülkelerinin hükümdarlarına elçilerle İslam’a davet mektupları yolladı. Hudeybiye Antlaşmasının Maddeleri» Müslümanlar Kabe’yi ancak ertesi yıl ziyaret edebilecekler, yalnız orada üç günden fazla kalamayacaklardı. » İki taraf birbiriyle on yıl savaşmayacaktı. » Mekkeli bir kimse İslam’ı kabul edip Medine’ye sığınırsa iade edilecek, Medineli bir Müslüman Mekke’ye sığınırsa geri verilmeyecekti. Mekke’nin Fethi 630 Hudeybiye antlaşmasından iki yıl sonra Mekkeli müşrikler antlaşmayı bozdular. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz Mekke’yi fethetmek üzere kişilik bir orduyla yola çıktı. Müşrikler karşı koymadan ve önemli bir çatışma olmadan Mekke 630 yılında Müslümanlar tarafından fethedildi. Hz. Muhammed Kabe’yi putlardan temizletti ve orada Allah’a şükür için namaz kıldı. Ardından Mekkelilere bir konuşma yaptı. Artık düşmanlıkların, kavgaların sona erdiğini, gerçek üstünlüğün takvada olduğunu söyleyip genel af ilan etti ve herkesi bağışladı. Bu tutum karşısında Mekkelilerin büyük bir kısmı İslam’ı kabul etti. *Veda Hutbesi ve Peygamberimizin Vefatı Peygamber Efendimiz 632 yılında beraberindeki fazla Müslümanla hac ziyareti için Mekke’ye gitti. Hep birlikte hac görevlerini yerine getirdiler. Hz. Muhammed daha sonra Arafat’ta toplanan Müslümanlara bir konuşma yaptı. Peygamberimizin bu hac ziyaretine “Veda Haccı”, Arafat’ta yaptığı konuşmaya da “Veda Hutbesi” denir. Veda Hutbesinde vurgulanan konular, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesindeki maddelerle büyük oranda benzerlik gösterir. Ancak Veda Hutbesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinden yaklaşık 1400 yıl önce söylenmiştir. Veda Hutbesi “Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu şehriniz Mekke nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir. Her türlü tecavüzden korunmuştur. Ashabım! Muhakkak Rabb’inize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi burada bulunanlar bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur. Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdülmuttalib’in oğlu amcam Abbas’ın faizidir. Lakin ana paranız size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib’in torunu Iyas bin Rabia’nın kan davasıdır. Ey insanlar! Muhakkak ki şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız. Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir. Ey mü’minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ve Peygamberin sünnetidir. Mü’minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir ve böylece bütün müslümanlar kardeştirler. Bir müslümana kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır. Ey insanlar! Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesini ayırmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır. Ey insanlar! Rabb’iniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız. Adem ise topraktandır. Arab’ın Arab olmayana, Arab olmayanın Arab üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah’ın kitabı ile idare ederse onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız » Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız. » Allah’ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı haksız yere öldürmeyeceksiniz. » Zina etmeyeceksiniz. » Hırsızlık yapmayacaksınız. İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler Allah’ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şehadet ederiz!’ Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz şehadet parmağını kaldırdı. Sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve şöyle buyurdu Şahit ol Yâ Rab! Şahit ol Yâ Rab! Şahit ol Yâ Rab!” Hz. Muhammed’in Vefatı Hz. Muhammed Veda Haccından sonra Medine’ye döndü ve bir müddet sonra hastalandı. Rahatsızlığı iyice artınca mescide çıkamaz duruma geldi ve Hz. Ebu Bekir’e namazları kıldırmasını söyledi. Peygamber Efendimiz 8 Haziran 632 tarihinde, 63 yaşındayken Medine’de vefat etti. Hz. Muhammed’in vefatı herkesi derinden üzdü. Birçok Müslüman buna inanamadılar. Hatta Hz. Ömer, O’nun öldüğünü söyleyenlere sert tepki gösterdi. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir “Ey insanlar! Muhammed’e tapan bilsin ki o ölmüştür. Allah’a inanan bilsin ki Allah bâkîdir, asla ölmez.” diyerek insanları sakinleştirdi ve ardından şu ayetleri okudu “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Kim geri dönerse Allah’a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri ödüllendirecektir.” Al-i İmran suresi, 144. ayet. Peygamberimizin cenazesi Hz. Ali tarafından yıkandı ve kefenlendi. Müslümanlar gruplar halinde O’nun cenaze namazını kıldılar. Peygamberimizin cenazesi vefat ettiği yer olan Hz. Aişe’nin odasına defnedildi. O’nun Mescid-i Nebi içerisinde yer alan kabrine Ravza-i Mutahhara tertemiz çiçekli bahçe denir. *Nasr Suresi ve Anlamı Bismillahirrahmanirrahim İzâ câe nasrullahi vel feth. Ve raeytennâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ. Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirh. İnnehü kâne tevvâbâ. “Allah’ın yardımı ve fetih Mekke’nin fethi geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tesbihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O tövbeleri çok kabul edendir.” TEMEL DEĞERLERİMİZ *Toplumumuzu Birleştiren Temel Değerler Din Sözlükte “âdet, yol, gidişat” anlamlarına gelene din kavramı terim olarak ise “akıl sahibi insanları kendi istek ve hür iradeleri ile hayırlı olan şeylere götüren ilahi kanunlar” şeklinde tanımlanır. Din, hem bireysel hem toplumsal hayatında insana yol gösterir. İnsanları ortak değerler etrafında bir arada tutar. Toplumda birlik ve beraberliğin sağlanması, dinî ve millî değerlerin yaşanabilmesine bağlıdır. İslam dininde toplumsal bütünleşme, birlik ve beraberlik en önemli değerlerden biridir. Bu bütünleşme de öncelikle tevhid inancıyla sağlanır. İslam’da inananlar, Allah karşısında eşittir. Irkları, dilleri, renkleri ne olursa olsun ayrım yapılmaz. Zenginlik, makam, mevki, soy vb. özellikleriyle değerlendirilmez. İslam’da toplumsal birlik ve bütünlüğü, sosyal hayatın düzenini bozan, insanları birbirine düşüren kötü davranışlar yasaklanmıştır. İnsanları birbirine yaklaştıracak, sevgi, dostluk, kardeşlik duygularını canlandıracak davranışlar emredilmiştir. “… iyilikte ve kötülükten sakınmakta yardımlaşın, günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın…” Mâide suresi, 2. ayet İbadetler, hem birey ile Allah arasında hem de inananlar arasında bağ oluşturur. Düzenli olarak yerine getirilen ibadetler, kişilerde ahlaki değerlerin yerleşmesine ve pekişmesine yardımcı olur. Bu durum ise insanlar arasındaki sevgi ve muhabbet bağlarını kuvvetlendirir. camiler, toplumsal hayatta da önemli yer tutar. Cami kelimesi; toplayan, bir araya getiren anlamına Allah’ın huzurunda her türlü sosyal, kültürel, mesleki farklılıklar bir kenara bırakılır. Pek çok farklılığa sahip olan insanlar, camide Allah’a kulluk etmek amacıyla aynı safta birleşir. Peygamber ve Ehli Beyt Sevgisi “Ev halkı” anlamına gelen ehl-i beyt, İslam’ın ilk dönemlerinden beri Hz. Peygamberin ailesi ve soyu için kullanılan bir tabirdir. İslam toplumunda sevgi ve dostluğun kaynağı, kardeşlik ve yardımlaşmanın ortak noktalarından biri ehl-i beyttir. Çünkü Hz. Peygamberin aile fertleri, onun terbiyesinden geçmiştir. Peygamber ve ehl-i beyt sevgisi İslam toplumunun ortak değeridir. Bütün Müslümanlar ehli beyti samimiyetle sever. Bu sevgi bizi bir araya toplar, birleştirir. Vatan, Millet ve Bayrak Sevgisi Din, dil, tarih ve kültür birliği içinde aynı toprak parçası üzerinde yaşayan insan topluluğuna millet denir. Vatan, bayrak, milli marş gibi değerler bir milleti millet yapan ve fertleri aynı gaye etrafında birleştiren değerlerdir. Bu değerler olmazsa o toplum kimliğini kaybeder. Vatan, toplumun ve milletin yuvasıdır. Atalarımız, “Bülbülü altın kafese koymuşlar, ille de vatanım demiş.” sözüyle bunu anlatmak istemiştir. Vatan denilen toprak parçası, bir milletin bağımsız olarak yaşadığı yerdir. Vatanı ve milleti sevmek, korumak, savunmak kutsal bir görevdir. Bayrak, bir milletin bağımsızlığının, birlik ve beraberliğinin sembolüdür. Rengini şehitlerimizin kanından alır. Ecdadımızın emaneti ve değerli bir mirasıdır. Bayrağımızı sevmek ve saygı göstermek duyguların en özelidir. Bağımsızlığımızın sembollerinden biri de İstiklal Marşı’dır. Millî Şairimiz Mehmet Akif ERSOY, hürriyetin sembolü bayrağımızın şerefle dalgalanması için atalarımızın yaptığı fedakârlıkları millî marşımızda anlatmıştır. Bu fedakârlıkları hatırımızda tutmak, törenlerde millî marşımızı samimiyetle okumak hepimizin görevidir. Vatan, millet, bayrak gibi kutsal değerleri canı pahasına savunup bu uğurda yaralananlara gazi, ölenlere ise şehit denir. Şehitlik ve gazilik en yüce mertebelerdendir. “Bir gün ve bir gece nöbet tutmak, bir ay oruç tutup geceleri namaz kılmaktan daha hayırlıdır. Şayet kişi nöbette ölürse yapmakta olduğu işin sevabı devam eder, rızkı da devam eder ve kabirdeki sorgu meleklerine karşı güven içinde olur.” Hadis-i şerif *Dini Bayramlar, Önemli Günler ve Geceler Cuma günü Cuma günü dinimizde önem verilen önemli günlerin başında gelir. Çünkü cuma günü cuma namazı vardır. Bu namaz cemaatle kılınır ve kılınması farzdır. Cuma namazı öncesinde beden temizliği yapılır, temiz elbiseler giyilir, güzel kokular sürülür ve cuma vakti gelince camiye gidilir. Camide ilk önce hutbe dinlenir. Hutbe imamın minber denilen yüksekçe bir yere çıkarak cemaate dini ve sosyal konularda bilgi vermesidir. Sonra topluca cuma namazı kılınır. Cuma namazı kılmaya sağlığı elverişli olmayanlar ise evlerinde öğle namazını kılarlar. Cuma namazının en önemli özelliği cemaatle kılınan bir namaz olması ve hutbe okunmasıdır. Bayramlarımız Dinî ve millî bakımdan önemli olan ve toplumca kutlanan günlere bayram denir. Bayramlar, sevinç ve neşe günleridir. İslam dininde iki büyük bayram vardır. Bunlar; Ramazan ve Kurban Bayramıdır. Hicretin ikinci yılından beri kutlanan bu bayramlar, dünyanın dört bir tarafında bulunan tüm Müslümanların ortak değeridir. Bayram günleri; bir araya gelinerek ikram ve ziyafetin yapıldığı, aynı zamanda yetim ve yoksulların da gözetildiği günlerdir. Toplumu oluşturan fertlerin bütünleşip, kaynaştığı zamanlardır. Bayram namazları da bu bütünleşmeye katkı sağlayan unsurlardandır. Kandil Geceleri Kandil geceleri beş tanedir. Bunlar; Mevlit, Regaip, Miraç, Berat kandilleri ve Kadir gecesidir. Osmanlı padişahı II. Selim döneminde 1566-1574 camiler aydınlatılıp minarelerde kandiller yakılarak kutlandığı için bu gecelere kandil geceleri denilmiştir. Kandiller İslam dünyasında hicri 3. asırdan sonra kutlanmaya başlanmıştır. Mevlit kandili Peygamber Efendimizin doğduğu gecenin yıl dönümü Mevlit Kandili olarak kutlanır. Peygamberimiz Hz. Muhammed hicri takvime göre Rebiülevvel ayının 12. gecesinde, miladi takvime göre ise 20 Nisan 571’de dünyaya geldi. Bu kutlu günde camilerde Kur’an okunur, mevlit okunur, sohbetler edilir ve konferans vb çeşitli etkinlikler yapılır. Regaip kandili Regaip; rağbet edilen, çok istenilen şey demektir. Regaip kandili Recep ayının ilk cuma gecesidir. Bu gecede camilere gidilir ve ibadet edilir. Allah’tan bağışlanma dilenir. Manevi yönden üç aylara hazırlanılır. Miraç kandili Hicri aylardan Recep ayının 27. gecesi Miraç kandili olarak kutlanır. Peygamberimiz bu gece miraca çıkarıldı. Önce Mekke’den alınarak Kudüs’e getirildi. Oradan da Allah katına çıkarıldı. Beş vakit namaz bu gecede emredildi. Bu sebeple bu gece Miraç kandili olarak kutlanır. Berat kandili Şaban ayının 15. gecesi Berat kandilidir. Bu gece günahlardan kurtuluş gecesidir. Müslümanlar dua ve ibadetle bu geceyi değerlendirirler. Kadir gecesi Kur’an-ı Kerim Peygamberimize ilk olarak Kadir gecesinde indirilmeye başlandı. Kadir gecesi Ramazan ayının 27. gecesidir. Kur’an-ı Kerim’in Kadr suresinde bu geceden bahsedilir. “Biz onu Kur’an’ı Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gecede Rablerinin izniyle melekler ve Ruh Cebrail, her iş için iner dururlar. O gece esenlik gün ağarıncaya kadar sürer.” Kadr suresi, ayetler Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed sav'in 23 yıllık risalet hayatı insanlara Allah'ın dinini tebliğ ve beyan ile geçti. Mekke'de 13 yıl, Medine'de ise 10 yıl boyunca çetin bir mücadeleye girişti. Yüce Allah'ın "Rasûlüm! Biz Sen'i ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." diye hitap ettiği Peygamber Efendimiz sav tüm insanlığa kılavuz oldu. İşte Fatih Özacun'un sesinden Peygamber Efendimizin hayatı... "Hani İbrahim, İsmail ile birlike Kabe'nin temellerini yükseltiyor "Ey Rabbimiz, bizden kabul buyur. Şüphesiz Sen hakkıyla işitensin, Sen hakkıyla bilensin" diyorlardı. "Rabbimiz, bizi sana teslim olmuş kimseler kıl, soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster, tövbemizi kabul et. Çünkü Sen tövbeleri çok kabul edensin, çok merhameti olansın. Rabbimiz içlerinden onlara bir peygamber gönder. Onlara âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın. Şüphesiz Sen Mutlak Güç sahibisin. Hüküm ve hikmet sahibisin." 🔸 Hz. İbrahim, Kur'an'daki ifadesiyle Hz. Hacer ve İsmail'i ekin bitmez bir vadiye Mekke'ye yerleştirmiş, onları orada yalnız başlarına bırakmıştı. İsmail ve annesi vadiye yaklaştığında Hz. İbrahim'in önünde daha uzun bir ömür vardı ve oğlunu daha o mübarek yerde görebilecek onunla birlikte Kabe inşa edebilecekti. 🔸 Kur'an, bize Allah'ın İbrahim'e İsmail'le birlikte zemzem kuyusunun yakınına inşa edeceği mabedin yerini gösterdiğini söyler. Bunu nasıl yapacakları da onlara bildirilmişti. Bu mabede, şekil olarak "küp"e benzediği için Kâ'be adı verilir. Dört köşesi, pusulanın dört yönüne göredir. Fakat bu kutsal yerdeki en kutsal nesne, yeryüzüne indiğinden beri Ebû Kubeys Tepesi'nde bulunduğu ve oradan bir melek tarafından İbrahim'e getirildiği söylenen semavi bir taştır. Bu taş Hacer'ül Esved hadis-i şerifte şöyle anlatılır "O, Cennet'ten yeryüzüne sütten beyaz bir halde indi, fakat Ademoğlu'nun günahları onu kararttı." 🔸 Bu karataşı, Kâ'be'nin doğu köşesine yerleştirdiler; mabedin yapımı bittiğinde Allah tekrar İbrahim'e seslendi ve ona Mekke'ye, veya daha sonra adlandırıldığı gibi Mekke'de hac geleneğini başlatmasını emretti. Kur'an bize bu emri şöyle anlatır "Hani biz İbrahim'e, Kâbe'nin yerini, "Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle" diye belirlemiştik. İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler." 🔸 Hz. Hacer, Hz. İbrahim'e Mekke'ye ilk geldiği günlerde başına gelenlerden telaşla koşturduğu yerlerden bahsetti. İbrahim'de Hacer'in geçtiği iki nokta olan Safa ve Merve tepeleri arasından hacıların yedi defa geçmelerini haccın gereklerinden biri kıldı. 🔸 Hz. İbrahim daha sonra büyük bir olasılıkla etrafındaki geniş otlaklara, buğday ve arpa tarlalarına bakarak şöyle dua etti "Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyti Haram Kutlu ve Korunmuş Ev'in yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye öyle yaptım, böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler." 🔸 İbrahim'in duası kabul olacak Arabistan'dan ve daha uzaklardan gelen hacılar tarafından getirilen zenginlikler Mekke'yi dolduracaktı. Büyük hac yılda bir kez yapılıyordu. Fakat Kâ'be, umre yapılarak yılın istenilen zamanında ziyaret edilebilirdi. Bu ibadetler, İbrahim ve İsmail'in koyduğu kurallara göre şevk ve bağlılık içinde yapılmaya devam ediyordu. 🔸 İshak'ın soyundan gelenler de Kâ'be'yi İbrahim tarafından yapılan kutsal bir mabed olarak ziyaret ediyorlardı. Bu onlar için Tanrı'nın mabedlerinden sadece biri idi. Fakat yüzyıllar geçtikçe tek tanrıya olan ibadetin saflığı bozulmaya ve kirlenmeye başladı. İsmail'in soyundan gelenler, Mekke vadisine sığmayacak kadar çoğaldı; uzaklara göç edenler bu kutsal tapınaktan taşlar alıp, Kâ'be adına onlara saygı gösterdiler. Daha sonraları, komşu putperest toplulukların etkisiyle bu taşlara putlar da eklendi ve sonunda hacılar bu putları Mekke'ye taşımaya başladılar. Bu putlar Kâ'be'nin çevresine yerleştirildi. İşte o zaman yahudiler İbrahim'in tapınağını ziyaret etmemeye başladılar. 🔸 Putperestler, putlarının Allah ile insan arasında aracılık yaptığını savunuyorlardı. Bu nedenle, onunla olan ilişkileri günden güne azaldı ve Allah inancı onların hayatından uzaklaştıkça, âhirete olan inançları zayıfladı, sonunda çoğu ölümden sonraki yaşama inanmamaya başladı. Fakat gerçeği görebilenler için onların doğru yoldan saptığını gösterir birçok delil vardı Artık zemzem kuyusuna önem vermiyorlardı, nerede olduğunu bile unutmuşlardı. Bunun asıl sorumlusu Yemen'den gelen Cürhümîler'di. Onlar Mekke'nin yöneticiliği görevini üstlenmiş, İbrahim'in soyundan gelenler de bunu kabullenmişlerdi. Fakat bu idareciler her türlü adaletsizliğe bulaşınca Mekke'den kovuldular. Onlar da ayrılmadan önce bütün hazineleriyle birlikte zemzem kuyusunu doldurdular ve üstünü örttüler. 🔸 Onların görevini, yani Mekke'nin yöneticiliğini Huzaa kabilesi üstlendi. Bu kabile İsmail'in soyundan gelen bir Arap kabilesidir. Fakat onlar da atalarına verilen bu harika suyun kaynağını araştırmadı. Çünkü o günlerde, Mekke'de başka kuyular kazılmış ve Allah'ın bu hediyesi bir ihtiyaç olmaktan çıkmış ve Kutsal Kuyu yarı unutulmuş bir hatıra olarak kalmıştı. 🔸Yani Cürhümîlerin günahına Huzaalar da ortak olmuştu. Onların tek suçu bu değildi. Onların bir şefi, Suriye'den dönerken putlarından birini Mekke'ye getirdi. Hubel adı verilen bu put Kâ'be'ye kondu ve Mekke'nin baş putu oldu. 💠💠💠 SOSYAL MEDYADA! Fikriyat'ı aşağıdaki sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz; 👉 TWITTER 👉 INSTAGRAM 👉 FACEBOOK 👉 YOUTUBE 🔔 👉 mobil uygulamasını ise buradan indirebilirsiniz. Görüş ve önerileriniz için bizlere ulaşabileceğiniz e-posta adresimiz fikriyat Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ 1- Ha, Mim. 43-Zuhruf 1 حٰمٓۜ Ha, Mim. -1 2- Mübin apaçık olan Kitab'a andolsun. 43-Zuhruf 2 وَالْكِتَابِ الْمُب۪ينِۙ Mübin apaçık olan Kitab'a andolsun. -2 3- Biz akledip-anlayasınız diye onu arapça bir Kur'an kıldık. 43-Zuhruf 3 اِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْءٰناً عَرَبِياًّ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَۚ Biz akledip-anlayasınız diye onu arapça bir Kur'an kıldık. -3 4- Gerçekten o Kur'an, Bizim katımızda bulunan Ana Kitab'tadır Levh-i Mahfuz'dadır. Çok yücedir, hüküm ve hikmet doludur. 43-Zuhruf 4 وَاِنَّهُ ف۪ٓي اُمِّ الْكِتَابِ لَدَيْنَا لَعَلِيٌّ حَك۪يمٌۜ Gerçekten o Kur'an, Bizim katımızda bulunan Ana Kitab'tadır Levh-i Mahfuz'dadır. Çok yücedir, hüküm ve hikmet doludur. -4 5- Siz ayetleri inkar edip haddi aşan bir kavim oldunuz-olacaksınız diye şimdi o zikri Kur'an ile uyarmayı sizden uzaklaştırıp-vaz mı geçelim? 43-Zuhruf 5 اَفَنَضْرِبُ عَنْكُمُ الذِّكْرَ صَفْحاً اَنْ كُنْتُمْ قَوْماً مُسْرِف۪ينَ Siz ayetleri inkar edip haddi aşan bir kavim oldunuz-olacaksınız diye şimdi o zikri Kur'an ile uyarmayı sizden uzaklaştırıp-vaz mı geçelim? -5 6- Biz sizden öncekilere nice peygamberler göndermiştik. 43-Zuhruf 6 وَكَمْ اَرْسَلْنَا مِنْ نَبِيٍّ فِي الْاَوَّل۪ينَ Biz sizden öncekilere nice peygamberler göndermiştik. -6 7- Onlara bir peygamber gelmeyiversin, mutlaka onunla alay ederlerdi. 43-Zuhruf 7 وَمَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ نَبِيٍّ اِلَّا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ Onlara bir peygamber gelmeyiversin, mutlaka onunla alay ederlerdi. -7 8- Bu yüzden Biz de kuvvet bakımından bunlardan çok daha şiddetli olanları helak ettik. Öncekilerin misali Kur'an'da geçmiştir. 43-Zuhruf 8 فَاَهْلَكْـنَٓا اَشَدَّ مِنْهُمْ بَطْشاً وَمَضٰى مَثَلُ الْاَوَّل۪ينَ Bu yüzden Biz de kuvvet bakımından bunlardan çok daha şiddetli olanları helak ettik. Öncekilerin misali Kur'an'da geçmiştir. -8 9- Andolsun ki onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Onları Aziz üstün ve güçlü olan, Alim herşeyi hakkıyle bilen Allah yarattı" derler. 43-Zuhruf 9 وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ الْعَز۪يزُ الْعَل۪يمُۙ Andolsun ki onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Onları Aziz üstün ve güçlü olan, Alim herşeyi hakkıyle bilen Allah yarattı" derler. -9 10- O ki yeri sizin için bir beşik kıldı ve doğru gidesiniz diye onda size birtakım yollar var etti. 43-Zuhruf 10 اَلَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمُ الْاَرْضَ مَهْداً وَجَعَلَ لَكُمْ ف۪يهَا سُبُلاً لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَۚ O ki yeri sizin için bir beşik kıldı ve doğru gidesiniz diye onda size birtakım yollar var etti. -10 11- Gökten belli bir miktar su indiren O'dur. Onunla ölü bir beldeyi dirilttik, siz de böyle diriltilip çıkarılacaksınız. 43-Zuhruf 11 وَالَّذ۪ي نَزَّلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً بِقَدَرٍۚ فَاَنْشَرْنَا بِه۪ بَلْدَةً مَيْتاًۚ كَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ Gökten belli bir miktar su indiren O'dur. Onunla ölü bir beldeyi dirilttik, siz de böyle diriltilip çıkarılacaksınız. -11 12- O, bütün çiftleri yarattı. Sizin için gemilerden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyleri var etti. 43-Zuhruf 12 وَالَّذ۪ي خَلَقَ الْاَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنَ الْفُلْكِ وَالْاَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَۙ O, bütün çiftleri yarattı. Sizin için gemilerden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyleri var etti. -12 13- Onların sırtlarına binip üzerlerine yerleştiğiniz zaman Rabbinizin nimetini zikredip-anarak şöyle diyesiniz "Bunları bize müsahhar emre ve hizmete uygun kılan Allah sübhandır münezzehtir-yücedir. Yoksa biz buna güç yetiremezdik." 43-Zuhruf 13 لِتَسْتَوُ۫ا عَلٰى ظُهُورِه۪ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ اِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ وَتَقُولُوا سُبْحَانَ الَّذ۪ي سَخَّرَ لَنَا هٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِن۪ينَۙ Onların sırtlarına binip üzerlerine yerleştiğiniz zaman Rabbinizin nimetini zikredip-anarak şöyle diyesiniz "Bunları bize müsahhar emre ve hizmete uygun kılan Allah sübhandır münezzehtir-yücedir. Yoksa biz buna güç yetiremezdik." -13 14- Biz elbette Rabbimize döneceğiz. 43-Zuhruf 14 وَاِنَّٓا اِلٰى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ Biz elbette Rabbimize döneceğiz. -14 15- Ama onlar Allah'ın kullarından bir kısmını O'nun bir parçası saydılar. İnsan gerçekten apaçık bir nankördür. 43-Zuhruf 15 وَجَعَلُوا لَهُ مِنْ عِبَادِه۪ جُزْءاًۜ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَكَفُورٌ مُب۪ينٌۜ Ama onlar Allah'ın kullarından bir kısmını O'nun bir parçası saydılar. İnsan gerçekten apaçık bir nankördür. -15 16- Yoksa Allah yarattıklarından kızları Kendine edindi de, erkekleri size mi ayırıp-bıraktı? 43-Zuhruf 16 اَمِ اتَّخَذَ مِمَّا يَخْلُقُ بَنَاتٍ وَاَصْفٰيكُمْ بِالْبَن۪ينَ۟ Yoksa Allah yarattıklarından kızları Kendine edindi de, erkekleri size mi ayırıp-bıraktı? -16 17- Oysa onlardan biri Rahman'a isnad ettiği kız evladla müjdelendiği zaman nedense kahrından yüzü simsiyah kesilmiş olarak öfkesinden yutkundukça yutkunuyor. 43-Zuhruf 17 وَاِذَا بُشِّرَ اَحَدُهُمْ بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحْمٰنِ مَثَلاً ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَداًّ وَهُوَ كَظ۪يمٌ Oysa onlardan biri Rahman'a isnad ettiği kız evladla müjdelendiği zaman nedense kahrından yüzü simsiyah kesilmiş olarak öfkesinden yutkundukça yutkunuyor. -17 18- Onlar zinet-süs içinde büyütülüp de mücadelede açık olmayanı mı Allah'a yakıştırıyorlar? 43-Zuhruf 18 اَوَمَنْ يُنَشَّؤُ۬ا فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُب۪ينٍ Onlar zinet-süs içinde büyütülüp de mücadelede açık olmayanı mı Allah'a yakıştırıyorlar? -18 19- Onlar Rahman'ın kulları olan melekleri de dişi olarak tanımladılar. Kendileri onların yaratılışlarına şahid miydiler? Onların bu şahidlikleri yazılacak ve bundan dolayı sorguya çekileceklerdir. 43-Zuhruf 19 وَجَعَلُوا الْمَلٰٓئِكَةَ الَّذ۪ينَ هُمْ عِبَادُ الرَّحْمٰنِ اِنَاثاًۜ اَشَهِدُوا خَلْقَهُمْۜ سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْ وَيُسْـَٔلُونَ Onlar Rahman'ın kulları olan melekleri de dişi olarak tanımladılar. Kendileri onların yaratılışlarına şahid miydiler? Onların bu şahidlikleri yazılacak ve bundan dolayı sorguya çekileceklerdir. -19 20- Dediler ki "Eğer Rahman dilemiş olsaydı, biz onlara ibadet etmezdik." Onların bu hususta hakka dayalı hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zan ve tahminle yalan söylemektedirler'. 43-Zuhruf 20 وَقَالُوا لَوْ شَٓاءَ الرَّحْمٰنُ مَا عَبَدْنَاهُمْۜ مَا لَهُمْ بِذٰلِكَ مِنْ عِلْمٍۗ اِنْ هُمْ اِلَّا يَخْرُصُونَۜ Dediler ki "Eğer Rahman dilemiş olsaydı, biz onlara ibadet etmezdik." Onların bu hususta hakka dayalı hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zan ve tahminle yalan söylemektedirler'. -20 21- Yoksa Biz onlara bundan Kur'an'dan önce bir Kitab verdik de, onlar ona mı sarılıp-tutunuyorlar? 43-Zuhruf 21 اَمْ اٰتَيْنَاهُمْ كِتَاباً مِنْ قَبْلِه۪ فَهُمْ بِه۪ مُسْتَمْسِكُونَ Yoksa Biz onlara bundan Kur'an'dan önce bir Kitab verdik de, onlar ona mı sarılıp-tutunuyorlar? -21 22- Hayır, onlar sadece "Gerçek şu ki biz atalarımızı bir ümmet-din üzerinde bulduk ve biz de onların bu izleri yolları üstünde gidiyoruz" dediler. 43-Zuhruf 22 بَلْ قَالُٓوا اِنَّا وَجَدْنَٓا اٰبَٓاءَنَا عَلٰٓى اُمَّةٍ وَاِنَّا عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ مُهْتَدُونَ Hayır, onlar sadece "Gerçek şu ki biz atalarımızı bir ümmet-din üzerinde bulduk ve biz de onların bu izleri yolları üstünde gidiyoruz" dediler. -22 23- İşte onlar böyledir. Senden önce de hangi memlekete bir peygamber göndermişsek mutlaka onun refah içinde şımarıp-azanları "Gerçek şu ki biz atalarımızı bir ümmet-din üzerinde bulduk ve biz onların izlerine yollarına uyanlarız" demişlerdir. 43-Zuhruf 23 وَكَذٰلِكَ مَٓا اَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ ف۪ي قَرْيَةٍ مِنْ نَذ۪يرٍ اِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَٓاۙ اِنَّا وَجَدْنَٓا اٰبَٓاءَنَا عَلٰٓى اُمَّةٍ وَاِنَّا عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ مُقْتَدُونَ İşte onlar böyledir. Senden önce de hangi memlekete bir peygamber göndermişsek mutlaka onun refah içinde şımarıp-azanları "Gerçek şu ki biz atalarımızı bir ümmet-din üzerinde bulduk ve biz onların izlerine yollarına uyanlarız" demişlerdir. -23 24- Peygamberleri onlara "Ben size atalarınızı üstünde bulduğunuz şeyden daha doğrusunu getirmiş olsamda mı uymazsınız?" deyince onlar "Doğrusu biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkar ediyoruz" demişlerdir. 43-Zuhruf 24 قَالَ اَوَلَوْ جِئْتُكُمْ بِاَهْدٰى مِمَّا وَجَدْتُمْ عَلَيْهِ اٰبَٓاءَكُمْۜ قَالُٓوا اِنَّا بِمَٓا اُرْسِلْتُمْ بِه۪ كَافِرُونَ Peygamberleri onlara "Ben size atalarınızı üstünde bulduğunuz şeyden daha doğrusunu getirmiş olsamda mı uymazsınız?" deyince onlar "Doğrusu biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkar ediyoruz" demişlerdir. -24 25- Biz de onlardan intikam aldık. İşte bir bak, ayetlerimizi yalanlayanların sonu-akibeti nasıl oldu? 43-Zuhruf 25 فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّب۪ينَ۟ Biz de onlardan intikam aldık. İşte bir bak, ayetlerimizi yalanlayanların sonu-akibeti nasıl oldu? -25 26- Hani İbrahim babasına ve kavmine demişti ki "Gerçekten ben sizin tapmakta olduklarınızdan uzağım." 43-Zuhruf 26 وَاِذْ قَالَ اِبْرٰه۪يمُ لِاَب۪يهِ وَقَوْمِه۪ٓ اِنَّن۪ي بَرَٓاءٌ مِمَّا تَعْبُدُونَۙ Hani İbrahim babasına ve kavmine demişti ki "Gerçekten ben sizin tapmakta olduklarınızdan uzağım." -26 27- Ancak beni yaratan hariç. O beni hidayete doğru yola yöneltip-iletecektir. 43-Zuhruf 27 اِلَّا الَّذ۪ي فَطَرَن۪ي فَاِنَّهُ سَيَهْد۪ينِ Ancak beni yaratan hariç. O beni hidayete doğru yola yöneltip-iletecektir. -27 28- Allah bunu bu tevhidi yaklaşımı ondan sonra gelecek olanlar arasında baki-kalıcı bir kelime kıldı ki, onlar da böylece doğru yola dönsünler. 43-Zuhruf 28 وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً ف۪ي عَقِبِه۪ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ Allah bunu bu tevhidi yaklaşımı ondan sonra gelecek olanlar arasında baki-kalıcı bir kelime kıldı ki, onlar da böylece doğru yola dönsünler. -28 29- Hayır onlara zulmedilmedi. Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayıcı bir resul gelinceye kadar metalandırıp-geçindirdim. 43-Zuhruf 29 بَلْ مَتَّعْتُ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ وَاٰبَٓاءَهُمْ حَتّٰى جَٓاءَهُمُ الْحَقُّ وَرَسُولٌ مُب۪ينٌ Hayır onlara zulmedilmedi. Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayıcı bir resul gelinceye kadar metalandırıp-geçindirdim. -29 30- Ancak kendilerine hak gelince "Bu bir sihirdir, doğrusu biz onu inkar ediyoruz" dediler. 43-Zuhruf 30 وَلَمَّا جَٓاءَهُمُ الْحَقُّ قَالُوا هٰذَا سِحْرٌ وَاِنَّا بِه۪ كَافِرُونَ Ancak kendilerine hak gelince "Bu bir sihirdir, doğrusu biz onu inkar ediyoruz" dediler. -30 31- Ve dediler ki "Bu Kur'an, iki şehirden birinin büyük bir adamına indirilmeli değil miydi?" 43-Zuhruf 31 وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ هٰذَا الْقُرْاٰنُ عَلٰى رَجُلٍ مِنَ الْقَرْيَتَيْنِ عَظ۪يمٍ Ve dediler ki "Bu Kur'an, iki şehirden birinin büyük bir adamına indirilmeli değil miydi?" -31 32- Senin Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Kendilerini senden zengin görenler bilsinler ki dünya hayatında onların maişetlerini-geçimliklerini aralarında Biz paylaştırdık ve birbirlerine iş gördürmeleri için malca bir bölümünü bir bölümü üzerinde derecelerle üstün kıldık. Ancak senin Rabbinin sana olan bu rahmeti, onların toplayıp-yığmakta olduklarından daha hayırlıdır. 43-Zuhruf 32 اَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَتَ رَبِّكَۜ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُمْ مَع۪يشَتَهُمْ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُمْ بَعْضاً سُخْرِياًّۜ وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ Senin Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Kendilerini senden zengin görenler bilsinler ki dünya hayatında onların maişetlerini-geçimliklerini aralarında Biz paylaştırdık ve birbirlerine iş gördürmeleri için malca bir bölümünü bir bölümü üzerinde derecelerle üstün kıldık. Ancak senin Rabbinin sana olan bu rahmeti, onların toplayıp-yığmakta olduklarından daha hayırlıdır. -32 33- Eğer insanlar heveslenecekleri refahla azıp, küfürde tek bir ümmet olacak olmasaydı, Rahman'ı inkar edenlerin hepsinin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerinde yükselecekleri yollar-merdivenler yapardık. 43-Zuhruf 33 وَلَوْلَٓا اَنْ يَكُونَ النَّاسُ اُمَّةً وَاحِدَةً لَجَعَلْنَا لِمَنْ يَكْفُرُ بِالرَّحْمٰنِ لِبُيُوتِهِمْ سُقُفاً مِنْ فِضَّةٍ وَمَعَارِجَ عَلَيْهَا يَظْهَرُونَۙ Eğer insanlar heveslenecekleri refahla azıp, küfürde tek bir ümmet olacak olmasaydı, Rahman'ı inkar edenlerin hepsinin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerinde yükselecekleri yollar-merdivenler yapardık. -33 34- Evlerine görkemli kapılar ve üzerinde yaslanıp-dayanacakları bambaşka koltuklar. 43-Zuhruf 34 وَلِبُيُوتِهِمْ اَبْوَاباً وَسُرُراً عَلَيْهَا يَتَّكِؤُ۫نَۙ Evlerine görkemli kapılar ve üzerinde yaslanıp-dayanacakları bambaşka koltuklar. -34 35- Ve daha nice çekici süsler-mücevherler verirdik. Bütün bunlar sadece dünya hayatının metaıdır geçici yararıdır. Ahiret ise Rabbinin katında muttakiler korkup-sakınanlar içindir. 43-Zuhruf 35 وَزُخْرُفاًۜ وَاِنْ كُلُّ ذٰلِكَ لَمَّا مَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۜ وَالْاٰخِرَةُ عِنْدَ رَبِّكَ لِلْمُتَّق۪ينَ۟ Ve daha nice çekici süsler-mücevherler verirdik. Bütün bunlar sadece dünya hayatının metaıdır geçici yararıdır. Ahiret ise Rabbinin katında muttakiler korkup-sakınanlar içindir. -35 36- Kim Rahman'ın zikrini yüz çevirip görmezlikten gelirse, Biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu şeytan onun yakın bir dostu olur. 43-Zuhruf 36 وَمَنْ يَعْشُ عَنْ ذِكْرِ الرَّحْمٰنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَاناً فَهُوَ لَهُ قَر۪ينٌ Kim Rahman'ın zikrini yüz çevirip görmezlikten gelirse, Biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu şeytan onun yakın bir dostu olur. -36 37- Gerçekten bunlar bu şeytanlar, onları doğru yoldan alıkoyarlar. Onlar ise kendilerinin hidayette doğru yolda olduklarını sanırlar. 43-Zuhruf 37 وَاِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ السَّب۪يلِ وَيَحْسَبُونَ اَنَّهُمْ مُهْتَدُونَ Gerçekten bunlar bu şeytanlar, onları doğru yoldan alıkoyarlar. Onlar ise kendilerinin hidayette doğru yolda olduklarını sanırlar. -37 38- Sonunda Bize geldiği zaman şeytanına der ki "Keşke benimle senin aranda iki doğu arası uzaklığı olsaydı. Meğer sen ne kötü bir yakın-dost muşsun." 43-Zuhruf 38 حَتّٰٓى اِذَا جَٓاءَنَا قَالَ يَا لَيْتَ بَيْن۪ي وَبَيْنَكَ بُعْدَ الْمَشْرِقَيْنِ فَبِئْسَ الْقَر۪ينُ Sonunda Bize geldiği zaman şeytanına der ki "Keşke benimle senin aranda iki doğu arası uzaklığı olsaydı. Meğer sen ne kötü bir yakın-dost muşsun." -38 39- Onlara, bu pişmanlığınız "Bugün size hiçbir yarar sağlamaz. Çünkü siz zulmettiniz. Şüphesiz siz azabda da ortaksınız" denilir. 43-Zuhruf 39 وَلَنْ يَنْفَعَكُمُ الْيَوْمَ اِذْ ظَلَمْتُمْ اَنَّكُمْ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ Onlara, bu pişmanlığınız "Bugün size hiçbir yarar sağlamaz. Çünkü siz zulmettiniz. Şüphesiz siz azabda da ortaksınız" denilir. -39 40- Ey Resulüm yoksa sağır olanlara sen mi işittireceksin veya hakka karşı kör olanı ve açıkça bir sapıklık içinde bulunanı sen mi hidayete doğru yola erdireceksin. 43-Zuhruf 40 اَفَاَنْتَ تُسْمِــعُ الصُّمَّ اَوْ تَهْدِي الْعُمْيَ وَمَنْ كَانَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ Ey Resulüm yoksa sağır olanlara sen mi işittireceksin veya hakka karşı kör olanı ve açıkça bir sapıklık içinde bulunanı sen mi hidayete doğru yola erdireceksin. -40 41- Eğer Biz seni alıp-götürsek bile mutlaka onlardan intikam alırız. 43-Zuhruf 41 فَاِمَّا نَذْهَبَنَّ بِكَ فَاِنَّا مِنْهُمْ مُنْتَقِمُونَۙ Eğer Biz seni alıp-götürsek bile mutlaka onlardan intikam alırız. -41 42- Ya da onlara vaadettiğimiz şeyi sana gösteririz. Biz elbette ki onların üstünde güç yetirenleriz. 43-Zuhruf 42 اَوْ نُرِيَنَّكَ الَّذ۪ي وَعَدْنَاهُمْ فَاِنَّا عَلَيْهِمْ مُقْتَدِرُونَ Ya da onlara vaadettiğimiz şeyi sana gösteririz. Biz elbette ki onların üstünde güç yetirenleriz. -42 43- Ey Muhammed, sana vahyedilene sımsıkı-tutun. Şüphesiz ki sen dosdoğru bir yol üzerindesin. 43-Zuhruf 43 فَاسْتَمْسِكْ بِالَّـذ۪ٓي اُو۫حِيَ اِلَيْكَۚ اِنَّكَ عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ Ey Muhammed, sana vahyedilene sımsıkı-tutun. Şüphesiz ki sen dosdoğru bir yol üzerindesin. -43 44- Muhakkak ki bu Kur'an, senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz ondan sorulacak-sorumlu tutulacaksınız. 43-Zuhruf 44 وَاِنَّهُ لَذِكْرٌ لَكَ وَلِقَوْمِكَۚ وَسَوْفَ تُسْـَٔلُونَ Muhakkak ki bu Kur'an, senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz ondan sorulacak-sorumlu tutulacaksınız. -44 45- Senden önce gönderdiğimiz resullerimizden duyup-bilenlere sor. Biz, Rahman'ın dışında tapılacak ilahlar kılmış mıyız? 43-Zuhruf 45 وَسْـَٔلْ مَنْ اَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رُسُلِنَاۗ اَجَعَلْنَا مِنْ دُونِ الرَّحْمٰنِ اٰلِهَةً يُعْبَدُونَ۟ Senden önce gönderdiğimiz resullerimizden duyup-bilenlere sor. Biz, Rahman'ın dışında tapılacak ilahlar kılmış mıyız? -45 46- Andolsun ki Biz Musa'yı Firavun'a ve onun 'önde gelen çevresine' ayetlerimizle gönderdik. Onlara "Gerçekten ben, alemlerin Rabbinin resulüyüm-elçisiyim" dedi. 43-Zuhruf 46 وَلَقَدْ اَرْسَلْنَا مُوسٰى بِاٰيَاتِنَٓا اِلٰى فِرْعَوْنَ وَمَلَا۬ئِه۪ فَقَالَ اِنّ۪ي رَسُولُ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ Andolsun ki Biz Musa'yı Firavun'a ve onun 'önde gelen çevresine' ayetlerimizle gönderdik. Onlara "Gerçekten ben, alemlerin Rabbinin resulüyüm-elçisiyim" dedi. -46 47- Fakat Musa onlara ayetlerimizle geldiği zaman gördü ki onlar bunlara ayetlerimize gülüp-alay ediyorlar. 43-Zuhruf 47 فَلَمَّا جَٓاءَهُمْ بِاٰيَاتِنَٓا اِذَا هُمْ مِنْهَا يَضْحَكُونَ Fakat Musa onlara ayetlerimizle geldiği zaman gördü ki onlar bunlara ayetlerimize gülüp-alay ediyorlar. -47 48- Oysa Biz onlara biri diğerinden büyük olmayan hiçbir ayet mucize göstermedik. Anlayıp-inkardan hakka dönerler diye Biz onları kıtlık, tufan, çekirge gibi türlü azabla yakalayıverdik. 43-Zuhruf 48 وَمَا نُر۪يهِمْ مِنْ اٰيَةٍ اِلَّا هِيَ اَكْبَرُ مِنْ اُخْتِهَاۘ وَاَخَذْنَاهُمْ بِالْعَذَابِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ Oysa Biz onlara biri diğerinden büyük olmayan hiçbir ayet mucize göstermedik. Anlayıp-inkardan hakka dönerler diye Biz onları kıtlık, tufan, çekirge gibi türlü azabla yakalayıverdik. -48 49- Ve onlar ilk azabımızı görünce dediler ki "Ey sihirbaz. Sende olan ahdi sana verdiği söz adına bizim için Rabbine dua et bu azabı kaldırsın ki, biz gerçekten hidayete doğru yola gelenler olacağız." 43-Zuhruf 49 وَقَالُوا يَٓا اَيُّهَ السَّاحِرُ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِنْدَكَ اِنَّـنَا لَمُهْتَدُونَ Ve onlar ilk azabımızı görünce dediler ki "Ey sihirbaz. Sende olan ahdi sana verdiği söz adına bizim için Rabbine dua et bu azabı kaldırsın ki, biz gerçekten hidayete doğru yola gelenler olacağız." -49 50- Fakat onlardan azabı kaldırıp-giderince görüldü ki onlar hemen sözlerinden dönüp andlarını bozuyorlar. 43-Zuhruf 50 فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ اِذَا هُمْ يَنْكُثُونَ Fakat onlardan azabı kaldırıp-giderince görüldü ki onlar hemen sözlerinden dönüp andlarını bozuyorlar. -50 51- Firavun kendi kavmi içinde seslenerek dedi ki "Ey kavmim. Mısır'ın mülkü ve altımdan akmakta olan bu ırmaklar benim değil mi? Hala mı görmüyorsunuz?" 43-Zuhruf 51 وَنَادٰى فِرْعَوْنُ ف۪ي قَوْمِه۪ قَالَ يَا قَوْمِ اَلَيْسَ ل۪ي مُلْكُ مِصْرَ وَهٰذِهِ الْاَنْهَارُ تَجْر۪ي مِنْ تَحْت۪يۚ اَفَلَا تُبْصِرُونَۜ Firavun kendi kavmi içinde seslenerek dedi ki "Ey kavmim. Mısır'ın mülkü ve altımdan akmakta olan bu ırmaklar benim değil mi? Hala mı görmüyorsunuz?" -51 52- Yoksa ben, neredeyse söz ve meramını anlatamayacak durumda bulunan şu acizden zavallı adamdan daha hayırlı değil miyim? 43-Zuhruf 52 اَمْ اَنَا۬ خَيْرٌ مِنْ هٰذَا الَّذ۪ي هُوَ مَه۪ينٌ وَلَا يَكَادُ يُب۪ينُ Yoksa ben, neredeyse söz ve meramını anlatamayacak durumda bulunan şu acizden zavallı adamdan daha hayırlı değil miyim? -52 53- Eğer o doğru söylüyorsa üzerine altından bilezikler atılıp-verilmeli, ya da kendisiyle beraber yardımcı melekler gelmeli değil miydi? 43-Zuhruf 53 فَلَوْلَٓا اُلْقِيَ عَلَيْهِ اَسْوِرَةٌ مِنْ ذَهَبٍ اَوْ جَٓاءَ مَعَهُ الْمَلٰٓئِكَةُ مُقْتَرِن۪ينَ Eğer o doğru söylüyorsa üzerine altından bilezikler atılıp-verilmeli, ya da kendisiyle beraber yardımcı melekler gelmeli değil miydi? -53 54- Firavun böylece kendi kavmini küçümsedi, onlar da ona itaat ettiler. Gerçekten onlar fasık yoldan çıkmış bir kavimdi. 43-Zuhruf 54 فَاسْتَخَفَّ قَوْمَهُ فَاَطَاعُوهُۜ اِنَّهُمْ كَانُوا قَوْماً فَاسِق۪ينَ Firavun böylece kendi kavmini küçümsedi, onlar da ona itaat ettiler. Gerçekten onlar fasık yoldan çıkmış bir kavimdi. -54 55- Sonunda Bizi Bizimle olan kullarımızı eseflendirip-üzünce onlardan intikam aldık, hepsini suda-boğduk. 43-Zuhruf 55 فَلَمَّٓا اٰسَفُونَا انْتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَاَغْرَقْنَاهُمْ اَجْمَع۪ينَۙ Sonunda Bizi Bizimle olan kullarımızı eseflendirip-üzünce onlardan intikam aldık, hepsini suda-boğduk. -55 56- Böylece onları sonradan aynı küfür yolunda gelecekler için bir selef bir geçmiş ve ibret misali kıldık. 43-Zuhruf 56 فَجَعَلْنَاهُمْ سَلَفاً وَمَثَلاً لِلْاٰخِر۪ينَ۟ Böylece onları sonradan aynı küfür yolunda gelecekler için bir selef bir geçmiş ve ibret misali kıldık. -56 57- Meryem oğlu İsa bir misal olarak anlatılınca senin kavmin hemen ondan bir delil bulduklarını sanarak bağrışmaya başladılar. 43-Zuhruf 57 وَلَمَّا ضُرِبَ ابْنُ مَرْيَمَ مَثَلاً اِذَا قَوْمُكَ مِنْهُ يَصِدُّونَ Meryem oğlu İsa bir misal olarak anlatılınca senin kavmin hemen ondan bir delil bulduklarını sanarak bağrışmaya başladılar. -57 58- Dediler ki "Bizim ilahlarımız mı hayırlı yoksa o mu?" Bunu bu misali sırf seninle tartışmak için ortaya attılar. Hayır, onlar düşman-kavgacı bir kavimdir. 43-Zuhruf 58 وَقَالُٓوا ءَاٰلِهَتُنَا خَيْرٌ اَمْ هُوَۜ مَا ضَرَبُوهُ لَكَ اِلَّا جَدَلاًۜ بَلْ هُمْ قَوْمٌ خَصِمُونَ Dediler ki "Bizim ilahlarımız mı hayırlı yoksa o mu?" Bunu bu misali sırf seninle tartışmak için ortaya attılar. Hayır, onlar düşman-kavgacı bir kavimdir. -58 59- O sadece kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur. 43-Zuhruf 59 اِنْ هُوَ اِلَّا عَبْدٌ اَنْعَمْنَا عَلَيْهِ وَجَعَلْنَاهُ مَثَلاً لِبَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪ـلَۜ O sadece kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur. -59 60- Eğer Biz dilemiş olsaydık elbette sizden melekler kılardık da, yeryüzünde sizin yerinize geçer halef olurlardı. 43-Zuhruf 60 وَلَوْ نَشَٓاءُ لَجَعَلْنَا مِنْكُمْ مَلٰٓئِكَةً فِي الْاَرْضِ يَخْلُفُونَ Eğer Biz dilemiş olsaydık elbette sizden melekler kılardık da, yeryüzünde sizin yerinize geçer halef olurlardı. -60 61- Hiç şüphesiz o, kıyamet saati için bir ilimdir. Öyleyse onda sakın kuşkuya kapılmayın ve bana uyun. Dosdoğru olan yol budur. 43-Zuhruf 61 وَاِنَّهُ لَعِلْمٌ لِلسَّاعَةِ فَلَا تَمْتَرُنَّ بِهَا وَاتَّبِعُونِۜ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَق۪يمٌ Hiç şüphesiz o, kıyamet saati için bir ilimdir. Öyleyse onda sakın kuşkuya kapılmayın ve bana uyun. Dosdoğru olan yol budur. -61 62- Şeytan sakın sizi bundan alıkoymasın. Gerçekten o, sizin için apaçık bir düşmandır. 43-Zuhruf 62 وَلَا يَصُدَّنَّكُمُ الشَّيْطَانُۚ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ Şeytan sakın sizi bundan alıkoymasın. Gerçekten o, sizin için apaçık bir düşmandır. -62 63- İsa açık belgelerle-delillerle geldiği zaman dedi ki "Ben size hikmetle ve hakkında ihtilafa düştüklerinizin bir kısmını size açıklamak için geldim. Artık Allah'dan korkup-sakının ve bana itaat edin." 43-Zuhruf 63 وَلَمَّا جَٓاءَ ع۪يسٰى بِالْبَيِّنَاتِ قَالَ قَدْ جِئْتُكُمْ بِالْحِكْمَةِ وَلِاُبَيِّنَ لَكُمْ بَعْضَ الَّذ۪ي تَخْتَلِفُونَ ف۪يهِۚ فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُونِ İsa açık belgelerle-delillerle geldiği zaman dedi ki "Ben size hikmetle ve hakkında ihtilafa düştüklerinizin bir kısmını size açıklamak için geldim. Artık Allah'dan korkup-sakının ve bana itaat edin." -63 64- Şüphesiz ki Allah, O benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na kulluk edin. Dosdoğru olan yol budur. 43-Zuhruf 64 اِنَّ اللّٰهَ هُوَ رَبّ۪ي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُۜ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَق۪يمٌ Şüphesiz ki Allah, O benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na kulluk edin. Dosdoğru olan yol budur. -64 65- Fakat içlerinden birtakım fırkalar ihtilafa düştüler. Artık elim-acıklı bir günün azabından dolayı vay o zulmetmiş olanlara. 43-Zuhruf 65 فَاخْتَلَفَ الْاَحْزَابُ مِنْ بَيْنِهِمْۚ فَوَيْلٌ لِلَّذ۪ينَ ظَلَمُوا مِنْ عَذَابِ يَوْمٍ اَل۪يمٍ Fakat içlerinden birtakım fırkalar ihtilafa düştüler. Artık elim-acıklı bir günün azabından dolayı vay o zulmetmiş olanlara. -65 66- Onlar hiç farkında değillerken kendilerine ansızın geliverecek olan kıyamet saatinden başkasını mı bekliyorlar? 43-Zuhruf 66 هَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا السَّاعَةَ اَنْ تَأْتِيَهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ Onlar hiç farkında değillerken kendilerine ansızın geliverecek olan kıyamet saatinden başkasını mı bekliyorlar? -66 67- O gün muttakiler korkup-sakınanlar dışında dostlar birbirlerine bir kısmı, bir kısmına düşman olurlar. 43-Zuhruf 67 اَلْاَخِلَّٓاءُ يَوْمَئِذٍ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ اِلَّا الْمُتَّق۪ينَۜ‌۟ O gün muttakiler korkup-sakınanlar dışında dostlar birbirlerine bir kısmı, bir kısmına düşman olurlar. -67 68- Allah sakınanlara buyurur ki "Ey kullarım, bugün size korku yoktur ve siz hüzne kapılacak da değilsiniz." 43-Zuhruf 68 يَا عِبَادِ لَا خَوْفٌ عَلَيْكُمُ الْيَوْمَ وَلَٓا اَنْتُمْ تَحْزَنُونَۚ Allah sakınanlara buyurur ki "Ey kullarım, bugün size korku yoktur ve siz hüzne kapılacak da değilsiniz." -68 69- Onlar, Benim ayetlerime iman edenler ve müslüman olanlardır. 43-Zuhruf 69 اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِاٰيَاتِنَا وَكَانُوا مُسْلِم۪ينَۚ Onlar, Benim ayetlerime iman edenler ve müslüman olanlardır. -69 70- Siz ve eşleriniz cennete girin, 'sevinç içinde ağırlanacaksınız.' 43-Zuhruf 70 اُدْخُلُوا الْجَنَّةَ اَنْتُمْ وَاَزْوَاجُكُمْ تُحْبَرُونَ Siz ve eşleriniz cennete girin, 'sevinç içinde ağırlanacaksınız.' -70 71- Onların etrafında altın tepsiler ve kadehlerle dolaşılır. Orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin görmekten hoşlandığı lezzet aldığı her şey vardır. Ve siz orada ebedi kalacak olanlarsınız." 43-Zuhruf 71 يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِصِحَافٍ مِنْ ذَهَبٍ وَاَكْوَابٍۚ وَف۪يهَا مَا تَشْتَه۪يهِ الْاَنْفُسُ وَتَلَذُّ الْاَعْيُنُۚ وَاَنْتُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَۚ Onların etrafında altın tepsiler ve kadehlerle dolaşılır. Orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin görmekten hoşlandığı lezzet aldığı her şey vardır. Ve siz orada ebedi kalacak olanlarsınız." -71 72- İşte yaptıklarınız sebebiyle varis olduğunuz cennet budur. 43-Zuhruf 72 وَتِلْكَ الْجَنَّةُ الَّت۪ٓي اُو۫رِثْتُمُوهَا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ İşte yaptıklarınız sebebiyle varis olduğunuz cennet budur. -72 73- Orada sizin için birçok meyveler vardır, onlardan yersiniz. 43-Zuhruf 73 لَكُمْ ف۪يهَا فَاكِهَةٌ كَث۪يرَةٌ مِنْهَا تَأْكُلُونَ Orada sizin için birçok meyveler vardır, onlardan yersiniz. -73 74- Muhakkak ki mücrimler suçlu-günahkarlar, cehennem azabı içinde ebedi kalacak olanlardır. 43-Zuhruf 74 اِنَّ الْمُجْرِم۪ينَ ف۪ي عَذَابِ جَهَنَّمَ خَالِدُونَۚ Muhakkak ki mücrimler suçlu-günahkarlar, cehennem azabı içinde ebedi kalacak olanlardır. -74 75- Onlardan azab hafifletilmez ve onlar da onun azabın içinde umudlarını tamamen kaybetmiş kimselerdir. 43-Zuhruf 75 لَا يُفَتَّرُ عَنْهُمْ وَهُمْ ف۪يهِ مُبْلِسُونَۚ Onlardan azab hafifletilmez ve onlar da onun azabın içinde umudlarını tamamen kaybetmiş kimselerdir. -75 76- Biz onlara zulmetmedik fakat onların kendileri zalimlerdir. 43-Zuhruf 76 وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلٰكِنْ كَانُوا هُمُ الظَّالِم۪ينَ Biz onlara zulmetmedik fakat onların kendileri zalimlerdir. -76 77- Cehennem bekçisine "Ey malik, Rabbin bizim işimizi bitirsin" diye haykırdılar. O da "Gerçekten siz bu durumda kalacak olanlarsınız" dedi. 43-Zuhruf 77 وَنَادَوْا يَا مَالِكُ لِيَقْضِ عَلَيْنَا رَبُّكَۜ قَالَ اِنَّكُمْ مَاكِثُونَ Cehennem bekçisine "Ey malik, Rabbin bizim işimizi bitirsin" diye haykırdılar. O da "Gerçekten siz bu durumda kalacak olanlarsınız" dedi. -77 78- Andolsun ki Biz size hakkı getirdik fakat sizin bir çoğunuz hakkı kerih-çirkin görenlerdiniz". 43-Zuhruf 78 لَقَدْ جِئْنَاكُمْ بِالْحَقِّ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَكُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ Andolsun ki Biz size hakkı getirdik fakat sizin bir çoğunuz hakkı kerih-çirkin görenlerdiniz". -78 79- Yoksa onlar kendilerince karar verip-işi sağlam mı tuttular? Fakat Biz de işimizi ve kararımızı sağlam tutanlarız. 43-Zuhruf 79 اَمْ اَبْرَمُٓوا اَمْراً فَاِنَّا مُبْرِمُونَۚ Yoksa onlar kendilerince karar verip-işi sağlam mı tuttular? Fakat Biz de işimizi ve kararımızı sağlam tutanlarız. -79 80- Yoksa onlar Bizim kendilerinin sırlarını ve fısıltılarını-gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır işitiyoruz ve onların yanlarındaki elçilerimiz de her şeyi yazıyorlar. 43-Zuhruf 80 اَمْ يَحْسَبُونَ اَنَّا لَا نَسْمَعُ سِرَّهُمْ وَنَجْوٰيهُمْۜ بَلٰى وَرُسُلُنَا لَدَيْهِمْ يَكْتُبُونَ Yoksa onlar Bizim kendilerinin sırlarını ve fısıltılarını-gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır işitiyoruz ve onların yanlarındaki elçilerimiz de her şeyi yazıyorlar. -80 81- De ki "Eğer Rahman'ın gerçekten bir çocuğu olsaydı, bu bir beşer değil İlah olacağı için ona kulluk edenlerin ilki ben olurdum. 43-Zuhruf 81 قُلْ اِنْ كَانَ لِلرَّحْمٰنِ وَلَدٌۗ فَاَنَا۬ اَوَّلُ الْعَابِد۪ينَ De ki "Eğer Rahman'ın gerçekten bir çocuğu olsaydı, bu bir beşer değil İlah olacağı için ona kulluk edenlerin ilki ben olurdum. -81 82- Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın da Rabbi olan Allah sübhandır onların vasıflandırmalarından münezzehtir-yücedir. 43-Zuhruf 82 سُبْحَانَ رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın da Rabbi olan Allah sübhandır onların vasıflandırmalarından münezzehtir-yücedir. -82 83- Artık sen onları bırak, kendilerine vaadedilen günlerine kavuşuncaya kadar oynayıp-oyalansınlar. 43-Zuhruf 83 فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتّٰى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذ۪ي يُوعَدُونَ Artık sen onları bırak, kendilerine vaadedilen günlerine kavuşuncaya kadar oynayıp-oyalansınlar. -83 84- Göklerde ilah ve yerde ilah olan O'dur. O Hakim'dir hüküm ve hikmet sahibidir, Alim'dir herşeyi hakkıyle bilendir. 43-Zuhruf 84 وَهُوَ الَّذ۪ي فِي السَّمَٓاءِ اِلٰهٌ وَفِي الْاَرْضِ اِلٰهٌۜ وَهُوَ الْحَك۪يمُ الْعَل۪يمُ Göklerde ilah ve yerde ilah olan O'dur. O Hakim'dir hüküm ve hikmet sahibidir, Alim'dir herşeyi hakkıyle bilendir. -84 85- Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkü Kendisine ait olan Allah çok yücedir-mukaddestir. Kıyamet saatinin ilmi O'nun katındadır ve siz O'na döndürüleceksiniz. 43-Zuhruf 85 وَتَبَارَكَ الَّذ۪ي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۚ وَعِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِۚ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkü Kendisine ait olan Allah çok yücedir-mukaddestir. Kıyamet saatinin ilmi O'nun katındadır ve siz O'na döndürüleceksiniz. -85 86- O'nun dışında tapmakta oldukları şefaatte bulunmaya malik değildirler. Ancak hak ile şehadet edenler bunun dışındadır ve onlar kimlere şefaat edebileceklerini bilirler. 43-Zuhruf 86 وَلَا يَمْلِكُ الَّذ۪ينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الشَّفَاعَةَ اِلَّا مَنْ شَهِدَ بِالْحَقِّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ O'nun dışında tapmakta oldukları şefaatte bulunmaya malik değildirler. Ancak hak ile şehadet edenler bunun dışındadır ve onlar kimlere şefaat edebileceklerini bilirler. -86 87- Andolsun ki onlara "Kendilerini kim yarattı?" diye soracak olursan kesinlikle "Allah" derler. O halde haktan nasıl da çevrilip-döndürülüyorlar? 43-Zuhruf 87 وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَهُمْ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُ فَاَنّٰى يُؤْفَكُونَۙ Andolsun ki onlara "Kendilerini kim yarattı?" diye soracak olursan kesinlikle "Allah" derler. O halde haktan nasıl da çevrilip-döndürülüyorlar? -87 88- Onun Resulümün "Ya Rab" demesi hakkı için, onlar imana gelmez bir kavimdirler. 43-Zuhruf 88 وَق۪يلِه۪ يَا رَبِّ اِنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ قَوْمٌ لَا يُؤْمِنُونَۢ Onun Resulümün "Ya Rab" demesi hakkı için, onlar imana gelmez bir kavimdirler. -88 89- Şimdi sen üzülmeksizin onlardan vazgeç onlara aldırma ve "Selam" de. Artık yakında bileceklerdir. 43-Zuhruf 89 فَاصْفَحْ عَنْهُمْ وَقُلْ سَلَامٌۜ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ Şimdi sen üzülmeksizin onlardan vazgeç onlara aldırma ve "Selam" de. Artık yakında bileceklerdir. -89

biz bu kitabı mekke ve çevresine gönderdik