t68Ho5P. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu AABK, 21 Mart Newroz Bayramı’nı kutladı. Farklı coğrafyalarda farklı anlamlar yüklense de Newroz’un özünde insanlığın, doğanın huzura ve barışa uyanış daveti olduğuna vurgu yapılarak, “21 Mart farklı kültürler kimliklerin/renklerin eşit haklarla, eşit koşullarda, birarada yaşamasıdır. Yunus Emre’nin dediği gibi Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim, sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz’ dediği gündür” denildi. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu AABK, Newroz/Nevruz Bayramı’na dair yazılı açıklama yaptı. Alevi inancında Sultan-ı Nevruz/Newroz’un evrensel bir varoluş, insan, Hakk ve doğa birliğinin uyanışı olduğu ifade edilen açıklamada, canlı cansız tüm varlıkların bu günde yenilerek uyandığı ifade edilerek, “Newroz/Nevruz Alevilerin, Türklerin, Kürtlerin, Farsların, Arapların, Afganların, Urduların, Asya, Mezopotamya, Balkanlar ve Ortadoğu gibi bir çok coğrafyanın kadim halkların asırlara yayılmış bir şenliği ve barış bayramı olarak kutlanır” diye belirtildi. Açıklamada ayrıca AKP-MHP iktidar blokunun demokrasi, hak ve hukuk ihlalleriyle muhalefete, farklı düşünenlere ve farklı kültürel kimliklere yönelik ayrımcı, baskıcı ve inkarcı politikalar izlediğine vurgu yapılarak, iktidarın kamuoyuna duyurduğu insan hakları eylem planının tümüyle bir aldatmacadan ibaret olduğuna dikkat çekildi. Geçtiğimiz günlerde vekilliği düşürülen HDP Milletvekili ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun gözaltına alınmasının hukuk dışı olduğu dile getirilen açıklamada, HDP’ye açılan kapatma davası ile birlikte kadınları koruyan İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin, iktidarın kendisini korumak için uyguladığı hukuk dışılığın göstergesi olduğu belirtirdi. “NEWROZ/NEVRUZ FARKLI KÜLTÜRLERİN-RENKLERİN İBR ARADA YAŞAMASIDIR” Açıklamada şunlar kaydedildi Newroz/Nevruz Alevilerin, Türklerin, Kürtlerin, Farsların, Arapların, Afganların, Urduların, Asya, Mezopotamya, Balkanlar ve Ortadoğu gibi bir çok coğrafyanın kadim halkların asırlara yayılmış bir şenliği ve barış bayramı olarak kutlanır. Her halk ve coğrafyalarda bu güne dair farklı anlamlar yüklensede ve değişik uygulamalar görülsede, özünde insanlığın ve doğanın huzura ve barışa uyanış davetidir. Alevi inancında Sultan-ı Nevruz/Newroz evrensel bir varoluştur. İnsan, Hakk ve doğa birliğinin uyanışıdır. Doğanın bereketini insanlığa hakça sunmasıdır. Yani doğa ile insanın ve Hakk’ın vahdet oluşudur. Canlı cansız tüm varlıkların yenilenmeye uyanış günüdür. 21 Mart farklı kültürler kimliklerin/renklerin eşit haklarla, eşit koşullarda, birarada yaşamasıdır. Yunus Emre’nin dediği gibi “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim, sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz” dediği gündür. 21 Mart halkların kardeşliğidir. Hace Bektaşi Veli’nin “Yetmiş iki millete bir gözle bakmayan halka müderris olsa da; Hakk’a âsîdir” dediği toplumsal barış günüdür. “İNSANIN, DOĞANIN VE TOPLUMSAL BARIŞIN YENİLENMESİNE DAVETTİR” Newroz/Sultan-ı Nevruz halayların çekilip, barış türkülerinin söylendiği, ateş üstünden atlayanların dileklerini tuttuğu, Alevilerin Sultan Nevruz ile Cem olup, lokmaların paylaştığı binlerce yıllık geleneğin adıdır. Halklara ve haklara saygıdır. Evrenseldir çünkü, Nevruz, Newroz, Novruz, نوروز , Nooruz, Noruz, Nawrız, Navro, Nowruz ve Navrez ve Sultan-ı Nevruz Cemi gibi isimleri vardır. Evrenseldir. Çünkü her dilde şarkılar ve türkülerle kutlanır. Alevi, Bektaşi ve Kızılbaş inancında Şahı Merdan Ali’nin doğum günü ve cem olunurken, Kürtler’de direnişin, başkaldırının simgesi Demirci Kawa efsanesiyle birlikte yeni günün bir bayramıdır. Newroz kadimden bugüne uzanan bahara uyanmanın ve “yenilenmenin” mesajıdır. İnsanın, doğanın ve toplumsal düzenin barış ve huzur için yenilenmesine davettir. Zalimlere mazlumların, kötülere iyilerin, ezenlere ezilenlerin, sömürenlere sömürülenlerin hak ve adalet çağrısıdır. Eşitliğe, paylaşıma, dayanışmaya, ortaklaşamaya ve sevgiye davettir. Newroz doğayı tahrip edenlere, doğayla, tabiatla, börtü böcekle uğraşmayın mesajıdır. “AKP-MHP BLOĞU MUHALEFETİ VE İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI HEDEF ALIYOR” Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu olarak 21 Mart Newroz/ Sultan Nevruz mesajımız var; İnsanlık onuru ve hakları için adalet ve hukukun evrensel değer ve ilkelerine uyulmasını istiyoruz. Bu nedenle çağrımız öncelikle demokrasi, hak ve hukuk ihlalleriyle muhalefeti, farklı düşünenleri ve farklı kültürel kimliklere yönelik ayrımcı, baskıcı ve inkarcı AKP-MHP iktidar blokunun Türk İslam Sentezi politikalarınadır. AKP-MHP iktidarının kamuoyuna duyurduğu “insan hakları eylem planı” tümüyle bir aldatmacadan ibaret olup, insan haklarına ve savunucularına yöneliktir. HDP Milletvekili ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi keyfi ve hukuk dışıdır. Bu kararın ardından zaman geçirmeden, HDP hakkında kapatma davasının açılması, İnsan Hakları Derneği Başkanı Avukat Öztürk Türkdoğan’ın gözaltına alınması, hukuki değil, AKP-MHP iktidarının siyasi kararıdır. İnsan hakları savunucularına uygulanan baskılar, HDP’li Gergeroğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi ve HDP’ye açılan kapatma davası, Kadınları şiddetten ve tecavüzlerden koruyan İstanbul Sözleşmesini fesih etmesi, iktidarın krizinin derinleştiği ve iktidarlarını korumak için hukuk dışılığın ayyuka çıkmasının göstergesidir. “HALKIN İRADESİNE YÖNELİK SALDIRILARI KINIYORUZ” AABK olarak, AKP-MHP iktidarının etnik ve dinci milliyetçiliğine dayalı biat toplumunu dayattığı, “Eylem Planı”nın, farklı kimliklerin ve düşünenlerin bir arada yaşama hakkına yönelik olduğunu biliyoruz. Toplumu etnik ve dinsel temelde bölmeye yöneliktir. Halkın iradesine, örgütlenme ve düşünce özgürlüğü haklarına yönelik saldırıları ve kararları kınıyoruz. 21 Mart Newroz/Nevruz gününde, ülkeyi krizlerin ateşlerine sürükleyenlere inat, Newroz ateşinin üzerinden atlayarak, Newroz dileklerimizi adalet, barış, özgürlükler, demokrasi, laiklikten yana tutacağız. AABK olarak zalimin karşısından, mazlumların yanında duran anlayışımızla, kapatılma davasına ve milletvekilleri düşürülen HDP ile dayanışma içinde olacağız. Kürt sorununda demokratik ve siyasi zeminde barışçıl çözümü savunmaya devam edeceğiz. Newroz zalim krallardan kurtuluşun ve insanlığın ilkbaharına uyanış günü olması dileğiyle Nevruz, Newroz, Novruz, نوروز , Nooruz, Noruz, Nawrız, Navro, Nowruz ve Navrez ve Sultan-ı Nevruz!un kutlu olsun. Newroz ateşi üzerinden atlarken tuttuğunuz dilekleriniz kabul görsün. HABER MERKEZİ Haberler > Birbirinden Farklı 10 Özelliğiyle Dünya Kültür Başkenti İstanbul - 1459 İstanbul, çağlar boyunca farklı uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapmış, yüzyıllar boyu çeşitli din, dil ve ırktan insanların bir arada yaşadığı kozmopolit ve metropolit yapısını korumuş ve tarihsel süreçte eşsiz bir mozaik halini almıştır. Kaynak Uzun zaman dilimleri boyunca her alanda merkez olmayı ve iktidarda kalmayı başaran dünyadaki ender yerleşim yerlerinden biri olan İstanbul geçmişten günümüze bir Dünya Başkenti'dir. 1. Dünya'da içinden deniz geçen tek şehir Paris'te nehir üzerinde'ki köprülerden şehrin manzaralarını yakalayabilirken, İstanbul'da sahil kenarında kahvaltı yaparken bir yakadan diğer yakaya gidip gelirken, evinizin balkonundan bile çayınızı yudumlarken muhteşem manzarayı en çarpıcı şekilde ulaşabilirsiniz. 2. Dünya'da en çok turist çeken şehirlerden biri Son istatiksel verilere göre farklı kültürlerden 12 milyon turist İstanbul'a gelip tarihi güzellikleriyle tanışma fırsatı yakalamıştır. 3. Asya ile Avrupa Kıtaları arasında köprü konumunda olması Türkiye ipekten bir gömlek ise; iki yakasını bir araya getiren inci düğmesi İstanbul'dur. 4. Dünya'da en çok isim değiştiren şehir Antik Yunan Byzantion, Roma Augusta Antonina, Nova Roma, Konstantinopolis, Osmanlı Konstantiniyye, İslambol, İstanbul olmak üzere birçok uygarlığın üzerinde hakimiyet kurduğu ve hala kurmak istediği eşsiz şehirdir. 5. Dünya'da en eski kuleye sahip Galata Kulesi, İstanbul'un Galata semtinde bulunan bir kuledir. Bizans İmparatoru Anastasius tarafından 528 yılında inşa edilen yapı, şehrin önemli sembolleri arasındadır. İstanbul Boğazı ve Haliç, kuleden panaromik olarak izlenebilmektedir. 6. Dünya'da farklı dinlerin sembollerini iç içe görebileceğiniz bir şehir Tüm dinler için kutsal kabul edilen Kudüs şehrinin yansımalarını, sembol, ibadethane, dini motif ve dokularını İstanbul'da iç içe görebilir ve birçok turist gibi sizde hayran kalabilirsiniz. 7. Kitaplara ve filmlere konu olan eşsiz kültürel miras ''Yerebatan Sarnıcı'' İstanbul'un görkemli tarihsel yapılarından birisi Ayasofya’nın güneybatısında bulunan Bazilika Sarnıcı’dır. Sarnıcın bulunduğu yerde daha önce bir Bazilika bulunduğundan, Bazilika Sarnıcı olarak da imparatoru I. Justinianus 527-565 tarafından yaptırılan bu büyük yeraltı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak isimlendirilmiştir. 8. Mutlaka gidilmesi gereken hamamlar Kültürümüzün en önemli geleneği olan hamam ritüeline katkı olarak Mimar Sinan tarafından sadece İstanbulda 168 büyük çarşı hamamı ve Padişahların şehri İstanbul'da tarihiyle ünlü pek çok hamam bulunur. Bunlardan gidilip görülmesi gereken İstanbul Hamamlarını sizler için seçtik;Cağaloğlu, Süleymaniye, Çinili, Tarihi Gedikpaşa, Tarihi Galatasaray, Kılıç Ali Paşa Hamamı ve Çemberlitaş Hamamıdır. 9. Farklı milletlerin ortak noktası İstanbul İstanbul Türkiye bazlı düşünüldüğünde 7 farklı coğrafyadan insanın birlikte yaşadığı bir megakent. Yerli yabancı kültürlerin her biri İstanbul'un farklı renklerini, dillerini, adetlerini ve yaşam biçimlerini yansıtıyor. İstatistiksel verilere bakıldığında ; Karadeniz Bölgesi Bölgesi Anadolu Bölgesi Anadolu Bölgesi Anadolu Bölgesi Bölgesi Bölgesi kişi olmak üzere birbirinden farklı kültürlere sahip insanı bünyesinde barındırıyor. Yabancı ülkeler bazında değerlendirildiğinde Türkiye İstatistik Kurumu rakamlarına göre; Türkiye´de 650 bin 308 yabancı uyruklu kişi yaşıyor. Yabancıların yerleşmek için tercih ettikleri illerin başını İstanbul çekiyor. İstanbul´da 199 bin 260 yabancı uyruklu kişi yaşıyor. 10. İstanbul zengin yemek kültürüyle Dünyaca ünlü gurmelerin gönlünü fethetmiş bir şehir İstanbul yemek kültürlerinin ortak noktası olması nedeniyle farklı ülkelerdeki gurmelerin ilgi odağı olmuştur. Yapılan çeşitli gezilerle bu tez desteklenmiştir. İstanbul’un çoğu semti meşhur bir lezzetle dikkat yoğurdu, Vefa’nın bozası, Boğaz’ın uskumrusu, lüferi ve turfanda kalkanı, Beykoz’un paçası, Eyüb’ün kebabı ve kaymağı başlıca sayabileceğimiz İstanbul denince aklımıza gelen lezzetlerdendir. Ana Sayfa İletişim EN 2019-11-02 Bir Kelime, Üç Anlam Kültür anlam bakımından belki de tarih boyunca gelmiş geçmiş en karmaşık birkaç kelimeden biridir. Çağdan çağa sürekli anlamı değişir. Kelimenin bilinen en eski anlamı bitki tohumları ya da hayvanların bilinçli bir şekilde insan eliyle yetiştirilmesi ve yeniden üretilmesiyle ilişkilidir. Nitekim İngilizce'de tarım agriculture kelimesi, kültür culture kelimesinden türemiştir. On sekizinci yüzyıla bakıldığında kelimenin sanatla bağdaşmış olduğu görülür. Bu bağlamda kültür; müzik, resim, heykel, tiyatro, edebiyat anlamına gelmekte ve söz konusu sanat dallarında ortaya konan eserleri anlayabilecek zevke sahip kişiler ise “kültürlü” olarak tanımlanmaktadır. Yani kültür, belirli bir zümreye aittir ve ona sahip olmak belirli bir çaba gerektirir. Kültür bu anlamını henüz yitirmemekle birlikte, günümüzde artık yeni ve daha kapsamlı bir anlama sahiptir Bir grup tarafından paylaşılan anlam ve değerler bütünü ve bu bütünün çizdiği çerçeve içerisinde gelişen bir hayat görüşü. Yani kültür bireyin taktığı bir gözlük gibidir ve birey çevresini sarmalayan dünyayı bu pencereden görür. Gökyüzünün mavi olduğuna kimse karşı çıkmaz; fakat bireyin gökyüzünü mavinin hangi tonunda göreceğini işte bu gözlük belirler. Çatışma mı, İş Birliği mi? Şüphesiz farklı kültürler tarihin en eski dönemlerinden beri karşı karşıya geliyorlardı. Fakat son yüzyılda iletişim ve ulaşım alanında kat edilen ilerlemeler, finansal kapitalizmin yükselişi ve metropol nüfuslarındaki artış farklı kültürleri tarihte eşi benzeri görülmemiş derecede bir araya getirdi. Bu farklılıkların en sık bir araya geldiği alanın iş yaşamı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Öyle ki günümüzde toplumun farklı kesimlerinden gelen bireylerin bir arada bulunup, ortak bir amaç etrafında çalışması olağan bir durumdur. Bunun yanı sıra farklı dilleri konuşan kişilerin birlikte çalışması da gündelik hayatın olağan bir hali olmaya başlamıştır. Belki de birbirinden farklı bu hayat görüşlerinin bir araya gelip yeni bir “Global Kültür” oluşturma sürecini başlattıkları söylenebilir. Birbirlerinden farklı, belki de tamamen karşıt hayat görüşlerine sahip bireylerin bir araya gelip; günlerinin önemli bir bölümünü oluşturan iş hayatlarında ortak bir paydada buluşmaları durumu, bu karşılaşma ve bir arada olma süreçleri bilinçli yönetilmezse problemlere yol açabilir. Her birey kendi doğrusunun en “doğru” olduğunu düşünecek ve çalışma hayatı bir “çatışma” alanına evirilecektir. Fakat farklı kültürlerin bir arada çalışması demek her zaman çatışma anlamına gelmek zorunda değildir. Çok küçük dokunuşlarla bu risk ortadan kaldırılıp, bilinçli bir diyalog ortamı sağlanabilir ve farklı kültürlerin iş birliğiyle daha verimli bir çalışma ortamı kurulabilir. Ne Yapmalı? Farklı bakış açılarının bir arada aynı çatı altında barınması kurumlar için bir zenginlik kaynağıdır. Farklı perspektiflere sahip çalışanlar karşılıklı olarak birbirlerinin ufkunu açma potansiyeline sahiptir. Bu potansiyelin gerçekleştirilmesi ise bu bireyler arasında bilinçli ve karşıdakini anlamaya yönelik bir diyalogun kurulmasına bağlıdır. Burada kurumlara düşen görev, çalışanları arasında bu diyalogun kurulabilmesini sağlayacak zemini tesis etmektir. Dikkat edilmesi gereken ilk nokta şudur Kurum kültürü tek bir “resmi” bakış açısı üzerine kurulmamalıdır. Eğer kurum bu hataya düşerse bu “resmi” bakış açısı kendisine uyan çalışanları sivriltirken, uymayanları ötekileştirecektir. Böyle bir durumda ise farklı görüşlerin sentezinden bahsedilemez. Bu sebeple kurum kültürünü dar bir çerçeveye sıkıştırmamak önemlidir, ama yeterli değildir. Bunun yanı sıra kurum; bilinçli bir şekilde birbirinden farklı bakış açılarına değer vermeli, bunu çalışanlara hissettirebilmelidir. Yani iş yaşamında birey gündelik herhangi bir duruma ya da ortak bir soruna farklı bir açıdan yaklaştığında, görüşünün diğerleri için değerli olacağını bilmeli; kendi özgün bakış açısıyla girdiği diyalogun karşılıklı anlaşma ve çözüm odaklı olduğunu hissedebilmelidir. Yaşadığımız yüzyılda farklı kültürlerin oluşturduğu gökkuşağı birbirinden çok farklı renklere sahiptir. İş yaşamında bu farklı renklerden uyumlu bir bütün oluşturmak kurumların her bir farklı kültüre, bakış açısına gereken değeri vermesine; bireylerin ise birbirleriyle ilişkilerinde karşıdakini anlamak için çaba harcamasına bağlıdır. İşte o zaman uyumlu, yaratıcı; dolayısıyla verimli bir iş birliği mümkün olur. Kemal PEHLİVAN - DBE Kurumsal Gelişim Merkezi Araştırma ve Psikometri DepartmanıDBE Kurumsal Ölçme / Değerlendirme ve Eğitim Merkezi Bizi Arayın Eğitmenlerimiz Benzer İçerikler Farkındalık ve Kendini Bulma Sanatı Yoğunluğun içinde bir noktada artık gerçekten nerede olduğunuzu unutur ve kendinize yönelik farkındalığınızı kaybedersiniz. Zihninizi ve düşüncelerinizi... Uzaktan çalışanlar nasıl motive edilir? Pandemi ile birlikte pek çok çalışan evden çalışmaya geçti, şirketlerin büyük bir kısmı pandemi sonrasında da evden çalışmaya sürekli ya da en azından haftanın ... Duygusal Dayanıklılık Duygusal Dayanıklılık Duygusal dayanıklılık, kişinin değişime ve karışıklığa ayak uydurabilme kapasitesidir. Duygusal dayanıklılığı yüksek olan çalışanlar, ... İlginizi Çekebilir DEĞİŞİMİ YÖNETME SANATI “Organizasyonlar değişmez. İnsanlar değişir.” Şirketinizde performansı artırmak, fırsatları değerlendirmek veya önemli sorunları ... Sitemiz performansını artırmak ve kullanıcı deneyiminizi geliştirmek için çerezler kullanmaktadır ve bu web sitesini kullanmaya devam ederseniz, çerez kullanımını kabul etmiş olursunuz. Kullandığımız çerezler hakkında daha fazla bilgi edinmek için çerez politikamız Kabul Et Grammy ödüllü Yeni Zelandalı Piyanist Alan Broadbent, Zorlu Center PSM'de konser verdi. Broadbent, müzikseverlerin yoğun ilgi gösterdiği etkinlik öncesi yaptığı açıklamada, Kağan Yıldız ve Ferit Odman'la trio konserler vereceğini müziğini ve onun temposunu sörf tahtasıyla dalgalar üzerinde ilerlemek olarak tanımlayan sanatçı, "Caz müzisyenleri ritmin etrafında müzik yapar, onun üzerinde dolanır durur ve sörf tahtasıyla sahile geri döner. Benim kafamdaki hayal böyle" dedi. Piyanist Broadbent Çok büyük bir trajediÜlkesindeki terör saldırısına da değinen Yeni Zelandalı sanatçı, şunları kaydetti"Çok büyük bir trajedi. Bu olay veya bu olayın faili hiçbir şekilde onaylanamaz. Politikayla ilgilenen birisi değilim ama benim dünya görüşümde bütün dinler sevgi ve anlayış üzerine kuruludur. Müzisyen olarak sevginin bütün dünyada yayılması için müzik yapıyorum. Bütün kültürlerin saygı ve anlayışla bir arada yaşadığı bir dünya hayal ediyorum." HAYAT Ağrı ve acı duymayan kadın HAYAT Erdoğan'a duygulandıran mektup Haberler > Farklı Ülkelerden Bizlere "Yok Artık" Dedirten İlginç Kültür Alışkanlıkları ve Yasaklar - 1333 Bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin bütününe kültür denir. Kültür, bir toplumun kimliğini oluşturur, onu diğer toplumlardan farklı kılar. Kültür, toplumun yaşayış ve düşünüş tarzıdır. Ancak öyle kültürler vardır ki 'Yok artık!' dedirtir bizlere. Bu tuhaf kültürlerden bazılarını sizinle paylaştım, eğlenceli vakit geçirmeniz dileğiyle. 1. Sihirli sözcük 'abrakadabra' ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylenmişti. İlk olarak antik çağlarda söylenen bu söz ne kadar işe yaradı orası bilinmez ama bayağı bir meşhur olduğu kesin. 2. Singapur'da bacak bacak üstüne atmak yasaktır. Siz siz olun Singapur'da bacak bacak üstüne atıyım demeyin! 3. Çoğu Japon okulunda hademe bulunmaz, öğrenciler temizliklerini kendileri yaparlar ve bunun ahlak ve disiplin getirdiği düşünülür. Herkes kendi pislettiği alanı temizlese ortada pislik kalmaz, çok doğru bir uygulama ancak bize bu bile tuhaf geliyor. Olması gereken bir şey neden tuhaf gelir ki? 4. Orta Çağ Japonya'sında dişçiler dişleri parmaklarıyla çekerdi. 'Acaba çekmeden önce dişleri uyuşturuyorlar mıydı?' sorusunu sormadan kendimi alamıyorum. İyi ki Orta Çağ'da yaşamıyoruz. 5. İtalya'da bir erkeğin etek giymesi suçtur ve hapisle cezalandırılır. İskoçya'da nasıl ki etek giymek serbestse, İtalya'da tam tersi olarak yasak. Ama işin asıl ilginç yanı ise hapis cezası olması. Sizce biraz ağır değil mi? Bırakın üfül üfül essin. 6. Çin'de yere tükürmek serbest ama balgam üzerine basmak yasaktır. Evet evet, yanlış duymadınız! Tükürmek serbest ama balgam üzerine basmak yasak. O değil de, o kadar insanın içinde kim bastı kim basmadı tespiti nasıl yapılıyor anlamış değilim. 7. Tibetliler, Moğollar ve Çin'in bazı yörelerindeki insanlar çaylarına şeker yerine tuz katarlar. Damak zevki bu olsa gerek, fazla söze ne hacet! 8. İskoçya'da kapınızı çalarak tuvalete girmek isteyen birini içeri almak yasal zorunluluktur. 9. Singapur´da sakız çiğnemek yasakmış. Acaba el altından sakız satılıyor mudur ki? Düşünsenize 'Farrell abiiiii, müşteri var, yasaklı sakızlardan getir bi kaç tane ama dikkat et kimseler görmesin, patlarız vallaa!' 10. Antik Yunan'da doğmak ve ölmek yasalara aykırıdır. 'Böyle yasa mı olur yaaa!' demekten kendimi alamıyorum. O değil de acaba yasalara aykırıysa cezası neydi? Kafamda yine deli sorular! 11. Dağcılar gelenek olarak öldükleri dağın eteklerinde gömülür. Everest Tepesi'nde 200'den fazla dağcı cesedi bulunmaktadır. Dağ değil mezarlık mübarek! 12. Hindistan'da sokakta tuvaletini yapanlara tepki göstermeyin, yasaldır. Tamam, yasak da arkadaş bir zahmet önümde de s*çmasın yani!

ülkemizde farklı kültürlerin bir arada yaşadığına yönelik