Taşınmaz, 11.12.1992 tarihinde satın alınmış ve 14.11.2005 tarihinde S. tarafından davalı F.’ya satılmıştır. Dava, muvazaaya dayalı iptal ve tescil istemine ilişkindir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karsısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve
ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE İhtiyati Tedbir Taleplidir DAVACILAR : VEKİLİ: DAVALI: DAVA: Davalı adına kayıtlı taşınmazların; a- Muris muvazaası sebebiyle müvekkillerimin paylarına intikal eden kısmı bakımından TAPUSUNUN İPTALİ ile bu kısmın müvekkiller adına TESCİLİ, b- (a) şıkkında belirtilen talep mümkün olmadığı takdirde, MİRASTA İADE VE
Vaad alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet geçirim borcu yüklenen satıcıdan ; edimini yerine getirmediğinde dava tarihinde yürürlükte bulunan Medeni Kanunun 716. maddesi uyarınca açılacak tapu iptali ve tescil davası ile edimin hükmen yerine getirilmesini isteyebilir .” diyerek vaad alacaklısının
Tapu tesciline itiraz! Tapu sicilinde isim yanlış yazılmış ise bu durumda karışıklığın giderilmesi için Asliye Hukuk Mahkemesine dava açılabiliyor. Asliye Hukuk Mahkemesine yapılacak olan başvuru için bir dilekçe doldurulması yeterli oluyor. Davanın açılması için davacının konuya tamamen hakim olması gerekiyor.
1-Muris Muvazaası (Mal Kaçırma) Nedeniyle Açılan Tapu İptal ve Tescil Davası. Muvazaa, tarafların anlaşmak suretiyle iradelerinde bilerek ve isteyerek meydana getirdikleri bir uygunsuzluk halidir. Muvazaada tarafların esas amaç ve niyetleri, görünürdeki sözleşmenin hukuki sonuçlarını doğurmaması ve bu yolla üçüncü
Yargıtay1. Hukuk Dairesi, 01.04.2014 tarihli kararında; davayı açma hakkı bulunan kişinin (miras bırakan) kadastro tespitinden sonra, 10 yıllık hak düşürücü süre geçmeden önce ölmesi hâlinde mirasçılar tarafından açılacak tapu iptal ve tescil davasında 10 yıllık sürenin aranmayacağına hükmetmiştir.
XMW6yr. Tapu iptal davası hakkında merak edilenleri bu yazımızda bulabilirsiniz. Sorularınızı, aşağıda bulunan yorumlar bölümünden iletebilirsiniz. Hukuki desteğe ihtiyaç duyduğunuzda randevu almak için bizlere ulaşabilirsiniz. Tapu İptali Davası Nedir? Mülkiyet hakkı kapsamında; bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Taşınmaz mallara ilişkin mülkiyet hakkının kazanımı ise kural olarak, “tescil yolu” ile gerçekleşmektedir. Mülkiyet hakkı kazanımı, tescil ile mümkün olmakla beraber; bazı durumlarda tescil, gerçeği yansıtmıyor olabilir. Tescil, bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanıyor veya hukuki sebepten yoksun bulunuyor ise “yolsuz tescil” olarak adlandırılır. Yolsuz tescil, diğer bir anlatımla tapuda şeklen hak sahibi olarak görünen kimsenin gerçekte hak sahibi olmaması halidir. Yolsuz tescilin düzeltilmesi için açılacak davalara tapu iptali ve tescil davaları denilmektedir. Tapu iptali ve tescil davaları, tapu kayıtlarına kanuna aykırı gerçekleştirilen tescilin hukuka uygun hale getirmesi amacıyla açılır. Hangi Durumlarda Tapu İptal Davası Açılabilir? Kanuna ve gerçeğe aykırı şekilde yapılan tescile yolsuz tescil denilmektedir. Medeni Kanun 1024. Maddesinde “Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir” denilmektedir. Söz konusu madde, yolsuz tescilin düzeltilmesi isteminin dava konusu yapılabileceğini düzenlemektedir. Bununla beraber kanun, yolsuz tescil halleri için sınırlı sayıda örnek göstermemiş; yolsuz tescil halleri, çerçeve olarak Yargıtay kararlarında çizilmiştir. Bu sebeple tapuda yapılan tescil işleminin gerçeği yansıtmadığı veya kanuna aykırı bulunduğunu iddia eden bir kimsenin, tapu iptali ve tescili davası açmasında hukuki menfaat bulunmaktadır. Yargıtay kararları çerçevesinde tapu iptal davasına sebep olabilecek başlıca haller şunlardır Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptal davası, Muris muvazaası nedeniyle tapu iptal davası, Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptal davası, İmar uygulaması nedeniyle tapu iptali ve tescil, Ölünceye kadar bakma sözleşmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil, Aile konutu nedeniyle tapu iptali ve tescil, Kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle tapu iptali ve tescil. Tapu İptal Davası Kime Karşı Açılır? Tapu iptal davası; tapuda şeklen görünen kayıtların, gerçeği yansıtmaması durumunda açılmaktadır. Bu sebeple dava, tapuda malik olarak görünen kişiye yani tapuda mülkiyet hakkı sahibi olarak görünen kişiye karşı açılmak zorundadır. Tapuda üçüncü kişiler lehine ipotek, önalım hakkı gibi haklar tesis edilmiş ve bu hakların kaldırılması da dava konusu yapılmak isteniyor olabilir. Bu takdirde lehine hak tesis olunan üçüncü kişiler de davalı olarak davaya dahil edilmelidir. Nitekim davanın doğru taraflara yöneltilmesi zaman ve hak kayıplarının önüne geçmek açısından önem arz etmektedir. Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal Davasının Şartları Nelerdir? Muvazaa, kelime anlamı olarak “danışıklı” ifadesine karşılık gelmektedir. Bu ifadenin hukuken karşılığı ise gizli bir anlaşmayı ifade eder. Murisin yani miras bırakanın yapmış olduğu muvazaa ise mirasçılarından “mal kaçırma kastını” taşır. Miras bırakan, gerçekte yapmak istediği işlemi gizleyerek görünüşte bir başka işlem yapmaktadır. Örneğin; miras bırakanın asıl amacı malını bağışlamak olabilir ve bu sözleşmeyi gizlemek için tapuda satış sözleşmesi veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmış olabilir. Bu takdirde murisin muvazaasından gizli anlaşmasından bahsedilir. Muvazaalı olarak yapılan sözleşme, geçersizdir ve kesin hükümsüz niteliğindedir. Bu şekilde yapılan muvazaalı işlem, tapu iptal davasının konusunu oluşturur. Muris muvazaasından bahsedebilmek için şu şartların varlığı gerekir Görünüşteki işlem, miras bırakanın asıl iradesini saklamak amacıyla yaptığı işlemdir. Bu işlem aslında bağışlamak istediği taşınmazı, tapuda satış işlemine konu olarak göstermek veya ölünceye kadar bakma sözleşmesine konu olarak göstermek olabilir. Görünüşteki işlem, muvazaalı olması bu suretle de tarafların gerçek iradelerini yansıtmaması sebebiyle kesin hükümsüzdür. Gizli İşlem, miras bırakanın saklamak istediği asıl iradesini ortaya koyan işlemdir. Miras bırakan aslında taşınmazı karşılıksız olarak devretmek ister, ancak ileride mirasçılar tarafından dava konusu yapılmasını engellemek amacıyla satış ile devretmiş gibi gösterir. Bu takdirde gizli işlem niteliğinde olan bağışlama sözleşmesi de şekil eksikliği sebebiyle geçersiz olacaktır. Nitekim taşınmaz bağışlama sözleşmesinin geçerli olabilmesi için noterde yapılmış olması şartı aranır. Muvazaa Anlaşması, miras bırakan ile lehine hak tesis edilen kişi arasında yapılmış olan anlaşmadır. Bu anlaşmanın yazılı olması şart değildir. Miras bırakan ile lehine hak tesis olunan kişi muvazaalı işlem yaptıklarının bilincinde olmalı yani aralarında yaptıkları sözleşmenin gerçekte hüküm ve sonuç doğurmayacağını bilerek hareket etmiş olmalıdır. Mirasçılardan Mal Kaçırma Kastı, miras bırakanın muvazaalı işlem yapmaktaki amacını ortaya koyar. Yargıtay kararlarında, özellikle miras bırakanın yapmış olduğu muvazaa değerlendirilirken aranan koşul, miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırmayı amaçlamış olmasıdır. Yukarıda belirttiğimiz şartların varlığı durumunda muris muvazaası nedeniyle tapu iptal davasının açılması mümkündür. Tapu İptal Davası Nasıl Açılır? Tapu iptal davası bakımından mahkemeye sunulacak dava dilekçesi, diğer dava dilekçelerinden farklı olarak; özellikle taşınmazın kayıt bilgileri, tescilin yolsuz olduğuna dair detaylı anlatım ve delilleri içermelidir. Davanın esası noktasında fark yaratacak unsur, ispat vasıtalarıdır. Bu sebeple tapu iptal ve tescili dava dilekçesinde mutlaka keşif ve bilirkişi delillerinden yararlanılacağı belirtilmelidir. Bu hususlar dışında her dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurların olması gerekir. Bu sebeple dilekçeye hitap olunacak mahkeme, davalı-davacı tarafların kimlik bilgileri ve adresi, taraflar kendilerini vekil ile temsil ettiriyor ise vekillerinin isim-soy isim ve adresleri, dava konusu, dava değeri, esasa ilişkin açıklamalar, hukuki deliller, hukuki sebepler, özet ve maddeler halinde talep sonucu, tarih ve dilekçeyi düzenleyen kimsenin isim-soy isim ve imzası eklenmelidir. Tapu İptal Davasında Yetkili Mahkeme Neresidir? Tapu tescil iptal davası, taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkına ilişkin bir davadır. Taşınmazın aynından doğan bu gibi davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili mahkemedir. Kesin yetki kuralları kamu düzeninden olup; taraflarca aksi kararlaştırılması mümkün değildir. Tapu İptal Davasında Görevli Mahkeme Hangisidir? Tapu tescil iptal davası bakımından konu ve miktar önemli olmaksızın görevli mahkeme kural olarak Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Bu sebeple tapu iptal tescil davasının, taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılması gerekir. Ancak aile konutu nedeniyle tapu iptali ve tescil davaları gibi davalarda görevli mahkemenin aile mahkemesi olduğu istisnai durumlar da bulunmaktadır. Bu kapsamda görevli mahkemenin belirlenmesinde açılacak davanın konusunu göz önüne almak gerekir. Tapu İptali Ve Tescil Davalarında Zamanaşımı Var Mıdır? Tapu iptali ve tescil davaları, birçok farklı sebepten kaynaklanabilmektedir. Bu sebeple tapu iptal davası için ortak bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Söz konusu dava bakımından zamanaşımını, farklı türler için ayrı ayrı değerlendirmek yerinde olacaktır. Yolsuz tescil ve muris muvazaası sebebiyle açılan tapu iptal davası, taşınmazın aynından doğan, diğer bir anlatımla mülkiyet hakkından kaynaklanan dava türlerindendir. Bu sebeple genel bir zamanaşımı süresine tabi olmayıp; aradan çok uzun yıllar geçse dahi dava konusu edilebilecektir. Kadastrodan kaynaklanan tapu iptali ve tescil davaları bakımından ise 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Nitekim Kadastro Kanun’un kadastro kayıtlarını kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre geçtikten sonra, kadastrodan önceki sebeplere dayanarak tapu kaydının düzeltilmesi davasının dinlemeyeceğini hükme bağlamıştır. Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan kimseler için ise Borçlar Kanunu 1 yıllık zamanaşımı süresi öngörmüştür. Kanundaki düzenlemeye göre yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Tapu İptali ve Tescil Davalarında İspat Nasıl Yapılır? Tapu iptali ve tescil davalarında, davanın kabul edilmesi için iddia edilen hususların ispatlanması önem arz eder. Hukukta başlıca ispat vasıtaları; senet, kesin hüküm, yemin, tanık, keşif, bilirkişi olarak sıralanabilir. Tarafların iddia ettiği vakıaları birden çok delille ispat etmesi mümkündür. Tapu iptal davasında ise özellikle tapudaki kayıtları, kayıt yapılmasına neden olan hususları mahkemeye öncelikli olarak mahkemeye bildirmelidirler. Ardından tapuda görünen kayıtların gerçeği yansıtmadığına ilişkin hakimde kanaat uyandıracak deliller sunulmalıdır. Tapu kayıtlarının gerçeği yansıtmadığını ispat aşamasında tanık deliline başvurulabilir. Diğer yandan tapu iptal davasında keşif ve bilirkişi raporu bağlayıcı olmamakla beraber; belirleyici rol oynar. Örneğin taraflar, dava hakkında bilirkişiye başvurulması ve taşınmaz üzerine keşif yapılıp, rayiç bedelinin belirlenmesi ve bu suretle tescile neden olan işlemin taraflarının arasında belirlenen bedel ile taşınmazın rayiç bedelinin örtüşüp örtüşmediğini açıklığa kavuşturabilirler. Muris Muvazaasından Kaynaklanan Tapu İptal Davası Nasıl İspat Edilir? Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarında mirasçılar, miras bırakanın mal kaçırma kastı doğrultusunda hareket ettiğini ve aradaki işlemin muvazaalı olduğunu ispat etmekle mükelleftir. Mal kaçırma kastının var olup olmadığını, her bir davada ayrı olarak hakim tayin edecektir. Bununla beraber Yargıtay kararlarında, mal kaçırma kastının tespitinde Toplumsal eğilimler, Ülke ve bölgenin gelenek ve görenekler, Olayların olağan akışı, Davalının alım gücü, Tapuda gösterilen satış bedeli ile sözleşme tarihindeki rayiç bedeli, Tapudaki tasarrufun, mirasçının ölümünden ne kadar süre önce yapıldığı Hususları belirleyici öneme sahiptir. Bu hususların ispat edilmesi durumunda muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarının açılması mümkündür. İnanç Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali ve Tescil Davası Nedir? İnanç sözleşmesi; inanın, inanılana güvenerek malını devretmesi ve ardından inançlı işlemin süresinin sona ermesi veya amacın gerçekleşmesi neticesinde malın ilk sahibine dönmesini kararlaştırdıkları sözleşmedir. İnanç sözleşmesi, Kanun’da yer almamakla beraber; Yargıtay içtihatları doğrultusunda hukukumuza girmiştir. Nitekim taraflar, sözleşme serbestisi doğrultusunda bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler. İnanç sözleşmesinin unsurları; inanç anlaşması ve devir işlemidir. Taraflar arasında yapılan inanç sözleşmesine ilişkin süre sona erdiğinde veya amaç gerçekleştiğinde, inanılan tarafından taşınmaz ilk sahibine devredilmezse tapu iptali ve tescil davası açılabilir. İnanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, inançlı işlem veya inanç sözleşmesinin ispatı, tarafların imzasını içeren ve en geç işlem tarihinde düzenlenmiş yazılı delil ile mümkündür. Diğer yandan Hukuk Muhakemeleri Kanunu 202. maddesinde düzenlenen yazılı delil başlangıcı ile de inanç sözleşmesinin ispatı mümkündür. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2020/1030 E., 2021/2376 K., T. “Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme iade şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder. Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların yazılı delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, yazılı delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.” Tapu İptali Ve Tescil Davalarında Tanık Dinlenir Mi? Tapu iptali ve tescil davaları yukarıda da detaylıca açıklandığı üzere farklı nedenlerden kaynaklanabilmektedir. Davaya konu teşkil eden her bir hal bakımından tanık dinlenip dinlenemeyeceği farklılık arz edecektir. Örneğin İnanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında yazılı delil veya en azından yazılı delil başlangıcı ile inanç sözleşmesinin ispatı aranır. Bu sebeple inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davalarında kural olarak tanık dinlenmesi gerekmemektedir. Diğer yandan muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarında tanık büyük öneme sahiptir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2020/1128 E., 2021/2647 K., T. “Somut olayda, devirlerin çok kısa aralıklarla ara malik kullanmak suretiyle yapıldığı, akitteki değer ile taşınmazların gerçek değeri arasında fahiş fark bulunduğu, miras bırakanın taşınmaz mal satmaya ihtiyacının olmadığı, miras bırakan tarafından doğrudan davalıya yapılan bir temlik bulunmamakla birlikte dosya kapsamı ve tanık beyanları dikkate alındığında minnet duygusundan söz edilemeyeceği, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” Tapu İptali Ve Tescil Davaları Ne Kadar Sürer? Yargı sistemimizde yeni sayılabilecek değişikliklerden bir tanesi de “hedef süre” uygulamasıdır. Hedef süre uygulaması kapsamında her bir dava için dava henüz başlamadan davanın biteceği süre hedef olarak belirlenmekte ve bu suretle süresinde tamamlanmayan davalar için çözüm üretilmesine katkı sağlamaktadır. Adalet Bakanlığı tarafından tapu iptali ve tescil davaları için öngörülen hedef süre 731 gündür. Ancak bu süre davanın niteliği ve seyrine göre uzayabilmekte ve çözüme kavuşması 3-4 seneyi bulabilmektedir. Bu Yazımızda İncelediğimiz KonularTapu İptali Davası Nedir?Hangi Durumlarda Tapu İptal Davası Açılabilir?Tapu İptal Davası Kime Karşı Açılır?Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal Davasının Şartları Nelerdir?Tapu İptal Davası Nasıl Açılır?Tapu İptal Davasında Yetkili Mahkeme Neresidir?Tapu İptal Davasında Görevli Mahkeme Hangisidir?Tapu İptali Ve Tescil Davalarında Zamanaşımı Var Mıdır?Tapu İptali ve Tescil Davalarında İspat Nasıl Yapılır?Muris Muvazaasından Kaynaklanan Tapu İptal Davası Nasıl İspat Edilir?İnanç Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali ve Tescil Davası Nedir?Tapu İptali Ve Tescil Davalarında Tanık Dinlenir Mi?Tapu İptali Ve Tescil Davaları Ne Kadar Sürer?
Tapuyu Bozdurmak Tapu İptali ve Tescil Davası ya da Tasarrufun İptali DavasıTapu devri sırasında yapılmış hileli, yetkisiz, ya da geçersiz bir işlemin tespit edilmesi halinde, tapunun iptaline yönelik hukuki işlem başlatılabilir, buna halk arasında “tapuyu bozdurmak” denmektedir. Hukuken açılması gereken dava “Tapu İptali Ve Tescil” davası, “Tasarrufun İptali Davası” ya da “Kadastro Tespitine İtiraz Davası” Bozdurma Nedenleri ve SüresiTapu iptali ve tescil davası birçok farklı sebeple açılabilen bir davadır. Bu sebeple genel olarak tapu iptali ve tescil davalarında zamanaşımı süresi şu kadardır demek doğru tapu satışı sırasında hile iddiasına dayanarak, söz konusu işlem ya da fiilin öğrenilmesinden itibaren 1 yıl içinde dava açılması tescil nedeni ile açılan tapu iptali ve tescil davaları ya da muvazaa örneğin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı yapılan satış nedeni ile açılan tapu iptali ve tescil davaları ise herhangi bir zamanaşımı ya da hak düşürücü süreye bağlı değildir. Aynı şekilde, birine bir taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkisini veren bir vekaletname verilir, fakat o kişi bu temsil yetkisini kötüye kullanır ve taşınmazı kötü niyetle bedelinin çok çok altında hatta bedelsiz satarsa; vekilin vekaletname veren kişinin yararına ve iradesine uygun davranışta bulunma yükümlülüğünü ihlal etmiş olması sebebiyle açılan tapu iptali ve tescil davaları da köye kadastro geldiğinde kötü niyetle başkası adına yazdırılmış bir yer olabilir. Bu tip kadastro tespiti yapılarak edinilen tapulara 10 yılı içerisinde dava açılarak itiraz edilebilir. Tasarrufun iptali davası amacının mevcut tapu kaydını iptal ettirmek olması açısından benzer görünse de teknik olarak apayrı bir davadır. Tasarrufun iptali davasının tasarrufun gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekir. Uygulamada daha çok borçlu ve alacaklılar arasında gündeme gelmektedir. Borçlunun mal kaçırmak için sattığı gayrimenkulleri ve araçlarının satışını iptal ettirmek amacı ile açılmaktadır. Tasarrufun iptali konusu olan ve üçüncü kişi elinde bulunan mal, bu davanın alacaklı tarafından kazanılması durumunda üçüncü kişiden alınarak alacaklıya verilmez. Yani bir tapu iptali ve tescil davasında olduğu gibi, üçüncü kişi elindeki tapu iptal edilerek yer alacaklı adına tapuya tescil edilmez. Buradaki yöntem, üçüncü kişinin elindeki taşınmazın ya da aracın haciz ettirilerek sattırılması ve o satış bedelinden alacaklının alacağına İptal Davası Açılamayacak DurumlarTapuya tescil işleminden sonraki 10 yıl boyunca, elindeki taşınmazın tapusunu devretmeden kesintisiz ve davasız bir şekilde elinde bulunduran kişi aleyhinde; tescil işleminde usulsüzlük tespit edilse dahi iptal davası açılamaz. Ancak eğer o tapu aleyhinde daha önce herhangi bir iptal davası açılmışsa siz de başka bir durum olarak, mirasbırakan sağken miras muvazaası nedeniyle tapu iptal davası diyelim ki taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yaptınız. Buna genelde uygulamada müteahhitlerle ya da inşaat şirketleriyle alıcılar arasında ya da doğrudan satıcı kişi ile alıcı kişi arasında yapılan “taşınmaz satış sözleşmesi” başlıklı sözleşmeler örnek verilebilir, ancak bunların çoğu aslında hukuken geçerli değildir. Eğer noterde düzenleme şeklinde yapıldıysa “taşınmaz satış vaadi sözleşmesi” olarak geçerli olabilir. Zira vaat değil gerçek taşınmaz satış sözleşmeleri resmi şekilde tapuda yapılmadıkça geçerli değildir. Dolayısıyla müteahhitle yaptığınız resmi şekilde olmayan sözleşmeden sonra müteahhit taşınmazı başkasına satarsa, elinizde geçerli bir sözleşme olmadığı için tapu iptal davası kullanılan bir yerin tapusunu almakBir gerçek kişi adına tapuya kayıtlı olmayıp devlet hazinesine ait görünen yerlerde, taşınmazı kullanan gerçek kişi en az 20 yıldır kullanıyorsa taşınmaza ücreti karşılığında öncelikli olarak sahip olabilir. Kanunda ve doktrinde buna kazandırıcı zamanaşımı veya malik sıfatıyla zilyetlik gibi isimler verilmektedir. Bu şekilde yapılan bir tescil işlemi aleyhinde iptal davası açılamaz. İlk olarak öğrenilmesi gereken nokta, 20 yıldır kullanılagelen taşınmazın devlet hazinesine mi yoksa özel bir şahsa mı ait olduğudur. Eğer o yer devlete değil de bir özel şahsa ait bir yerse, başka birisi tarafından izinsiz kullanımı işgal olarak nitelendirilir ve üzerinden kaç yıl geçerse geçsin tapu iptal davası açılabilir. Bunun tek istisnası o yerin hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kişiye ait biliniz ki Yargıtay yerleşmiş içtihatlarında; mirasçılar arasında yukarıda belirtilen yöntemlerle zamanaşımı ile taşınmaz mülkiyeti kazanılamayacağını belirtmektedir.* İSİMSİZ YORUMLAR YANITLANMAZ.* Değerli yorumlarınız ve sorularınız onaydan geçtikten sonra yayınlanır ve yanıtlanır. Yorumun aşağıda görünmesi ve altına yanıtın girilmesi birkaç gün sürebilir, ara sıra kontrol ediniz.
Muvazaa Nedeniyle Tapu İptal Ve Tescil Davası Muvazaa; aralarında hukuki bir ilişki kuracak olan iki kişi, 3. kişileri aldatmak amacıyla, ya kurdukları ilişkinin hiç sonuç doğurmayacağını ya da görünüşte yaptıkları bir işlem kendi aralarında farklı bir sonuç doğuracağına dair aralarında bir anlaşma yapmalarıdır. Yani gerçek iradeleri ile açıkladıkları beyanları arasında farklılık vardır. Dolayısıyla söz konusu işlem geçersizdir. Muvazaa mutlak ve nisbi olarak 2’ye ayrılır. Mutlak muvazaa Mutlak muvazaa da taraflar bir hukuki ilişki meydana getirmek istemezler. Ancak 3. kişileri aldatmak için görünüşte bir işlem yaparlar. Bu görünüşteki işlem kendi aralarında hiçbir sonuç doğurmaz. Yani aralarında yapılmış olan bir hukuki işlem aslında yoktur. Sadece varmış gibi gösterirler. Amaç 3. kişileri aldatmaktır. Yapılan bir işlemde irade ile beyan uyumsuzsa ortada bir muvazaa var demektir. Muvazaa ile yapılmış olan hukuki işlemler geçersizdir. Yani yapılmış olan işlem geçersizdir. Örneğin, Kendisine icra takibi başlatılan bir kişi, alacaklılardan mal kaçırmak için malları satmış gibi gösterir. Görünüşte olan satım sözleşmesi iken, aslında herhangi bir satım yoktur. Alacaklıları kandırmak için yapılmış olan görünüşte bir işlemdir. Nisbi Muvazaa Bu muvazaa türünde taraflar gerçekten bir hukuki işlem yapmak isterler. Ancak kendi aralarında olan anlaşma ile dış dünyaya yansıtmış oldukları anlaşma farklıdır. Yani dış dünya da görünüşte bir işlem yaparlar ancak kendi aralarında gizli bir anlaşma vardır. Mutlak muvazaa da tek bir işlem varken, nisbi muvazaa da iki işlem vardır. Örneğin, çocuklarından birine fazladan bir ev bırakmak isteyen baba; görünüşte çocuğuna evi satmış gibi gösterir, gerçekte ise bağışlama yapmıştır. Ancak 3. kişilere satım sözleşmesi gibi gösterirler. Tapu İptal Ve Tescil Davası Yolsuz tescilde TMK Madde 1025– Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır. Tescilin hüküm doğurması için geçerli bir hukuki ilişkiye dayanması gerekir. Türk hukuk sisteminde tapu kayıtlarının oluşumunda “sebebe bağlılık” vardır. Bu ilke uyarınca yapılmış olan tescil geçerli ve haklı bir sebebe dayanmış olmalıdır. TMK Madde 1024- Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Yapılmış olan tescil yolsuzsa; tescil işlemi geçerli olmaz. Yani sonuç doğurmaz. Yani yolsuz tescile dayanılarak yapılmış olan bir işlem ile taşınmaz üzerindeki gerçek hak sahipliğini değiştirmez. Bu şekilde yolsuz tescille hakkı zedelenen kişi tapu sicilinin düzeltilmesini isteyebilir. Yolsuz tescilde TMK Madde 1025/2- iyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır. Muvazaa Nedeniyle Tapu İptal Ve Tescil Davası Tapu İptal Ve Tescil Davası Kime Karşı Açılır? Taşınmaz mülkiyetine ilişkin tüm davalar ve tapu iptal tescil davaları; tapu kaydında taşınmazın mülkiyet sahibi olarak gözüken kişiye karşı açılır. Tapu kaydında hak sahibi olarak gözüken kişinin ölmüş olması halinde dava mirasçılara yöneltilir. Tapu iptal ve tescili istenirken aynı zamanda tapu kaydında yer alan 3. bir kişiye ait ayni veya şahsi bir hak varsa ve bu hakkın kaldırılması isteniyorsa; bu 3. kişiye de ayrıca dava açılmalıdır. Örneğin sükna hakkı veya ipotek hakkı olan bir kişi ayni veya şahsi hakları için tapuya şerh verdirmiş olabilir. Tapu İptal Ve Tescil Davası Kimler Açabilir? Kanunda ayni hakkı zedelenen bir kimse bu davayı açabilir. Ancak Yargıtay kararlarında mal rejimi tasfiyesi dolayısıyla mal kaçırmak için hareket edilmesi halinde; konut aile konutu olmasa dahi eş bu davayı açabilir. Yani eş ayni hak sahibi değildir, ancak Yargıtay kararlarına göre eşin tapu iptal ve tescil davası açma hakkı vardır. Tapu İptal Ve Tescil Davaları Nasıl Açılır? Taşınmazın bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesinde bu dava açılabilir. Tapu kaydının iptali istenen taşınmaz aile konutu ise dava taşınmazın bulunduğu yerdeki Aile mahkemesinde açılır. Tapu İptal ve Tescil Davalarında Zamanaşımı Muvazaa dolayısıyla açılan tapu iptal ve tescil davaları zamanaşımına tabi değildir. Yargıtay Kararları 1. Hukuk Dairesi 2021/7191 E. , 2021/7918 K. Taraflar arasında görülen davada; Davacı, … ve … parsel sayılı taşınmazlardaki payını miras bırakan babasının isteği üzerine davalı kardeşine hibe ettiğini, miras bırakan babasının da ölünceye kadar bakılma ve davalıya devredilmesini istediği paylar karşılığında kendisine 4 adet taşınmaz devrettiğini, davalının devredilen paylarla mirastan hakkını almasına rağmen babalarının ölümü ile ölünceye kadar bakma akdi ile kendisine devredilen 4 adet taşınmazla ilgili muvazaa iddiasına dayalı dava açtığını, açılan davanın TBK’nun 295. maddesinde yer alan ağır kusur olduğunu ve hibe ettiği payların iadesi gerektiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, miras değerleri arasındaki denkleştirmeyi sağlamak amacıyla devrin bedelsiz yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, resmi işlemin satış suretiyle yapıldığı, muvazaa iddiasının yazılı delille kanıtlanamadığı, bu durumda satış sözleşmesine karşı 6098 sayılı TBK m. 295’de yer alan bağıştan dönmeye ilişkin hükümlere dayanarak tapu iptali ve tescili davası açmakta davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş Muvazaa Nedeniyle Tapu İptal Ve Tescil Davası Stajyer Av. Merve ÇATAR Makale Yazarlığı İçin Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik adresine gönderebilirler.
Aile konutu, Medeni Kanunda yer alan düzenleme ile ailenin yaşamını devam ettirip barınma ihtiyacını karşıladığı yer olmakla birlikte, aile açısından koruduğu manevi değer de düşünülerek kanun hükmü ile koruma altına alınmıştır. TMK 194. madde hükmüne göre eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Aile konutu kanun koyucu tarafından ailenin birliği ve devamlılığı için korunması gereken bir değer olarak görülmüş ve eşlerin aile konutuna ilişkin yapacakları hukuki işlemlerde diğer eşin açık rızasını arayarak sınırlama getirmiştir. Ancak bir konutun aile konutu olduğunun ileri sürülebilmesi ve hukuki korumadan faydalanabilmek için taşınmazın bulunduğu Tapu Sicil Müdürlüğü’ n de aile konutu şerhi düşülmesi, ileride çıkabilecek uyuşmazlıklarda aile konutu olduğunun ispatı açısından fayda sağlayacaktır. Aile konutu şerhi ile ilgili düzenleme yalnızca malik olunan taşınmaz hakkında değil kira sözleşmesi ile kiralanan taşınmazın aile konutu olarak kullanılması halinde de sınırlı bir koruma sağlamaktadır. Kira sözleşmesine taraf olmayan eşin açık rızası olmadıkça, sözleşmenin tarafı olan eş kira sözleşmesini feshedemeyecektir. Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur. Malik eşin, aile konutunu bir üçüncü kişiye satması ve devir işlemlerini gerçekleştirmesi sonucunda, malik olmayan eş, aile konutu niteliğindeki taşınmazın devri işleminin geçersizliği için, tapu iptal ve tescil davası açmak zorunda kalacaktır. Taşınmaza ait tapu kütüğünde aile konutu şerhi bulunması halinde ise, taşınmazın, malik olmayan eşin açık rızası olmaksızın üçüncü kişilere devri tehlikesi engellenmiş olacaktır. Aile konutu niteliğindeki taşınmazın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne ’aile konutu şerhi’’ konulmasını, Tapu Müdürlüğü’nden isteyebilecektir. Tapu Kütüğünde aile konutu şerhi konulmamış ise, tapuda yapılan devir işleminin tarafı olan iyi niyetli üçüncü kişinin kazanımı TM 1023. madde hükmü gereği korunur. Ancak aranan iyi niyet koşulunun belirlenmesinde tapuda aile konutu şerhi olmayan taşınmazı devralan üçüncü kişinin konutun aile konutu olduğunu bilebilecek durumda olup olmadığı önem arz etmektedir. İyi niyetli üçüncü kişinin hak kazanımında tapu siciline güven ilkesinden yararlanması asıldır. Tapu kütüğünde aile konutu şerhi olmasa dahi üçüncü kişi bu durumu bilen veya bilebilecek durumda olan kişi olması halinde iyi niyetin varlığının kabulü mümkün olmayacaktır. Malik olmayan eşin, yapılacak işleme ilişkin açık rızası alınmaksızın, malik eş tarafından aile konutunun devri veya ayni hakka konu olması halinde bu işlem geçersiz olacaktır. Bu durumda da, gayrimenkulün aile konutu olduğundan bahisle ’tapu iptal ve tescil davası’’ açılması mümkündür. AİLE KONUTUNA DAYALI TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASINDA DAVACI- DAVALI Rızası alınmadan aile konutunun üçüncü kişiye devri sebebiyle mağdur olan eş, tapu iptal ve tescil davasının davacısı olacaktır. Tapuda aile konutunun adına tescili ile malik olarak görünen kişi veya kişiler ise davanın yöneltileceği davalılar olacaktır. Davada hem devri gerçekleştiren malik eşin, hem de taşınmazı devralan kişinin davalı olarak gösterilmesi gerekmektedir AİLE KONUTUNA DAYALI TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME Aile konutuna dayalı açılacak tapu iptal ve tescil davası, Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine dair 4787 sayılı Kanunun 4 maddesinde yer alan aile hukukundan kaynaklanan dava ve işlerden olduğundan bu davalarda görevli mahkeme Aile mahkemeleridir. HMK 12. maddesi “Taşınmazın Aynından Doğan Davalarda Yetki” başlığı ile tapu iptali ve tescili davalarında yetkili mahkemenin taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olduğunu düzenlenmiştir. Kanunda yer alan düzenlemeye göre, satış ve devir işlemlerinde rızası alınmayan eş tarafından açılacak tapu iptal ve tescil davasında aile konutunun bulunduğu yerdeki Aile Mahkemesi davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkemedir. ZAMANAŞIMI Tapu iptal ve tescil davaları mülkiyet hakkına ilişkindir. Dolayısıyla özellikle bu dava için düzenlenen herhangi bir zamanaşımı süresi bulunmamaktadır. Ancak TMK da iyi niyetli kişilerin haklarının korunması amacı ile olağan zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Buna göre aile konutunu satın alan iyi niyetli üçüncü kişiler; tapu sicilinde kesintisiz ve herhangi bir davaya konu olmadan geçireceği 10 yıl sonunda o taşınmazın maliki olmaktadır. Dolayısıyla 10 yıl boyunca tapu sicilinde kesintisiz ve davasız gözüken iyi niyetli üçüncü kişilere karşı, on yıldan sonra aile konutuna dayalı tapu iptal ve tescil davası açılamaz. AİLE KONUTUNA DAYALI TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASINDA HARÇ Tapu iptal ve tescil davaları konusu para veya para ile değerlendirilebilen davalar olduğundan nisbi harca tabidir. Harçlar Kanunu’nun 16. maddesinde de belirtmiş olduğu üzere tapu kayıt iptali gibi gayrimenkul aynına ilişkin harçlar gayrimenkul değeri üzerinden hesaplanacaktır. Taşınmaza dair kesin bir değer keşif sonucu oluşturulan bilirkişi raporu ile belirlenecektir. Ancak tapu iptal ve tescil davasında davaya konu olan taşınmazın değerinin dava dilekçesinde belirtilmesi gerekmektedir. Dava dilekçesinde belirtilen değer üzerinden 2021 yılı Yargı Harçları Tarifesi üzerinden binde 68,31’i hesaplanarak harç ödemesi peşin alınmak üzere ödenecektir. Aile konutuna dayalı açılan tapu iptal ve tescil davalarında alınması gereken harca esas bedel aile konutunun üçüncü kişiye devrinde gösterilen satış bedeli olarak belirlenip, bu değer üzerinden dava harcı hesap edilecektir. EMSAL YARGITAY KARARLARI ’Dava, tapuiptali ve tescil ile aile konutu şerhi konulması istemine ilişkindir. Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır TMK Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürülebilir. Evlilik, boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise, Türk Medeni Kanunu’nun 194 maddesinin “Aile Konutuna” sağladığı koruma da sona erer, diğer eşin rızası alınmadan yapılan tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Toplanan delillerden, tarafların yargılama sırasında tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları anlaşılmaktadır. Evlilik boşanma ile sona erdiğine göre dava konusu taşınmaz aile konutu olma niteliğini kaybetmiştir. Bu husus gözetilerek konusuz kalan dava hakkında “Karar verilmesine yer olmadığına” dair karar vermek ve yargılama giderleri ile vekalet ücretini, dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumları dikkate alınarak, tayin ve takdir etmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.’’ Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/8403 E. 2020/450 K. sayılı tarihli ilamı ’Türk Medeni Kanunun 194. maddesi hak sahibi eşin iradi tasarrufları için uygulanır. AileKonutu olan taşınmazın maliki tarafından üçüncü kişiye devredilmesiyle, taşınmazın aile konutu vasfı sona ermez. Ancak bu halde mülkün devrine ilişkin tasarruf iptal edilmediği sürece, devredenin eşine ait Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkını sınırlandırıcı işleme yönelik dava hakkı kendiliğinden ortadan kalkar. Konutun mülkiyeti ipotekle yüklü olarak üçüncü kişiye geçtiğine, diğer bir ifade ile mülk elden çıktığına göre taşınmazın mülkiyeti üçüncü kişide oldukça ipotekle ilgili dava hakkı da kalmaz. Bu bakımdan ipoteğin kaldırılması davasının dinlenebilmesi için taşınmazın mülkiyetinin devrine ilişkin tasarrufun iptali için davacıya dava açmak üzere kesin süre verilmeli, davanın açılması halinde neticesi beklenmeli, davanın açılmaması halinde ise davacının ipotekle ilgili dava açma hakkının artık kalmadığı gözetilerek ipoteğin kaldırılması davasının reddine karar verilmelidir. Mahkemece bu yön nazara alınmayarak, açıklanan yönde işlem yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.’’ Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 216/12793 E. 2017/14136 K. sayılı tarihli ilamı. ’4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesine göre, eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, ailekonutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutu Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakla aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh kurucu değil açıklayıcı şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma emredici niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak belirli olan bir işlem için verilebilir. Türk Medeni Kanunu madde 193. hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanunu’ nun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, aile birliğinin korunması amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi tek başına bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma ancak diğer eşin açık rızası alınarak yapılabilir. “Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin açık olması gerekir.’’ Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/24946 E. 2018/4591 K. sayılı tarihli ilamı ’Davacı, dava konusu taşınmazın ailekonutu olduğu iddiası ile Türk Medeni Kanununun 194. maddesi uyarınca satışın iptali ve tescil talebinde bulunmuştur. Dava konusu taşınmazın, davacının eşi … tarafından tarihinde davalılardan …’e devredildiği, …’ün de tarihinde taşınmazı davalılardan …’na devrettiği anlaşılmaktadır. Aile konutu olan taşınmazın, hak sahibi olan eş tarafından üçüncü kişiye devri, davacının açık rızasını gerektirmektedir TMK m. 194/1 HGK’ nun tarih 2017/2-1604 esas, 2017/967 karar sayılı kararı. Bu rıza alınmamıştır. Toplanan delillerden davalılardan … ve …’in birbirlerini tanıdıkları, taşınmazın aile konutu olduğunu bildikleri, el ve iş birliği içinde kısa süre içinde taşınmazı devrederek, kötü niyetli olarak hareket ettikleri anlaşılmaktadır. Bu sebeplerle davanın kabulü gerekirken, reddine karar verilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.’’ Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/3649 E. 2018/7760 K. sayılı tarihli ilamı
TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVALARI TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI NEDİRTapu iptali ve tescili davası; tapu kaydının gerçeği yansıtmadığı durumlarda yani kanuna aykırı düzenlenmesi, usulsüz veya yolsuz düzenlenmesi halinde açılan ve tapudaki kayıtların gerçek hak sahibi lehine düzeltilmesini sağlayan bir dava türüdür. Tapu iptal ve tescil davası, En temel insan haklarından biri olan mülkiyet hakkı ihlal edilen kişinin bu hakka kavuşmasını sağlayan bir dava iptali ve tescili davası taşınmazın yani mülkiyete ilişkin bir dava olduğundan; kesin yetki kuralı ve açılacak davanın nispi harca tabi olması gibi örnekler İPTALİ VE TESCİL DAVASI HANGİ MAHKEMEDE AÇILIRBir dava açılırken hangi mahkemede ve nerede açılacağı ilk karşılaşılacak sorundur. Buna görev ve yetki sorunu denir. Taşınmaz davaları, taşınmazın bulunduğu yerde açılır. Bu kesin yetki kuralıdır. Davanın hangi Mahkemede açılacağı yani görev sorunu ise dava türüne göre değişir. Tapu iptal-tescil davaları Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılırken, bazen –Ortaklığın giderilmesi davası gibi bazı davalar ise Sulh Hukuk Mahkemelerinde davalarında bu görev ve yetki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunda HMK düzenlenmiştir. HMK “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı hakları ve şahıs varlığına ilişkin tüm davalarda dolayısıyla Tapu İptali ve Tescili davalarında da görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir.”HMK “Taşınmazın Aynından Doğan Davalarda Yetki” başlığı ile tapu iptali ve tescili davalarında yetkili mahkemenin taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olduğunu düzenlenmiştir. Birden fazla taşınmazla ilgili dava açılması halinde, bu taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde diğer taşınmazlarla ilgili dava İPTALİ VE TESCİLİ DAVASI KİME KARŞI AÇILIRTapu iptali ve tescil davası, tapudaki malik görünen kişiye, o vefat etmişse mirası reddetmeyen mirasçılarına karşı dava ile birliktetapu kaydında yer alan üçüncü kişiye ait ayni veya şahsi bir hakkın ortadan kaldırılması da talep edilirse, tapu kaydındaki hak sahibine de ayrıca dava açılması gerekir. Örneğin; ipotek, önalım hakkı, tapuya şerh edilmiş taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, sükna hakkı vs. gibi ayni veya şahsi hakların da terkini talep ediliyorsa, lehine bu haklar tesis edilen kişiler aleyhine de dava zamanaşımı nedeniyle açılacak tapu tescil davaları, ilgili tüzel kişilik ve hazine aleyhine birlikte açılmalıdır TMK Örneğin, bir köyün sınırları içerisinde bulunan taşınmazı nizasız ve aralıksız 20 yıl malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, hem Köy tüzel kişiliğine hem de hazine aleyhine tapu tescil davası davalarında, davanın kime karşı açılacağı, dava konusu taşınmazın, halen yolsuz tescil veya muvazaa ile üzerine alan kişi üzerinde olup olmadığına göre değişmektedir. Taşınmaz başka bir şahsa özellikle gerçek bir satış ile devredilmişse, iyi niyetli şahsa karşı dava açılamaz. Böyle durumlarda taşınmazı satan kişiye bedel davası İPTALİ VE TESCİL DAVASINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ Tapu iptali ve tescil davalarında zamanaşımı, davanın türüne göre değişmektedir. Örneğin, yolsuz tescil ve muris muvazaası davaları herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir. Bu davalar aradan 50 -60 yıl geçse dahi açılabilir. Diğer davalarda ise davanın türüne göre farklı zamanaşımı süreleri İPTALİ VE TESCİL DAVASININ TÜRLERİTapu iptal-tescil davasının kanunda sayılan ve sayılmayan bir çok türü vardır. Aşağıda kısaca, bu davaların türlerinden ve özelliklerinden TESCİL DAVASIYolsuz tescil nedenine dayalı tapu iptal-tescili davası, uygulamada en çok karşılaşılan davalardan biridir. Özellikle sahte vekaletname ile yapılan satışlar ile hile ile yapılan satışlar bu dava türüne örnek tescile dayalı tapu iptal-tescil davalarında zamanaşımı ya da hak düşürücü süre yoktur. Mülkiyet hakkı, temel insan haklarından biri olduğundan ve Anayasa ve ilgili kanunlar ile güvenceye alındığından, bu hakkın ihlali halinde açılacak davalarda hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresine tabi olmadan bu dava MUVAZAASI DAVASI MİRASTAN MAL KAÇIRMA DAVASIMuris muvazaası halk arasında mirastan mal kaçırma davası olarak bilinir. Muvazaa, danışıklı işlem anlamına geldiğinden, bu tür işlemlerde taşınmazı devreden genellikle diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla taşınmazı başkasına satış yapmış gibi çok sık yapılan işlemlerden biri olduğu için en çok görülen tapu-tescil davalarından biridir. Özellikle, çocuklar arasında ayrım yapılması ve bazen kız çocuklarına mal bırakmama saiki ile yapılan bu işlemlere karşı açılacak davalar da herhangi bir hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresi ile bağlı olunmadan dava davalarda da taşınmazın el değiştirmesi halinde taşınmazı devralan ve başkasına satan şahsa karşı bedel davası olarak devam edilmektedir. Taşınmazın, halen devir alan şahıs üzerinde olması halinde, taşınmazın tapu kaydı iptal edilerek dava açan şahsın payı oranında tapuya tescil GÖREVİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI DAVASIVekalet görevinin kötüye kullanılması nedeni ile tapu iptal-tescil davaları da sıkça karşılaşılan davalardandır. Vekalet alan kişinin bu görevi ifa ederken, vekilin iradesine uygun hareket etmesi gerekir. Aksi halde mülkiyet hakkı ihlal edileceğinden, bu hakkın kaybı nedeniyle uğranılan zararın tazmini söz konusu olabilir. Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeni ile açılan tapu iptal-tescil davalarında da herhangi bir zamanaşımı ya da hak düşürücü süre KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI DAVASITaşınmaz mülkiyetinin olağanüstü zamanaşımı ile kazanımı esas itibariyle Medeni Kanunumuzun 713. maddesinde düzenlenmiştir. Türk Medeni kanununun 713. maddesinde düzenleme şu şekildedir “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir”Medeni Kanunumuzun 713. maddesine göre, tapu kütüğüne kayıtlı olmayan veya tapu kütüğünden malikinin kim olduğu anlaşılamayan veya malikinin yirmi yıl önce hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazların olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülkiyetinin kazanılması mümkündür. Bu esastan hareket ettiğimizde, Tapu kütüğüne kayıtlı bulunan ve malikinin kim olduğu bilinen taşınmazların olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı ile mülkiyetinin kazanılması mümkün iptal-tescil davaları mülkiyet hakkını etkileyen yani taşınmazın malikini değiştiren davalar olup bu tür davalar açılmadan önce mutlaka taşınmaz hukuku alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınarak bu tür davaların açılması hak kaybı yaşanmaması açısından son derece önemlidir.
ipotekli taşınmaz için açılacak tapu iptali ve tescil davası